Geçiyor bir şekilde geçmesine zaman
Her saniyesini iliklerine kadar hissetmek değil midir zamanın önemli olan?
Geçmiyor gibi gelse de insana
Geriye dönüp baktığında halbuki
Sudan bile hızlı akıp geçmiş zaman denilen kavram
Daha dün biz değil miydik ışıklı ayakkabımız olduğu için mutlu olan
Küçükken küçük şeylerle mutlu olan bizler
Büyüdükçe neden mutlu olamaz olduk bunlarla?
Nedeni belki aç gözlülüktür belki de doğup büyüdüğümüz coğrafya
Maddiyata önem verilen bir dönemde
Maneviyatın unutulması doğal değil mi Hanzala?
Birisi kalkıp mantıklı cevap verebilir mi bana?
Cevabı olmayan çok soru var bu hayatta
İnsanlar neden kötülük yapar, birbirine yalan söyler en basitinden mesela?
Amaca ulaşmak için her yol mübahtır diye uydurmuşlar bir zırva
Sözde herkesin derdi başka
Herkesin derdi başka olsa da
İnsanların ortak noktası olmuş para
Sevgi konusuna hiç değinmiyorum bile
Sevmeyi bile beceremiyoruz çünkü gerçek sevgiyi atmışız geri plana
İş işten geçince anlayacağız yapmışız ne kadar büyük bir hata
Hatalar konusunda toplum olarak çıkmadık mı nirvanaya?
Diğer insanlar ne düşünür neye inanır bilmiyorum
Ben hayat denilen varlığın, hayat denilen olgunun böyle bir şey olmadığına inanıyorum.
M.L
Öylece uzaktan senin mutluluğunu izliyorum. Bana kurdurduğun hayalleri, kurduğumuz hayalleri başkasıyla yaşamanı izliyorum. Elimden bir şey gelmiyor. Sana olan güvenimde ya da sevgimde bir değişiklik de olmuyor. Öylece izliyorum gülümsemeni. Dünyada mutlu olmasını en çok istediğim insanın mutluluğunu izliyorum ama neden ben mutlu değilim? Böyle bir durumda benim de mutlu olmam gerekmez miydi? Bilmiyorum... Öylece bütün gün izliyorum. Kimseye ağzımı bile açamıyorum. Öylece bütün gün acı acı gülümsüyorum. Ağlamak istiyorum, yok olmuyor. Biraz rahatlamak istiyorum, olmuyor. Her hayal kırıklığını sırtlayıp ötekini beklemeye başlıyorum. Her aynaya baktığımda eriyişimi izliyorum. Beni sen üzüyorsun, ben insanlara karşı olan güvenimi kaybedip sana güvenmeye devam ediyorum. Beni sen üzüyorsun, ben insanlara küsüp ortadan kayboluyorum, her gün burada buluyorum kendimi. Beni sen üzüyorsun ben seni her geçen gün daha çok seviyorum. Öylece bütün gün gülümsüyorum. Birisini beklediğimi kahkahalarla, gülücük saçarak anlatıyorum. Merhamet ve şefkat istiyorum bütün gün. Öylece bütün gün seni seviyorum. Seni sevmek dışında hiçbir şeye hevesim olmuyor. İnsanlar genellemeler yaparak bana öğütler veriyor sen farklısın diyorum bütün gün. Öylece bütün gün seni savunuyorum, toz kondurmuyorum sana. Öylece bütün gün gece gördüğüm rüyayı düşünüyorum, hep sen oluyorsun rüyalarımda. Öylece izliyorum seni, hayallerimin benden uzaklaştırılışını izliyorum. Öylece izliyorum her şeyimin elimden kayıp gidişini. Ve elimden hiçbir şey gelmiyor. Hiç bu kadar çaresiz kalmamıştım. Ben aslında gittiğin gün öldüm ama hâlâ üzerime toprak atılmadı.
Arkadaşlar, tokatın zile "ilçe" sinden bi kızla konuşmuş bulundum. Nasıl konuştuğumu sormayın, rastgele insanlarla anonim konuştuğun bi uygulamada karşılaştım ve numarasını aldım. Sadece sesini duyduğum o 60 saniyede anlamıştım cehaleti evet ama umutsuz vaka olduğunu anlamam için sonrasında whatsapptan 10 15 dakka konuşmam
Uzun zamandır bu tarz bilgi dolu, söylev tarzında bir kitap okumadığım için -
Seneca hariç- düşüncelerimi toparlamakta biraz zorlanıyorum açıkçası. Fakat böyle bir kitap ve böyle değerli bir çeviri bir incelemeyi hak ediyor bence, o yüzden bir not düşmeliyim buraya~
Öncelikle kitabın da adı olan "aptallık duvarı" ifadesini çok beğendim
İşte ben de Tanrı'nın var mı yoksa yok mu olduğunu bilmiyorum, bilebileceğimi de sanmıyorum çünkü onun "bilinebilecek kadar küçülebileceğini" düşünmüyorum.
