Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.14
Eseri okurken hiç keyif alamadım ve hayal kırıklığına uğradığımı söyleyebilirim.Bu nedenle Nobel Edebiyat Ödülü almış her yazarın,her eserini övmek ve abartmak gibi oluşan algının yıkılması gerektiğine inanıyorum.Eser,1981 yılında yayınlanmış ve 1 sene sonra yazar,ödül almış.Belki de cezbediciliği sadece bir kaç yöndeydi:Birincisi,kurgunun gerçek bir hikayeden alınmış olması,ikincisi ise eserde toplumun vicdan,din ve empati muhasebesinin, analizinin yapılıyor oluşu.Benim beklentimi karşılamadı çünkü ne şiirsellik,ne betimlemeler,ne anlatımın derinliği;hiç biri yoktu.Belki de bu kadar beklentiye girmeyip,övücü çok eleştiriye şahit olmasaydım daha çok keyif alacaktım. Merak edenlerin mutlaka okuması gereken bir kitap.Ancak bana göre illa okunması gereken bir kitap değil :))Tercih edeceklere keyifli okumalar diliyorum.
Netflix de izlediğim Lupen dizisinden sonra merak ettiğim için Arsen Lüpen serisi almıştım. İlk kitabı olan kibar hırsızı gerçekten beğendim. Ancak Sherlock Holmes ile kıyaslandığında daha basit kaldığını söylemem gerek. Beklentim çok yüksek başladığım için beklentimi karşılamadı ama objektif olarak değerlendirmek gerekirse hikayeleri, anlatım dilini ve özellikle de Arsen Lüpen karakterini çok beğendim. Bence okumalısınız.
nasıl bir inceleme yazmam gerektiğine tam karar veremeden başladım yazmaya..
kitap ismiyle başlamak istiyorum. sanırım kitabın ismine bakarak çok fazla beklentiye girmiş olmam beni hayal kırıklığına uğrattı. ben içerik olarak dünyaya yön vermek anlamında yani dünya siyaseti , sanatı gibi oluşumlarda rol oynamış kadınların hayatlarını okuyacağımı beklerken kendi zorlu hayatları içerisinde kendi dünyalarına yön veren kadınların hayatını buldum kitapta. bu nedenle beklentimi hiç karşılamadı.
diğer yandan , bir kadın olarak dünyada pek çok zorlukla baş edebilen ve buna rağmen başarılı olabilen kadınların olduğunu bilmek bana güç vermiştir her zaman.
adını hiç duymadıklarım , aşina olduklarım ve evet tanıyorum dediklerim var kitapta. bu anlamda kesinlikle bilgi dolu bir kitap. kütüphanemde olmasından dolayı mutluyum hatta ara ara elime alıp bilgi tazelemek adına harika bir kitap.
mutlu okumalar : )
328 syf.
1/10 puan verdi
Acıtasyonla saçma sapan bir aşk hikayesini mi gerçek hikayeniz cidden! Srebrenitsa katliamını ele alsanız başlı başına trajedi zaten. Boşnak halkının çektiği zulüme parmak basmak isterken anlamsız aşk naraları cidden saçma geldi istediğim tarihi tadı asla bulamadım. Srebrenitsa soykırımı gerçekten herkesin bilmesi gereken bir yara bir vahşetken saçma sapan bir aşkla bocalanmış. Aşırı zor bitirdim ki herkesin tarzı da farklı saygı da duyarım. Ama beklentimi karşılamadı kitap.
Başyapıtını okumalı...
Gerek Turuncu Kitap serisini sevdiğimden gerekse Proust'un mektuplarını merak ettiğimden edindiğim kitabı bitirdiğimde kalan tortular beklentimi karşılamadı maalesef. Yazarın 1917-1922 arasında tanıştığı bir prensese yazdıklarının çoğu, başta bronşit olmak üzere pek çok hastalığının ve okur tarafından anlamsız soylu isimleri arasında kayboluyor. Arada yaptığı; Swan'lerin Tarafı eserine yapılan övgüleri önemsememesi ile eserlerine yaptığı vurgular ise ilginçti doğrusu.
O, #joyce ve #musil ile birlikte 20yy'ın en büyük 3 modernistinden biri sayılıyor. Sihri ise, yazdığı edebi eleştiri makaleleri'nden çok zamanı durdurup bükebildiği, ölümünden sonra kalanı yayımlanıp tamamlanabilen #kayıpzamanınizinde serisi elbette. Bu yüzden günlük konuşma diline ve özel hayatına dönük bu tür yazılarıyla onu degerlendiremeyiz.
Birkaç kitap dostuyla, zamanı durdurabilecegimiz bir köşede tüm seriyi (7kitap) okuyup edebi tatlar alabilsek hiç de fena olmazdı doğrusu...
Başucumda Müzik
Roman 1950'li yıllarda yasak aşk temasında ilerliyor. Bu yasak aşkı ne kadar ahlak çerçevesinde bulursunuz bilemem, biraz göreceli bir kitap. Fakat ben kesinlikle yan karakter olan adamımıza üzüldüm. Kitabın ana karakterinin de dediği gibi insan kendinden başkasını pek düşünmüyor. Kürşat Başaran'ın dili çok güzel ve çok duygu doluydu. Çoğumuzun yaşayıp da anlatamadığı duyguları çok içten çok duygu dolu yansıtmış. Altını çizdiğim çok fazla yer oldu. Fakat kitabın başından itibaren sonunu çok rahatça tahmin ediyorsunuz ve roman akışının biraz daha hızlanması gerektiğini düşünüyorsunuz. Ben öyle düşündüm en azında. Olaylar çok yavaş ilerliyor ve çok akmıyordu. Tam olarak neyden kaynaklı bilmesem de ''her sey'' sürekli kitapta birleşik yazılmıştı ve bu benim cidden çok sinirimi bozdu. Ama kitabın yarısında artık aldırmamaya başladım. Kitap biraz daha incelenip basılabilirdi... Son olarak kitabın hangi yılda geçtiğini kitabın içinden siz çıkarıyorsunuz, bu açıdan kitap kesinlikle dikkatli okunmalı ki kafanızda ki sahneler güzel bir şekilde canlanabilsin. Çok uzun süre aradığım, çok merak ettiğim bir kitaptı, aşırı da övülmüştü ama benim beklentimi maalesef pek karşılamadı.
