“ her şeyi unutmuştu. İçinde sadece tükenmez bir bekleyiş vardı.”
"Kaygılarımın sona ermesinin yarattığı huzur kadar, bekleyiş de, tehlike arzusu ve korkusu da, olağanüstü bir coşku veriyordu bana."
Reklam
Her şeyi unutmuştu. İçinde sadece tükenmez bir bekleyiş vardı .
"bu kaçıncı bekleyiş trenlerin ardında bin pare olduğum kaçıncı bozgun..."
"Sen ,beni asla,asla tanımayan,bir su birikintisinin yanından geçercesine yanımdan geçip giden ,bir taşa basarcasına üstüme basan ama hep yoluna devam eden ve beni sonsuz bir bekleyiş içerisinde bırakan sen ,kimsin ki benim için? !!!
Reklam
Ve şimdi ben…
Kendi anlamını derinleştirip duran, içi hızına erişilmez hayallerle dolu bambaşka bir bekleyiş…
Yarın Şeytanı
Bir insan iyi bir iş yapmaya niyet ederse hemen “Yarın” adlı şeytan gelir ve o kişiye dermiş ki: “Çok güzel bir karar verdin, iyilik yapmak ne güzel. Ama acelesi yok, yarın yaparsın.” eğer kişi bu aldatmaya kanmaz ve iyilik yapmakta ısrarcı olursa bu sefer de “Geciktir” adlı şeytan gelir ve dermiş ki: Sakın bugünkü işini yarına bırakma, bugün yap; ama acelesi yok, daha gün bitmedi, biraz sonra yaparsın. Şeytan o kişiyi yapacağı iyilikten caydırmak için her kılığa girermiş. Kim bilir kaç defa bu şeytanlarla muhatap olduk da haberimiz bile yok! Sahi yapacağı iyiliği karar verdikten hemen sonra şöyle bir ileri bir geri “Acabaaa!”larla tartılıp silkelenmeyen kaç kişi vardır ki! İnsanın şeytan kadar azimli ve çalışkan olmadıkça onunla baş etmesi mümkün değil demek ki... Tam da burada, şeytanın bu hilesini bize “zımnen” haber veren Peygamber Efendimizin şu hadisini hatırlamak/hatırlatmak gerekiyor: “Heleke’l-müsevvifûn: Daha sonra/Yarın yaparım diyenler helak olup gittiler.” hep deriz ya “Daha gencim.”, “Amâaan önümde uzun bir ömür var!”, “Hele bir yaşlanalım, bakarız icabına!”. Sanki yaşlanacağımız, yaşayacağımız garanti gibi hep ilerilere erteleriz ya! İşte bu tavrın insanı helak edeceğini söylemiş sevgili Peygamberimiz. Sürekli “Hele bir yarın olsun!”cuların korkunç akıbetini Hz. Mevlâna çok açık bir dille anlatmış: Hele yarın, hele öbür gün diye vaat eder, Allah’a dönmeyi sallar durursun ya… İşte bu bekleyiş, mahşerdeki beklemedir, vay sana!5 Tekrarlayalım o hâlde: Kırk tane yarın bir bugün etmez! Çünkü elimizde bugün var, yarın değil.
Sen, beni asla, asla tanımayan, bir su birikintisinin yanından geçercesine yanımdan geçip giden, bir taşa basarcasına üstüme basan, hep, ama hep yoluna devam eden ve beni sonsuz bir bekleyiş içerisinde bırakan sen, kimsin ki benim için?
Sayfa 52
Hayatların pek çoğu korku, endişe ve sonuç olarak bir bekleyiş hayatıdır.
Reklam
Sanırım yakında iyileşirim. İçimde ya da uzayda bir şey kırılacak. Bilinmedik yüksekliklere tırmanacağım. Dünyada yalnızca hasat, katlanılmaz bekleyiş ve ifade edilemez sessizlik var.
Sen, beni asla, asla tanımayan, bir su birikintisinin yanından geçercesine yanımdan geçip giden, bir taşa basarcasına üstüme basan, hep, ama hep yoluna devam eden ve beni sonsuz bir bekleyiş içerisinde bırakan sen, kimsin ki benim için?
Aşk aslında başından beri "düşmesin" diye birinin elinden tutmak değil midir zaten? Aşk bittiğinde yerine koyacak bir güven, bir ortak yaşam, bir ortak sevinç, bir ortak endişe, bir ortak bekleyiş yoksa elini bırakıyor insan... Bir bakıyorsun ki düşmüşsün...
Puslanmış bir geçmişle, olmayan bir geleceğin arasındaki bu tedirgin bekleyiş yaşamımızın şimdiki.
Sayfa 7 - Kırmızı Kedi YayınlarıKitabı okuyor
bana bakmamış olan tüm bu bakışların. söylediğin ve muhatabı olmadığım tüm bu sözler. ve geciken, direnen varlığın. ve zaten olmayan sen.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.