"Bir kapının ardında neyle karşılaşacağınızı asla bilemezsiniz. Belki de hayatın kendisi budur: kapı kollarını çevirmek."
Sayfa 148 - PegasusKitabı okudu
Şahmeran: "Kim bilir belki de aradığım şeydir benim yurdum. Düşün ki, ben bu uğurda tacımı tahtımı bıraktım, bu adaya nasıl sığarım? "Düşündüm: Belkıya düpedüz bir insan değil. Bir gerçeğin ardında koşuyor. Bir düşüncenin, bir inancın, bir insanın... Böyle biri, bir gizi korumak pahasına ölmeyi göze alabilir. Bir gizi korumasını, saklamasını bilir. Canına sahip çıktığı kadar sözüne de sahip çıkabilir. Bir gizin, bir davanın önemini, kutsallığını kavrar. (O zamanlar öyle sanırdım.) Ama ya ihanet ederse, işte o zaman gene aynı noktaya dönecektim: İnsanoğlunun doğasına, dönekliğine... Kısacası, Belkıya'nın ihanetini göze alamıyordum. Herhangi bir insan olmayışına, sıradan bir insan olmayışına bu denli güvenmek doğru muydu? Bilmiyordum. Kararsızdım. Üstelik kötüsü Belkıya da bu kararsızlığımı sezmişti. Üstüme üstüme geliyor, ısrar ediyordu. Belkıya'nın ihanetinden çok, Belkıya'nın ihanet edebileceği düşüncesi korkutuyordu beni. Bunun insanoğlunu sınamaktan çok, Belkiya'yı sınamak olduğunu daha o zamanlar seziyor, kararımdaki "duygu" payından korkuyordum. Çünkü sonuçta insanoğulları arasındaki tüm ayrımlar silinecek; ve ben insanoğlunun doğasına, dönekliğine varacaktım.
Sayfa 44
Reklam
Belki de insanın ne anlatacağını bilmediğinde şair olduğunu anlarsın...
Sayfa 87 - İletişim Yayınları
Üçüncü gündü, ustam beni yanına oturttu. "Hikâyesini bilmediğin, dahası kavramadığın, dahası anlamadığın bir şeyi çizmek zordur İlyas," dedi. "İnsan bilmediği şeye el uzatmamalı, "El uzatıyorsa bilmeyi de göze almalı, "Bilmeyi göze almak zordur İlyas; "Bilmek ürkütür insanı, korkutur. Bilmek lanetlenmektir biraz da... "Sana Şahmeran'ın hikâyesini anlatacağım. "Haydi çizmeye başla!" "Dilersen ustam, anlat, ondan sonra çizeyim," dedim. "Olmaz," dedi. "Belki o zaman hiç çizemezsin. Hele hepsini birden anlarsan, hiç, ama hiç çizemezsin. Başlarken çok fazla şey bilmek gerekmez. Bilmek zamanla gerekir. Yaşadıkça hissedilir eksikliği. Yaşamında eksikliğini hissetmediğin bir şeyi bilmek insana hiçbir şey katmaz.
Sayfa 30
Dile geldi sessizlik Bilinmez iklimlerden Yabancı kendisine Özlemli diliyle. Sarıyor çevresini sis renkli korkular Görünmüyor ufuklar Görülen binlerce düş arasında yoktu gerçekliği ve belki de kendiliği. Kendine yabancı özüne ayrık Görünce özünü kaçıyor kendisinden Belki de özüne engel maddesinden. Her neyse sancısı besliyor sisli bulutları Kayboluyor gülüşler yeşermiyor umutlar.
Çiçek açsın diye çabaladığımız şeylerin belki toprağı kurudur, belki de yanlış saksıdadır. Belki tüm çabamız sadece bizi yoruyordur. Kabullenmek lazım, görüneni görmek lazım.'
