Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Daha basit zamanları özlüyorum...İnsan bazı olayların başına hiç gelmeyeceğine kendini inandırdığı şeyi yaşayınca fark ediyormuş hayatı.50 gündür kalbimi acıtıyor bu gerçeklik. Senden sonra bitmiş bir hayatı devam ettirmeye çalışmak çok zormuş baba.Ben devam etmeyi bilmiyorum ve iyileşemiyorum. İçimde nefesimi kesecek kadar derin bir boşluk var
LÜTFEN BENDEN ÖTE DURMAYINIZ
Yağmur yağacağınaverdi, Yine İstanbul'un geceye küs bir gününde. Kim kimin kalbini kırdı bilmem ama, Bu kasvetli hava bedenime kısa. Hani o barış elçileri vardı, Onlarında kanadı kırık artık. Ben yine güleceğime verdim her şeyimi, İstanbul'da yine o meşhur kaoslar başladığında, Aşka da geç kaldım. Nasibi yanlışlıkla çöpe attım, Deliye
Reklam
Not defterimde ne buldum:)
Dünya’da Yalnız Olan Tek ‘Şey’ Nedir? Yazılarımın arasında fazla yer edinmemiş olsa da bu aralar fazlaca düşündüğüm bir konu var: Yalnızlık! Sizce de yalnızlığın en büyüğü anneden, babadan yoksun olmak değil midir? Bugün bunu yazmak geldi içimden. Geçen hafta ‘’Ben + Sen = Biz’’ yazısından sonra hem büyük eleştirileri, hem de büyük destekleri
"Yol arkadaşım ... Yolda yalnız Bırakanım
Halil Kantarcı'nın kıymetli refikası Ayşe Hanım bugün şu yazıyı kaleme almış.. "Yol arkadaşım ... Yolda yalnız bırakanım ... gidişinden tam 4 yıl sonra ... tam da gittiğin yaşta , gittiğin yerden yazıyorum ... 37. yaş gününe , üç ay kala ... Hani “yaşlanıyorum be Ayşem , bak aklar düşüyor saçlarıma ... yaş 35 , yolun yarısına
Güneş
Güneş işini vaktinde yapamamaktan korkuyormuşcasına aceleyle yükseliyordu bulutsuz gökyüzünde. Sanki sadece bizi değil bulutları da yakıp uzaklaştırıyordu etrafından. Gökyüzünün kendine kalmasını istiyordu sanki. İstediğini yapmayı da iyi biliyordu. Tek bir kuş bile yoktu etrafta. Bu yanlızlığını sıcak olmasına mı borçluydu parlak olmasına mı?
Gelelim sana, hiç bu kadar susmak istememiştim... Bizim mevzular belliydi de, kafamız karışıktı işte biraz. “Kendi düşmanına kıyamadığında, dostuna hainlik üzerine konuşmaktan da caymalı insan.” demişti Sara hatun. Yani insan ki; omuz omuza yürür, uzun uzadıya böyle yollarda yan yana akar, süzülür ve gider ya hani. Demem o ki, oğlum Mehmet, “Aynı
146 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.