Arif bu dünyada şansı yaver giden adamlardan biriydi. Sıkıştığı anda Hızır ve 11- yas anında buluşur, sen mi gidersin Arife yardıma, ben mi gideyim diye tartışır, çoğu zaman ikisi birlikte yardıma koşarlardı ki Arifin işleri katmerli çözülürdü. Çocukluğundann beri böyleydi Arifin işleri. Başı her sıkıştığında gülerek aynı hikâyeyi anlatırdı. “Anam ben doğduğumda hastalanmış, yataklara düşmüş. Ölecek diye beklemişler, ama ben de el kadar bebeyim. Babam, anam bir odada yatarken bir daha evlenmiş. Beni yeni gelen kadının kucağına vermişler. Medine Annem işte o kadın. Çok sevmiş beni, bir gece koynunda uyutmuş. Derken olmayacak şey olmuş, anam da iyileşmiş. Hacer Annem de işte o kadın. Ben öyle, bir Medine’nin, bir Hacer’in kucağında iki anayla büyüdüm. Anasız kalacak diye korkarlarken iki annem birden oldu. Allah beni sever, önce dara düşürür, sonra gökten yağdırır.”
gideyim...
... "Sende bu korku, bende bu doğruluk varken biz bir araya gelemeyiz. Sen bana hiçbir zaman güvenemeyecek, hep korku içinde yaşayacaksın. Al şu tabancanı da ben gideyim. Gideyim de başımın çaresine bakayım."
Sayfa 62 - Yapı Kredi Yayınları (10. baskı)Kitabı okuyor
Reklam
"Nerede olursam olayım çiçek açacağım" çünkü ben nereye gidersem gideyim orayı ve kendimi güzelleştirmeye de geliştirmeye de devam ederim. Yapabilirim. "🌼🌸
Çoğu kişi, çevresini ilk muhakeme etmeye başlamasıyla, "Burada olmaz, ben buradan gideyim," hayalini de kurar. Giden gider, diğerleri de hayal kurmaya devam eder. Başka bir yerin hayalini kurmak ve hayalindeki yere gitmek, ulaşmaya çalışmak herkesin en doğal hakkıdır. Gelgelelim bir toplum açısından, böyle bir hayale çok fazla insanın kapılması normal değildir. Sağlıklı da değildir.
Sayfa 17
Dizi | Son Yaz
"Ben böyle senden uzaklaşayım diyorum daha ilk dönemeçte nefesim kesiliyor. Biz ne yapacağız böyle ya. Sen beni iyileştiriyorsun. Bir insan evladı düşün ki pijamalarıyla bile dünyanın en güzel kadını oluveriyor gözümde." "İyi, gideyim ben süsleneyim, makyaj yapayım bir şeyler yapayım." "Hayır asla. Çünkü böyle sanki gelmişsin de bir daha gitmemek üzere gelmişsin de hep kalacakmışsın gibi oluyor."
Seneca'nın dostu Lucilius'a yazdığı 124 mektup
Bu kitabı ben yıl sonuna kadar yaymayı planlıyorum. Asla, alayım roman, hikaye gibi okuyup gideyim diyeceğimiz bir kitap değil. Her gün 2-3 mektup okuyup aylara yaymaya karar verirken herkese de şiddetle tavsiye ediyorum.
Seneca
Seneca
Ahlak Mektupları
Ahlak Mektupları
Reklam
Bir hayat, Tanrıdan tek istediğim. Kendi kararımı verebildiğim ve ellerimi temiz tutabildiğim. Ne istemesem gelir başıma, ben o kadar kötü biri miyim? Boynuma takılmış bir tasma gibi kimliğim, canım çeker ki yanına gideyim. Ben iyi bir insan olayım isterim ama kanı temizlenmez avuç izlerimin. Yatarım cezamı yeter ki kurtulabileyim. Kurtulabilmek için ne kadar ceza çekeyim? Ne susturabilirim kafamın içini ne de kaçabilirim mecburiyetlerimden. Seçim diye seç seçebilirsen mecburiyetlerinden. Her vazgeçişin düşer boynundaki ilmekten. Fakat vazgeçtiğin her şey sana hayatı sevdiren. Bir gün çıkar ilmek belki boynundan. Ama bir bakacaksın, hiçbir şey kalmamış sana yaşamak isteten....
