Hiç sıkıntım yok mu acaba? Var ki bi'dolu... Ama yüzdeyiz kişisel. Mutluyum, ama sıkıntılarımdan, coşkuyla, yorulmadan, uzun uzun söz edebilirim yine de. Anlatayım mı hepsini?... Hayat bana nasıl oyunlar ediyor, diyeyim mi bir bir?... Kısacası: Tam o bin küsür kilometre ötedeki kentten küçücük bir haber bekliyorum. Bu bekleyişi durmadan
Konuşmalar-s.25-26
Cümlelerden (sayfa 31- 33) : —Hiç kimseyle kendimle bile yaşlanmak istemiyorum. —Sağlıklı kalmak için koşamam. Soluk alayım yeter. (...) —Ben, belli bir ülkesi olmayan insanlardanım. —Son bireye kadar savaşmak, kendini feda etmek, yanlış bir kahramanlıktır. —Aşk acısı çekmedim hiç, çünkü dünyanın verdiği acı her zaman güçlüydü. —Dünyanın acısı olmasaydı taze yeşil yapraklar üzerindeki güneş ışınlarının anlamı olmazdı. —Uzandığımda her şey üzerime yığıldı. Tavana kadar uzanan çini soba, duvar kâğıtları, kentler. Yorgunum. —Gece, gündüzün devamı değildir. —Asalet ve rütbe ile ilgili kavramları hiçbir dilde öğrenmeyi başaramadım. —Meyhanelerde umutsuz bir bekleyiş vardır –kendi kendini bekleyiş. —İnsanın kendi dünyası dışında yaşayacağı bir dünya yoktur. —Herhangi bir yerde, herhangi bir zamanda yaşamım bitti. Bilmiyorum, nerede, ne zaman. Ve işte o bittiği yerde başladı. Acının sonunda. Acı ile. —Bittim, yaşamımı kapattım.
Reklam
"Üniversiteli delikanli kolejli kıza bir voleybol maçında rastladı.Okul salonundaydı maç Tribünsüz,minik bir salon.. Seyircilerle, oyuncular arasında, sahanın çizgisi vardı sadece.. O kadar yakındılar..Delikanlı, bu tatlı, bu güzel, bu dünyalar şirini kızı ilk defa göruyordu takımda.. Hoşlandıgını, fena halde hoşlandıgını hissetti. Az sonra
''Boşaltılan köylerde kalan hayvanların açlıktan ve yalnızlıktan ölene kadar yaşadıkları o birkaç aylık süreci bir an olsun görmek lazım.Ben çok rastladım bu hayvanlara.O kedilerin ve köpeklerin gözlerindeki son ışıkta sadece iki duyguya rastlarsınız:Aynı pırıltının içinde insanın yüreğini kuşatan masumiyetin ürpertisi ve yalnızlığın ruha dokunan şiddeti...bu öyle bir resim ki hiç bir yürek dayanamıyor.Savaşın yıkıcı sonuçlarını en etkili anlatan şey yıkık bir köy ya da bir insanın parçalanmış yüzünden daha çok,yıkılan köylerde aç ve yalnız kalan bu hayvanların ölümü anlatan yüzleridir.Çünkü bu hayvanlar insanlardan daha çaresizdir.İnsanlar ölüyor ya da terk ediyor;ama bu hayvanlar her şeye rağmen bekliyorlar.Ölüme doğru yol aldıkları o sonsuz bekleyiş sürerken yüzleri öyle bir hal alıyor ki,işte o yüzleri,umudun,masumiyetin ve vahşetin aynı ifadede toplandığı o sarsıcı yüzleri görmek lazım.''
Sayfa 147
Tezerin Kitapları
Tezer Özlü Bir yazar, böyle bir tanımlamayı hak emek için ne yapmış olmalıydı ki!!! Gamlı... Beş kitabını okudum son üç aylık periyotta. Bunlar; Çocukluğumun Soğuk Geceleri, Eski Bahçe-Eski Sevgi, Leylâ Erbil’e Mektuplar, Kalanlar ve son olarak Yaşamın Ucuna Yolculuk... Yayımlananlar içinde sadece iki kitabı okumadım. Yetti mi tanımama? Evet,
birden hatırladık seninle buluşamadığımız günleri gel ey büyük bakış yüce suskunluk gel artık beri kentleri ve kasabaları ve köyleri çevirdik senin adına kapıları tutmaktan artık herkesin nasır oldu elleri olsun daha da tutarız sen varsan düşüncemizde ama gel tutarız karaları ve denizleri ve yaşayan yürekleri kendin karşı koydun
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.