Hastalandığım gün ne diye gelip beni buldun? Belki de ölüm beni çok daha sevindirecekti?
Sayfa 206
Ben Hükûmet-i Cumhuriye'nin bütün erkânlarına, belki dünyaya ilân ediyorum ki: Kur'an-ı Hakîm'in sırr-ı hakikatıyla ve i'cazının tılsımıyla, benim ve Risale-i Nur'un programımız ve mesleğimiz ve bilfiil semeresini gördüğümüz ve çalıştığımız ve gaye-i hareketimiz ve hedefimiz, ölümün i'dam-ı ebedîsinden iman-ı tahkikî ile bîçareleri kurtarmak ve bu mübarek milleti de her nevi anarşilikten muhafaza etmektir.
Sayfa 39
Reklam
Biz gitmemiz gereken en doğru noktanın, kendimizi geliştirip varmak istediğimiz o güzel yerin belli belirsiz de olsa farkındayız. İyi bir hayata sahip olmak istiyoruz. Gerçek umut ve arzularımız da var. Destek alabileceğimiz sarsılmaz inançlarımız olsun diye telaş içindeyiz. Fakat bunların tümünü bir kızın hayatında gerçekleştirebilmesi o kadar zor ki. Annemizin, babamızın, abla ve abilerimizin kendi düşünceleri de var. (Belki iş lafa gelince, “Aman eskidi bu kafalar,” diyoruz ama hayatta bizden daha deneyimlileri, yaşlıları, evlileri asla küçümsediğimiz falan yok. Tam tersine onların dediklerini can kulağıyla dinlediğimize eminim.) Sürekli ilişki içinde olduğumuz akrabalarımız da var üstelik. Tanıdıklarımız da var arkadaşlarımız da. Durmadan büyük bir kuvvetle bizi akışı içinde sürükleyen "dünya" da cabası. Bunların hepsini aklımıza getirip, görüp, düşününce kendimize has özellikleri geliştirmek falan şöyle dursun, pek öyle göze möze batmadan, herkes hangi yollardan geçiyorsa, sessiz sedasız, o yollardan ilerlemek en akıllıcası diye düşünmekten kendimizi alamıyoruz.
Sayfa 21 - pdf
“İnsan sevilmekten çok anlaşılmayı istiyordu belki de.”
Yani aslında yaşadığı onca şeye rağmen Kuklacı' da sıradan bir adamdı işte. Sıradan olmak için verdiği emek öyle çoktu ki belki de bunu en çok hak eden kişi oydu. Dünyanın en dertlisi olduğunu hayal etmekten nefret ederdi. Kendisini aşağı, en aşağı görmekten ve bu aşağı görüşün gizli kibrinden iğrenirdi. Bacağı ona ne dezavantaj ne de avantaj olsun isterdi. Engelli, diye ayrı bir sınıfta, travmalı diye ayrı bir kategoride değerlendirilmek istemez değil, bu onun büyük korkularından biriydi de. O isterdi ki görünmesin. Kimse Kuklacı' yı bilmesin. Yanından bir insan seli aksın ve esip geçsin. O sadece marangozhaneye gitsin, masa yapsın, kukla yapsın, kukla satsın ve eve gelip babayı yıkasın. Tüm bu hayat bu küçük döngüde yuvarlansın gitsin. Kabus görmesin ama geceleri bir gün artık utanmasın, maskesi gezebilsin.
Sayfa 101Kitabı okudu
Belki de biraz geç rastladım sana Ama her şey geç gelmiyor mu yurdumuza 1929 buhranı bile geç gelmemiş miydi EKSIKLIĞE MI ALIŞMIŞIZ MUTSUZLUĞA MI YOKSA
Sayfa 170Kitabı okudu
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.