OYUN KURUCU MU? DAHA ÇOK OYUN BOZUCU...
Yine sırf trope'ları yüzünden influence olduğum bir kitaptı. Şunu belirteyim ki çoğu booktok/bookstagram kitapları çöptür. Edebi değerleri yoktur, dolu dolu smut vardır ve özellikle romance kategorisindeyseler mutlu sonla biterler. Bu yüzden reading slump'tan çıkmak için harikalardır. Çünkü
Efsanevi Dune serisinin son kitabını da nihayet bitirme şerefine eriştim. Seriyi övgü dolu bir incelemeyle noktalamak isterdim ama ne yazık ki okurken en zorlandığım kitap Rahibeler Meclisi oldu. Kitabın aşırı yavaş ilerleyen temposu ve benim de yanlış zamanda başlamış olmam hem beni hem de kitabı süründürdü.
Rahibeler Meclisi’ni tek başına
"Sizi boğacağım,prensip meselesi."
"Bu prensip de neyin nesi?"
"Erkeklerin genel prensibi."
“Peki ya kadınların genel prensibi ne olacak?"
"Ağabeyiniz nerede? Siz çok bilmiş birisiniz. Birinin sizinle ilgilenmesi şart."
"Ah, eminim Anthony'yi bol bol göreceksiniz. Aslında şimdiye kadar
Nerede yenik düştüm biliyor musun hayata?
İlk defa aşka seninle bulaştığımda
Her şey bir rüya, bir masaldan ibaretti sanki
İşte en çokta o zaman inandım Tanrının varlığına
Sana çok uzak kentlerin birinde
Bir yerinde
Her günü üzülüp ağlamakla geçen bir kız çocuğu vardı o zamanlar
Her gün ağlayarak dua eder ıslanmış yastığına başını koyar
Varlığın “niçin ve neden“ lerini ben de çok öğrenmek isterdim, Sinyor. Fakat onu hiçbir vakit bir “kül”halinde bir tek şekilde göremedim. Bu muazzam temasa bir an durmuyor, her daim değişiyor, değişiyor…
Emilia yorulmuştu. Yoğun bir gündü, Bay Ash'e günün raporunu verdikten sonra biraz dinlenmeyi planlıyordu. Ofisin kapısını tıkladı.
"Girin." kapıyı yavaşça aralıyarak girdi içeri.
"Bay Ash, yeni kazançlar elde ettik. Ayrıca karşı kalenin ajanlarından birkaç kişiyi yakalamayı başardık." Ash bu duruma sevinmişti