Doğmak ya da doğmamak.
Tüm mesele bu değil.
İnsan hayatı üç evreden ibarettir. Doğmak, yaşamak ve ölmek. Bizim için doğmak ve ölmek arasındaki o zaman dilimi çok kıymetlidir. Kendimizi gerçekleştirmeye çalışırız. Peki ya bizi dünyaya gelmeden önce bizi birileri eğitmek isteselerdi? Nasıl bir dünyaya geldiğimizi anlama imkanımız olsaydı?
TANRI'NIN UNUTULAN ÇOCUKLARI
CRAIG SILVEY
448 SAYFA
"Pencereme gelmişti. Nedenini bilmiyorum ama gelmişti işte. Belki başı dertteydi. Belki de gidecek başka yeri yoktu..."
Sevgili Bahar , Melek ve Ebru ile güzel bir ortak okuma yaptık. Uzun zamandır okunmayı bekleyen bir kitaptı, sayelerinde okumuş oldum. Teşekkür ederim kızlar.
Kendini kaybetmeyi öğrendiğin zaman Maşuğu’na ulaşacağını bil. Bundan başka öğrenilecek sır yoktur, ben de bundan başkasını bilmiyorum.
—Heratlı Ensarî
Acıyla geçtiğim yoldan geçiyorsun
izlerime rastlıyorsun, bıraktıklarıma,
orada o yolda çekmiştim ruhumu patlatan fitili
benden savrulan parçalar kurusa da
izleri var hala yolun kenarında.
İzini sür yolun, acının ormanı büyütür insanı
vakit geniştir, ufuk sandığından daha yakın,
Acıyla geçtiğim yoldan geçiyorsun
ustası olacaksın içine gerdiğin tellerin
hangi sızıyla titrer içinde, hangi sesle
büyük bir aşk, hangi sesle ölür, bileceksin.
Ne zamandı bilmiyorum.
uaşadıklarından sana
kalan tortu, seni olduğun yere çakan, olduğun
yerde fırtına koparan korku. kendi sarmalında
döndün, döndün, sanma ki daha dönmeyeceksin
kalsan da bir yer için, aslında hep gidiyorsun.
Şimdi, acının ormanından geçiyorsun
her şey bir daha kanasa da
ne geçtiğin yola ne sana dokunabilirim ben
Geç meleğim,
senin de şarkıların olsun
içindeki telleri titreten.
Doğrusu ikimiz de bir şey bilmiyoruz, ama benim ondan bilge olduğum da bir gerçek, çünkü o hiçbir şey bilmediği halde bildiğini sanıyor; ben bilmiyorum, ama bildiğimi de sanmıyorum. Demek ki ben, ondan daha fazla bilgiliyim; çünkü bilmediklerimi bildiğimi zannetme yanılgısına düşmüyorum,"
De ki: "Ben, resuller içinden bir türedi değilim! Bana ve size ne yapılacağını da bilmiyorum. Bana vahyedilenden başkasına da uymam! Ve ben, açıkça uyaran bir elçiden başkası da değilim."
Kitabına Göre ~ Jasmine Guillory
.
Bir ‘Kaderinde Varsa’ romanıyla selamlar Beklediğim güzellikte ve etkileyici bir kitap okuduğum için aşırı mutluyum Masalların modern halde yeniden uyarlanmasına bayılıyorum! Kitabına göre de masalın komediyle buluştuğu bir hikayeydi.
Isabelle hayallerine kavuşmak için yayıncılık sektörüne adım atmıştı. İlk gün
Şimdi soruyorum sana; bir yanılgıdan mı ibaretiz
Yoksa ayrılığın bile adı geçmeyecek mi?
Ne geçti aramızda bunu bile konuşmayacak mıyız?
Sessizce çıkıp gidecek miyiz hayatlarımızdan..
Hiçbirinin cevabı yok bende.
Yanıt alır mıyım.. emin değilim.
Fakat sana karşı sevgi doluydum
Seninle kötüyü yaşamaya bile vardım anlayacağın.
Anlar mısın
Çocukluğumdan beri sevilmekten ve anlaşılmaktan başka bir şey beklememiştim... Yine de ailem benim en büyük servetimdi. Güzel bir kariyerim, benimle gurur duyan bir ailem, beni çok seven bir hayat arkadaşım olacak. Nerede ve ne zaman bilmiyorum belki fani gözlerle göremem ama umudumu hiç kaybetmedim. Ben hep hayata pozitif bakan gözlerinin içi gülen o kız olarak anılmak istiyorum...