Kierkegaard, Felsefi Fragmanlar' da "tüm varoluş bir acı çekmedir" der (PF, 74). Bilim Dışı Eklenti' de de bu konuya değinir: "Varoluşsal tutkunun (pathos) temel ifadesi ıstıraptır. Acı, varoluşsal gerçekliktir ve varoluşsal gerçekliği oluşturur" (CUP I, 443
Mitoloji
_Evridiki_ _Evridiki, Orfe’nin kavuşmak istediği sevgilisidir. Bir gün Evridiki'nin bacaklarına bir yılan dolanır. Sevgilisi bu yüzden ölüp yeraltına gidince, sevgilisini kaybeden Orfe de ona kavuşmak için büyük çabalar gösterir, ilahlardan yardım görme umuduyla, özlem içinde çalgısını çalıp dururken harikulade, ahenkli müzikler yaratır.
Reklam
Korku (Havf) Kalbin, hoşlanılmayan bir şeyle karşılaşmaktan ya da arzu duyulan bir şeyi elden kaçırmaktan duyduğu ıstıraptır. Avamın korkusu, cezadan ve sevabı kaçırmaktandır. Havassınki, azarlanmak ve yakınlığı kaybetmektendir. Hâssatü'l-havassınki ise sû-i edep gösterme neticesinde perdelenmektendir. Ümit (Recâ) Recâ, sebepler için gayret etmek şartıyla, kalbin sevdiği bir şeyi elde etme beklentisine dair huzurudur. O gayret olmadığı taktirde, Recâ boş bir beklenti ve aldanış olur. Avamın ümidi, sevap kazanarak cennet; Havassınki, hoşnutluk ve yakınlık; hâssatü'l- Havassınki ise şuhûd hâlinin sürekliliği ve sultan olan Allah'ın sırlarında ilerlemenin artmasıdır. Muhtemeldir ki; Recâ âriflerce, havf ise salihlerce yeğlenir. İbn Acîbe Sufilerin El Kitabı Tasavvufun hakikatlerini görmeye yükseliş
217 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
Üç Büyük Usta (Balzac-Dickens-Dostoyevski)
Zweig, bu kitabında dünya edebiyatının en önemli yazarlarından olan Balzac, Dickens ve Dostoyevski'yi adeta şiir gibi anlatıyor. Şiir gibi diyorum çünkü Zweig üç büyük ustayı öylesine şairane anlatmış ki adeta bir şiir yazmış ve ustaları bu şekilde anlatırken aslında kendisinin de nasıl bir usta olduğunu fark ediyoruz. Açıkçası benim kitaptan
Üç Büyük Usta
Üç Büyük UstaStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20215,1bin okunma
“ Zaten dünya yıkım, zorluk, değişimler ve ibretler yurdudur. Şunlar yıkımdandır: zaman yayını gerendir; okları hedefi şaşırmaz; yaraları tedavi olmaz. Diriye ölümü, sağlıklı yağ hastalığı, kurtulana mahvı atar. Doymayan bir yiyici ve kanmayan bir içicidir. Şunlar zorluklardandır: İnsan yemeyeceğini biriktirir; oturmadığını bina eder; sonra Allah’ın huzuruna çıkar. Oraya ne biriktirdiği malı taşımaya bilmiştir; Ne de binaları nakledebilmiştir! Şunlar değişimlerdendir: merhamete muhtaç olanı gıpta edilecek durumda, tıpta edilecek durumda olanı da merhamete muhtaç olarak görürsün. Bu, ancak çabucak geçen bir refah ve inen bir ısdıraptır. Şunları da ibretlerdendir: Kişi emeline ulaşmak üzereyken ecelinin gelmesi onu keser; ne bir emele ulaşılır; ne de bir beklenti terk edilir. Fesuphanallah! Dünyanın mutluluğu ne kadar aldatıcı, kanması ne kadar susatıcı, gölgesi ne çabuk gidicidir! Ne gelen geri gönderilir; ne de giden geri çevrilir! Fesubhanallah! Kavuşması için diri, ölüye ne kadar yakındır! Ondan ayrılması için ölü, diriden ne kadar uzaktır!”
Sayfa 129Kitabı okudu