Reklam
Gebermek ve ağlamak
Gebermek ve ağlamak Geberiyorum ağlıyorum kendimi parçalıyorum mümkün mertebe hissettiklerimi aktaracağım satırlara ve umarım beni tanıyan biri okumaz bu yazdıklarımı çünkü duygularımı tanıdığım kimsenin bilmesini istemem, neyse bana ne ya biliyorsa bilsin Allah’tan saklamadığımı ondan mı saklayacağım Gerçek duygular 18 nisan 2024 Bir garip
272 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Tabiki de konumuz halüsinasyonlar
Hipnagojik, hipnapompik, migren, ateşli hastalıklar, epilepsi, tssb, parkinson, psikoz, halüsinojen maddelerin meydana getirdiği halüsinasyonları incelemektedir. Kendisi psikiyatrist olduğu için gençlik heyecanıyla birçok şeyi kendi üzerinde denemiştir. Deneyimleri ve hasta gözlemleriyle halüsinasyonların görsel, işitsel, dokunsal çeşitlemelerini bir arada sunuyor. Halüsinasyonların çoğu gerçeklikten ayırt edilebilirken bazı maddeler ve hastalıkların yarattığı halüsinasyonların kişi üzerinde gerçeklik algısının ne kadar bozulabileceğini enteresan şekilde gösteriyor. Kimi çizgi film gibi kalıcı halüsinasyonları yaşarken bunun gerçek olmadığının farkındadır. Diğerleri ise hayatlarının günlük paralelinde halüsinasyonlarla tehlike altındadır. Uçarı deneyimlerin heyecanıyla gereksiz olan hiçbir maddeye kafanıza göre bulaşılmaması gerektiğini iyi kötü anlatıyor. Bana garip gelen ölüm sonrası ailelerin yaşadığı kayıp kişiyi duyma veya görmenin de bir halüsinasyon olduğunu söylemesidir. Aynı anda bir çok kişi aynı kişiyi görse bile bulunun bir nevi ortak kayıp halüsinasyonları olduğunu savunması en ilginç nokta. Belki de toplu hezeyan gibi bir şeydir. Neyse.
Halüsinasyonlar
HalüsinasyonlarOliver Sacks · Yapı Kredi Yayınları · 2015176 okunma
İnsandan ve bütün canlılardan iğreniyorum. Kendimdense nefret etmekten yoruldum ve bu konuda hiçbir şey hissetmiyorum. Oksijenle alışverişi olan her yaratık midemi bulandırıyor. Gözkapaklarımı derime kaynak makinesi ile yapıştırmak istiyorum. Bir canlı daha görmemek için! Ellerimden, ayaklarımdan korkuyorum. Kalabalıklardan korkuyorum. Tek isteğim bütün düşündüklerimi içinde barındıran beynimi bedenimden yırtıp uzay boşluğuna fırlatmak. Bedenim olmadan, sadece ve sadece var olduğumu bana hatırlatacak olan zihnimin uçmasını istiyorum. Buna ruh diyenler de var. İlgilenmiyorum isimlerle. Sadece hiçliğin içinde bedensiz bir zihin olmak istiyorum. Sadece bir düşünce olarak var olmak! Tek aklıma gelen bu, yaşama acımdan kurtulmak için. Sonsuz hiçlikte yüzen bir düşünce. O kadar! Ölmek mi gerek bunun için? Belki evet, belki hayır. Ölünce tamamen yok olma ihtimali de var. Düşüncenin de, zihninde gömülüp çürüme ihtimali. Onun için ben hâlâ nefes alıp verebiliyorken gerçekleştireceğim zihnimi yok etmeyi. Bedenim yokmuş ve üzerinde durduğum dünya sonsuz bir hiçlikmiş gibi var olacağım… Sadece bir zihin. Çevresinde de yiyen, yediklerini boşaltan, uyuyan bir et!
