Erkek güzeli Biblos ilahi genç adonis Köprübaşında karşıma çıksa Belki bakmadan geçerim de Filozofunun yuvarlak gözlüklü gözüne Ve ateşçimin Dört köşe terli bir güneş gibi yanan yüzüne Bakmadan geçemem!
Debreli Hasan
"Huzur dediğin nedir ki? Biraz toprak belki, çalışmak için... Kışın yanan bir soba, baharda çiçek açan bir meyve dalı... Gece sarılabileceğin bir yorgan, güne selam verirken yanında duran canlar... Kursaktan geçen helal lokma ve bir nefes hürriyet!"
Sayfa 107 - Yakın Plan YayınlarıKitabı okudu
Reklam
O, "Cemiyet"in de "fert" gibi, belki fertten ziyade hayalperver bir isterik olduğunu bilmezdi. Fertlerin inanamayacağı ne kadar kaba yalanlar vardı ki cemiyet bunlara hemen kapılır, fakat... Fakat çabuk ayrılır; hayali, fertten çabuk, inkisara uğrardı.
Sayfa 37 - İnkılap YayıneviKitabı okuyor
Çocuğum dün gece öldü –ve şimdi, gerçekten yaşamaya devam etmek zorunda kalırsam eğer, yine yalnız olacağım. Yarın o yabancı, karalar içindeki kaba saba adamlar gelecekler ve bir tabut getirecekler, benim zavallı, benim biricik çocuğumu onun içine yatıracaklar, belki tanıdıklar da gelecek ve çelenkler getirecekler, ama bir tabutun üstündeki çiçeklerin ne anlamı olabilir ki? Beni teselli edecekler ve birtakım sözcükler söyleyecekler, sözcükler, sözcükler; fakat ne yardımı dokunabilir ki sözcüklerin bana? Biliyorum, ondan sonra yine yalnız olacağım. Ve insanların arasında yalnız olmaktan daha korkunç bir şey yoktur.
Âciz insanoğlu dehşet ve hayret içinde çevresine bakar, hayalinde tabiatın ve kendi varlığının sırlarını açacak anahtarı ararmış. Belki uykulu ve uyuşuk bir hayatın sonsuz sessizliği, hareketsizliği, maceraların, tehlikelerin, korkuların yokluğu, insanı gerçek hayatın ortasında bir hayal dünyası yaratmaya götürüyor ve işsiz düşüncesi bu hayal dünyasında istediği gibi ya oynatıyor ya da olan bitenin nedenini onun dışında arayarak en tabii olayları, onlarla hiç ilgisi olmayan nedenlere bağlıyor.
Naciye Sultan'ın Enver Paşa Hakkındaki Fikirleri
"Enver Paşa kendisi için değil,evvela memleket sonra da benim için yaşadı. Bunu söylemekle kendime bir pâye vermek istemiyorum. Bu adam kiminle evlenmiş olsaydı,muhakkak surette sevdiği ve beraber yaşadığı kadını bahtiyar ederdi. Dünyada Enver Paşa kadar memlekete ve ailesine bağlı az erkek vardır. En meyus zamanlarında bile eve geldiği vakit dışarıdaki dağdağalı ve üzüntülü havayı beraberinde getirmezdi. Herkes tarafından mağrur ve haşin olarak tanınan kocam, dünyanın en munis ve mütavazi insanıydı. Azamatten çok uzaktı. Belki bilmeyerek ve istemeyerek memleket hesabına birtakım politika hataları yapmış olabilir fakat vatanına aşıktı,kendine göre kurduğu ve doğru bulduğu bir ideal için sonuna kadar çalışmıştır." - Naciye Sultan
Kronik YayıneviKitabı okuyor
Reklam
...artık yasaların, kanun ve mahkemelerin hiçbir hükmü kalmamıştı memlekette. Mahkeme salonlarında oyun oynuyorduk sadece. Belki de hepimiz sonu gelmez bir oyunun figüranlarıydık ve aslında tek bir oyun kurucunun bize biçtiği hayatları yaşıyorduk.
Ben yalnızlığın cemiyete rağmen, kalabalığa rağmen içimizi kaplayan ruhi bir hâlet olduğunu bilirim. Evlenmek insanı yalnızlıktan kurtarmaz, belki daha müthiş bir yalnızlığa atar. Bu iki kişinin bir arada ve ayrı ayrı yalnız kalması demektir ki cemiyetten gelecek imdadın da kıymetini sıfıra indirdiği için en ümitsiz yalnızlıktır.
Sayfa 165
Belki bir gün seninle beraber izleriz Güneş'in batışını...
Aslında bir huzursuzluk, belki de eski kitaplarda yazıldığı gibi vahiy alamamış eski bir peygamber gibi hissediyor olmak, tütünden çıkan dumanın kalbime gelmesi gibi birşey sensizlik, aslına bakarsan bahar gibi birşeydin, gözlerin taze badem ağaçları gibi saçların üzerine yağmur yağmış buğday tarlası gibiydi, prag'da dolaşırken bunları hissediyor olmak ve seni hala özlemek...
Reklam
O'Brien'ın çağrısına er ya da geç uyacağını biliyordu. Belki yarın, belki uzun bir bekleyişten sonra - emin değildi. Olanlar yıllar önce başlayan bir sürecin sonuçlanışıydı yalnızca. İlk adım gizli ve istemsiz düşünceydi ikinci adım da günlük tutmaya başlamak. Düşünceler den sözcüklere geçmişti, şimdi de sözcüklerden eylemlere geçiyordu. Son adım da Sevgi Bakanlığı'nda olacak bir şeydi. Kabullenmişti bunu. Başlangıç sonu içeriyor du. Yine de korkutucuydu; veya, daha kesin biçimde söylemek gerekirse, ölümünü önceden bilmek, biraz daha az canh olmak gibiydi. O'Brien'la konuşurken bile sözcüklerin anlamını kavradığında bedenini soğuk bir titreme hissi ele geçirmişti. Sanki ıslak bir mezara girmişti ve mezarın başından beri orada olduğunu ve onu beklediğini bilmek bile daha iyi hissetmesini sağlamıyordu.
"belki de bir şey soracaktır adam, belki niyeti iyidir. Başkalarıdır kötü olan sadece." Güldürdün. Bakış niyetten değil mi? Çabuk inanıyorsun kendine, kalbi ile bakar insan. Ne varsa, o çıkar gözden.
Sayfa 68 - İletişimKitabı okuyor
Acaba, eski Bulgaristan'a ve Kırım'a Türkmenler ne zaman geldi ki? Buna cevap vermeye çalışalım. Bize göre Büyük Türk Kağanlığı dağıldıktan sonra, diğer Türk boylarıyla birlikte Gazan Türkmenlerinin bir bölümü (belki de büyük bölümü) Volga boylarındaki Bulgaristan'a gelmişlerdir. Sonra da Tatar, Bulgar gibi halkların arasında kaybolmuşlardır.
ÜMİT Ayrıldık Bir nehrin kolları gibi. Ben bir başka ovayı... Sen bir başka platoyu sulamaya çalıştık. Ama yine de Umut yok olmuyor insanda. Kim bilir, belki de... Aynı denize dökülürüz.
Resim