Tahammül gerektiren kitap sert gerçeklik barındırıyor. Aşkı tamamen fizik koşullarında yani ‘akılcı’ boyutuyla ele alarak söylemlerde bulunuyor.Aşkın tamamen insan geninin bir gerekliliği olduğunu ve üremenin ‘aşk’ diye tasvir edildiğini vurguluyor:) Yani insan soyunun devamı için bilinçaltında kurgulanan her düşüncenin tamamen evrim biyolojisinde yer aldığını söyleyerek aşk terimini yerle bir eden ifadelerde bulunuyor. Bizlerin aşk diye tanımladığı şeyi o tamamen biyolojik gereklilik olarak tanımlıyor. Çiftleşme isteğinin zamanla romantizm çerçevesinde değerlendirilerek aşk halini almış olmasına ,evrimin oluşturduğu ve insanı köleleştiren bir durum olduğunu söyleyen filozof aynı zamanda “arzu” ilkesini ele alarak insanın neden kendisine benzemeyen birinin peşinden gittiğini, mutsuz olacağını bildiği halde neden sürekli aynı tercihlerde bulunduğunu “aşk” kavramı altında sorulan bütün sorulara bilimden yola çıkarak insanın kendinde bulunmayana gittiğini, iki genin ortaya çıkarabileceği tabiri caizse daha az kusursuz nesillerin devamı için istemsizce oluşturduğu bir davranış hatta belki de bir refleks olarak görüyor.
Kadın ve erkeğin fiziksel özellikleri üzerinden belli çıkarımlarda bulunan Filozof, bir aşkta beklenilenin entelektüel bir sohbetten daha çok, hayvansal içgüdülerin tatmini olduğunu belirtir. Çok realist sert geldi bana…