şükür konulu,
Çok küçük bir araştırma sonucu öğrendim ki Kur'an-ı kerim'de 'şükür' kelimesi ve türevleri yetmiş beş yerde geçmekteymiş. Ardından dini bir ders esnasında şu ayete vurgu yapıldığını hatırladım: "(İblis) Öyleyse dedi, beni azdırmana karşılık, and içerim ki ben de onlar(ı saptırmak) için senin doğru yolunun üstüne oturacağım. Sonra (onların) önlerinden, arkalarından, sağlarından, sollarından onlara sokulacağım ve sen çoklarını 'şükredenlerden' bulmayacaksın." İblisin kendine görev edindiği çok temel bir mesele bu. Düşünüyorum da hayatımızdaki çoğu maddi-manevi sıkıntının kaynağı belki de şükür konusunda çok eksik oluşumuzdur. Allah rahatlıkta da, sıkıntıda da kendisini hatırlamamızı istiyor. Ama biz rahatlıkta çok az hatırlıyor, darlıkta ise koşup O'ndan yardım istiyoruz. Sıkıntı gelmeden önce şükürle var olabilmeyi, şükrü bir hâl olarak yaşayabilmeyi diliyorum Allah'tan. Tüm dinleyenlerle beraber.
Reklam
Vardır belki Bi bildiği gidişinin Yeniden Var olmaktır belki de gelişin...
İnsanın en çok korktuğu şey başına gelir, derler. Belki de katilin cinayet ortamına geri dönüp gitmesi gibi...
İnsan bir kişiden hoşlanabilir. Ama aşkı hazırlayan o hüznün, o telafi edilmezlik duygusunun, o iç daralmalarının ortaya dökülmesi için, bir imkânsızlık ihtimali gereklidir (belki de bu yüzden, tutkunun kaygıyla kucaklamaya çalıştığı hedef, bir kişiden ziyade, aşkın kendisidir).
Sayfa 363Kitabı okudu
384 syf.
2/10 puan verdi
·
5 günde okudu
O kadar boş,manasız,gereksiz,sıkıcı ve kötü bir kitap ki.Resmen sinirlerim bozuldu okurken.Belki çok sert yaklaşıyorum fakat bu kadar takip edilen bir 'yazar'ın bu gibi bir kitap yazmış olması bana inanılmaz haksızlık gibi geldi.İçerik boş,her kitapta ana unsurlar aynı ki bu iyi yazılıyor olsa kabul edilebilir benim gözümde ama o kadar kötü yazmış ki.Ne düşüneceğimi şaşırdım okurken.Çok sığ bir kitaptı.Ne duygular yeterli,ne karakterlerin ilişkileri gerçekçi ne de dert ettikleri şeyler gerçekçi.Kızın ailesi kafayı sonradan görme olmakla o kadar bozmuş ki.Cemiyet hayatı bir yere kadar bu şekilde ilerliyor olabilir ama bunu on yaşında çocuklar bu seviyede dert eder.Bir de öyle ciddi bir meseleymiş gibi yazar sürekli öne sürmüş.Hayır anlamıyorum aklınıza başka bir problem falanda mı gelmiyor hiç.Çok daha içi doldurulabilir meseleler varken bunun bu boyutta öne sürülmesi bana gereksiz geldi.Alt metin olarak verilebilir fakat ana olay sadece bundan ibaret ve bunun çevresinde dönüyor.Karakterlerin 'aşk'ı zaten zerre geçmiyor tamamen para,para,para ve 'pahalı jest' üzerine kurulu.Evet milyonerleri,milyarlerderi okumak kafa dağıtmak için keyifli olabilir fakat içi doldurulmadığı sürece inanılmaz derecede rahatsız edici bana kalırsa.Bu kitap yerine başka bir kitabı alıp okuyun derim.Hem maddi hemde manevi açıdan kayıptan ibaret.
Öfke Kralı
Öfke KralıAna Huang · Martı Yayınları · 0299 okunma
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.