"Belli mi olur! Bugün sen güçlüsün, yarının ne getireceğini bilemeyiz."
“İlk yılın birikimlerini kaybettikten sonra devam etmiş olman güçlü bir azme sahip olduğunu gösteriyor. Sıradışı biri olduğun belli oluyor,” dedi bir başka arkadaşı. “Azim mi!” dedi Arkad. “Çok saçma. Azim bir insana gerçekten taşıyamayacağı bir deveyi taşımak için güç verebilir mi? Ya da öküze taşıyamayacağı bir yükü taşıtabilir misiniz? Azim demek kendinize koyduğunuz hedeften şaşmadan ona ulaşmak için yolunuza devam etmek demektir. Ne kadar küçük de olsa kendime bir görev verdiğimde onu sonuçlandırmadan rahat edemem. Yoksa önemli şeyleri yapabileceğime dair nasıl inancım olur?
Reklam
"İşte şimdi güzel bir şeyler yapmaya başladın," de- di Clay. "Ve o yüzden de sonuna kadar gitmen gereke- cek. Beni ağzının içine aldığında, sonuna kadar, tama- mıyla alacaksın." "Oh, evet alacağım, kesinlikle sonuna kadar alaca- ğım." Clay'in çamaşırını indirdi ve içinde yanan ateşten kıpkırmızı olmuş
Sayfa 31
Hiçbir şey için sevdiklerini satma. Dünyalık menfaatler için karakterini bozma. Seni seven ve sana ilgi gösteren insanlara karşı şımarık olma. Unutma ki yaşam çok hassas bir dengedir. Hayat seni şımartıyorsa kader mutlaka kendine getirecektir. Asla kötü niyetli olma. Çünkü kötü niyet bir gün mutlaka sahibini vurur. Hayat bu belli mi olur? Bugün kötülediklerin yarın gelir seni bulur. Sen kendini kurtarmak için iyilikere sarıl. Çünkü onlar seni sonsuza dek her şeyden korur.
Baktı yüzüme. Acı vardı gözlerinde, canım benim. Merhamet ettim ona. Ama bir şey gelmezdi elimden. Acı gözlerini kör etmişti, el yordamıyla yürüyecekti, kafasını kolunu bacağını bir yerlere çarpa çarpa bulacaktı yolunu. Bu sırada elbette daha çok yanacaktı canı. Ama başka bir acı olacaktı artık bu ve yolunu bulmaya çalışırken duyduğu acı önceki acının üzerini örtecekti. Acıların ilacı başka acılardı, bunu idrak edecek, anlamadan bunu yaşayacaktı. Anlayacağı zaman geldiğinde de zaten artık o ilk acı çok geride kalmış olacaktı. Tecrübe. Olgunluk. Olmak. Acıdan gözleri kapalı olmayacaktı artık. Artık gözleri olmayacaktı. Kör olacaktı ama hiçbir yere çarpmadan yürüyecekti. Gülümsedim merhametle bu cahil gencin yüzüne ki, cevap verdi bana; "Sende kalsın, gece karanlık, nereden düşeriz belli mi olur?"
Sayfa 99-100Kitabı okudu
Gerçek'le doğru'yu ayırt edememekten, onları yerli yerinde kullanamamaktan dolayı yanılsama içine düştüğümüz olur. Bazı gerçekler, sırf gerçek olduğu için, sırf var olduğu için bize aynı zamanda doğru imiş gibi görünebilir. Fakat var olan gerçek acaba birtakım belli doğruların sadık bir yansıması mıdır, yoksa gerçek dediğimiz olgular "doğru olmayanı da yansıtabilir mi?
evet evet bunu konuşalım,
Reklam
Bir insanın sevinçli mi üzüntülü mü olduğu arkasından bile belli olur bazen.
BİR ŞEYLER EKSİK Ya sevgiye, ya da arzuya ,nesne olmak istiyoruz. ...arzuladığımıza ulaşmak, arzulandığımızda da ulaşılmak istemiyoruz. ''Sevmeyi becerecek kadar kendi benliğimizden feragat etmeyi bilmiyor, arzulamayı becerecek kadar da bilinmeyene ve tehlikeli olana yelken açmaya cesaret edemiyoruz.''
