" Bir kalbi derinden sarsmak için kader her zaman sillesini vurmaya, güçlü darbesini indirmeye gerek duymaz; aksine kaderin insan hayatına müdahale etmek için duyduğu karşı konulmaz isteği, sıradan bahanelerle meydana gelen yıkımları körükler. Bu ilk hafif temasa bizler, kendi yetersiz dilimizde 'vesile' deriz ve onun küçük görünen etkilerini genelde müthiş bir etki yaratan gücüyle şaşkınlıkla karşılaştırırız. Ancak nasıl ki hastalığın kendini belli etmesi, hastalığın çok küçük bir parçasıysa, gün yüzüne çıkan ve yaşantı olarak nitelendirilebileceğimiz kısmı da insan kaderinin çok küçük bir parçasıdır. Kader, daima dışarıdan ruha temas etmeden çok önce kişinin ruhunda ve bedeninde dolaşmaya başlar. Kendinin farkına varmak, kendini savunmaktır ve çoğu zaman bu boşunadır. Ancak insan bütün bunları fark ettiğinde, zaten artık her şey için geç olmuş demektir."
"Bekleyip durur insan. Hiçbir şey olmaz. İnsan bekler, bekler, bekler, şakakları zonklayana dek düşünür, düşünür, düşünür. Hiçbir şey olmaz. İnsan yalnız kalır. Yalnız. Yalnız.."