Kalbim diyorum kalbim
Daha dün tezgâhtan çıkmış bir su sayacı gibi
Aşkı anılar besliyor düşler kadar
Bu yüzden diyorum ki aşk eskidikçe aşktır
Sevgi eskidikçe sevgi.
Sevgilim, bir günün ortası şimdi
Taşıtlar hızla gelip geçiyor, her yer kalabalık,
Ben seni düşünüyorum bir bodrum kahvesinde.
Uzat bana uzat ellerini.
İzinli askerler görüyorum, kırıtarak yürüyen işçi kızlar
İstanbul her günkü yaşantısı içinde, uğultulu,
Güvercinler güneşten bir sessizliği biriktiriyor
Ben seni düşünüyorum seni
Hani tıpkı o
Kalbim diyorum kalbim
Daha dün tezgâhtan çıkmış bir su sayacı gibi
Aşkı anılar besliyor düşler kadar
Bu yüzden diyorum ki aşk eskidikçe aşktır Sevgi eskidikçe sevgi.
Her şey biliyor her şey
Sen biliyor musun bakalım
Seni nice sevdiğimi?
Üstüne titrediğimi?
"Şu açıdan. İnsanlar genellikle gidenlerin anlatacağı büyük hikayeleri bekliyor. Günlerdir herkesin merakı bu. Yani ne bileyim acı, trajik, dramatik olaylar anlatmamı istiyor. Orospu ol muşum, geneleve düşmüşüm, dostum olmuş, yaralanmışım, kaçamamışım daha bir sürü şey işte."
"Ama yok. Gerçekten de yok. Gittim. Başka yerlere. Çalıştım bir yerde kaldım. Arkadaşlarım vardı. Hiçbir şey yokmuş gibi davrandım. Önce ses etmedim. Biraz uzak kaldım. Anne mi aradım. Babamı aradım. Polisler arıyorlardı. Bir gün ifade verdim hatta. Kimseler karışmasın dedim falan filan."
"Bu kadar kolay mi her şey?"
"Neden zor olsun ki? Ben zaten yeteri kadar acı çekiyordum. Ama insanların beklentilerini karşılayacağım diye de acı çekemem. Kusura bakmasınlar yani."
"Elbette öyle İlknur. Ama insanların böyle endişeler duyması doğal değil mi?"
"İnsanlar endişe duymuyorlar. İnsanlar yakınlarında gerçekleşen acıları duymaktan ve anlatmaktan gizli bir zevk duyuyorlar. Birilerini gizlice gözetlemek gibi anlıyor musun?"