BİR ŞEYLER EKSİK ," Lacan aşk hakkında konuşurken "Aşk sahip olmadığınız (sizde olmayan) bir şeyi, onu sizden istemeyen birine vermektir/vermeye çalışmaktır, Acınası bir durum gibi görünüyor, değil mi? Ortada verilecek bir şey yok, ama zaten onu isteyen de yok. Ancak "aşk" gene de var. Çünkü o öteki her kimse, onun
Aşk’ın Ziline Basıp Kaçtım! Ne olacak görelim…
Bir Japon efsanesine göre; bütün insanlar birbirine kırmızı iple bağlıdır. Bu ip; kaderimiz de karşılaşacağımız kişilerle bağlar bizi. Zaman, mekân ne olursa olsun enin de sonunda bu kişilerle karşılaşırız. Belli mi olur belki kırmızı ip, karşılaştırır bizleri… Göz göze geliriz, biz bizi anlarız! Anlar, konuşur, düşünce denizin de yüzmeyi öğreniriz birlikte. Birdenbire, 1‘den 1’lik oluruz!
Sayfa 165Kitabı okudu
Reklam
Dostoyevski'nin Anna Karenina incelemesi!
Başlangıçta çok beğendim; başımı kaldıramıyordum; ayrıntılarına kadar bayağı hoşlanmıştım; ancak bütününde ilgim azaldı. Bunu bir yerlerde okumuşum gibi gelmişti bana, evet, hâlâ belleklerde tazeliğini koruyan, Kont Tolstoy'un Çocukluk ve Delikanlılık, Savaş ve Barış adlı yapıtlarında da aynı hava vardı. Konusu farklı olmakla birlikte Rus
Sayfa 701 - 702, 703, 704, 705, 706, 707, 708, 709, 710, 711, 712 Yapı Kredi Yayınları
Fıtık Amca, o dolaylardaki sinemalarda oynayan bütün filmleri seyredip “Hazret-i Ömer’in Adaleti” adlı yerli filmi uygun bulup karısına o filmi görebileceğini söylüyor. Necmiye... Genç kadının adı. Gidiyor sinemaya... Fıtık Amcanın içi pırpır... Ertesi akşam erkenden eve dönüyor. Oh, çok şükür Necmiye evde. — Necmiyaa? — Efendim. — Ne yaptın ben
Sayfa 18 - Du Bakali N’olecakKitabı okudu
"Bu cinayetlerin arkası gelecek mi diyorsunuz?" "Belli mi olur?" dedi Asaf omuz silkerek. "Katilin amacını bilmiyoruz ki." Nikolay'a baktı Viktor. Arkadaşı düşünceli görünüyordu. Görüş belirtmek yine ona kalmıştı. "Sanmıyorum" dedi. "Yeni cinayet, yeni ipuçları demektir." "Ya bunu yapmak zorundaysa?" Gecenin içinde çınlamıştı Asaf'ın sorusu.
_Bu düşüncenizin temeli nedir? -diye sordu Fransız. _Şöyle: Tarihsel olarak uygar batı insanının erdem ve meziyetlerinin başlıca temellerinden biri para biriktirmek olmuştur. Oysa bir Rus para biriktirme yeteneğinden mahrum olmakla kalmaz, kazandığını boş yere, hem de çirkin bir biçimde harcar. Her hâlükarda biz Ruslara da para lazım olur, -diye ekledim,- bu yüzden hiç emek harcamaksızın iki saat içinde birden zengin olabileceğimiz rulet gibi yollara pek düşkünüz. Böyle şeyler bizi hemen cezbeder, fakat hiç emek harcamadan, aklımıza estiği gibi oynadığımız için hep kaybederiz! - Bir ölçüde doğru, -dedi Fransız mağrur bir tavırla. Generalse sert ve vakur bir tavırla itiraz etti: - Hayır yanlış, siz de ülkeniz hakkında böyle konuştuğunuz için utanmalısınız. _Bağışlayın, -dedim, çirkin davranan Rusların mı, yoksa dürüst emekleriyle birikim yapan Almanların mı iğrenç olduğu henüz belli değil elbette.
DÜLGER BALIĞININ ÖLÜMÜ Hepsinin gözleri güzeldir. Hepsinin canlıyken pulları kadın elbiselerine, kadın kulaklarına, kadın göğüslerine takılmağa değer. Nedir o elmaslar, yakutlar, akikler, zümrütler, şunlar bunlar?.. Mümkün olsaydı da balolara canlı balık sırtlarının yanar döner renkleriyle gidebilselerdi bayanlar; balıkçılar milyon, balıklar