Ey nefsim! Seni sen yapan benim, beni de ben yapan sensin. Ya yola gel beraber gidelim, ya da yoldan çekil ben Hakk'a gideyim. Hz. Mevlana
desem ki, yeryüzüne beş peygamber geldi; beşincisi sensin. desem ki, iki kişi kaldık dünyada; ikincisi sensin. desem ki, birisi var yeri göğü var eden; o da sen olurdun. sana tapmak için kilden bir heykel yapardım güzelliğince. bilsem ki sen tanrı'dan iyisin, bilsem ki tanrı senden güzel değil. senin o kocaman kocaman gözlerin yok mu, nasıl
Sağır kulağa sözüm yok, köre ne göstereyim Duymazlıktan, görmezlikten gelenler; Bir de size sormalı, ya ben nereye gideyim?
Sayfa 200Kitabı okudu
Reklam
Bunu sana neden yazdığımı bilmiyorum. Ama bu mektubu hiç okumayacağını biliyorum. Hayır korkma bu bir intihar mektubu değil. İntihar etmeyi düşünüyorum, hiç değilse şimdilik. Ama hayatın acımasızlığı karşısında kendimi intihar hayalleriyle avutuyorum işte. Biliyor musun birkaç kez gerçekten ciddi olarak düşünmüştüm intihar etmeyi. Ama cesaret
-Gideceksin, gideceksin değil mi? -diye sordu. Raskolnikov onun bu beklenmedik heyecanı karşısında çok şaşırmıştı. Kürekten mi söz ediyorsun, Sonya? -dedi asık bir yüzle. - Gidip kendimi ele vermem gerektiğini mi söylüyorsun? - Acı çekmen, günahlarının kefaretini ödemen gerek! - Hayır, gitmeyeceğim onlara, Sonya! - Peki nasıl yaşayacaksın? -diye bağırdı Sonya. - Kiminle yaşayacaksın? Annenin yüzüne nasıl bakacaksın? Ah, şimdi onların hali ne olacak; onların hali ne olacak! Ben de neler söylüyorum! Anneni kız kardeşini terk etmiştin sen! Evet, terk ettin, terk ettin! Ah Tanrım! Bütün bunları kendisi de biliyor! İnsansız nasıl yaşanır! Ne olacaksın sen! - Çocuk olma, Sonya, dedi Raskolnikov yavaşça. - Onlara karşı ne suç işledim ben? Niçin gideyim? Gidip de ne diyeceğim ben? Bütün bunlar kuruntudan başka bir şey değil... Kendileri milyonlarca insanın canına okuyorlar. Üstelik de bunu erdem sayıyorlar. Hepsi alçak ve sahtekâr onların Sonya! Hayır, gitmeyeceğim. -Acı bir gülümsemeyle ekledi. - Hem gidip ne diyeceğim onlara: "Kadını ben öldürdüm, ama paraları almaya cesaret edemedim, bir taşın altına gizledim." mi diyeceğim? Ama alay ederler o zaman benimle, "Aptala bak, paralari bile alamamış." derler. Korkak ve aptal! Hiç ama hiçbir şey anlamayacaklardır. Sonya; anlamaya layık insanlar da değiller zaten! Hayır, gitmeyeceğim! Çocuk olma Sonya...
Sayfa 525 - Kültür YayınlarıKitabı okudu
...Efendimiz, bu esnada saflar arasından birinin hafifçe öne çıktığını görmüş ve yanına gelerek, biraz geri çekelerek hizaya gelmesi için elindeki okla bu sahabînin göbeğine hafifçe dokunmuş ve: - Sen de hizaya gir ey Sevâd, buyurmuştu. Sevâd İbn Gaziyye hizaya girmişti girmesine ama arkadan: - Yâ Resûlullah, diye seslenmişti. Bana eziyet verdin; Seni hak ile gönderene yemin olsun ki, aynı şekilde kısas istiyorum! Sesin geldiği cihete yönelen Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), hiç tereddüt etmeden karnını açtı ve: - Haydi, öyleyse kısas yap, diyerek Sevâd'ın vurması için yanına yaklaştı. Ashab-ı Bedir, taaccüp içinde gelişmeleri takip ediyordu. Efendimiz'in bu davranışı, kul hakkı adına herkese büyük bir ders veriyordu. Herkesin dikkat kesildiği Sevâd, önce eğilip Efendimiz'in karnından öptü ve arkasından da boynuna atlayıp O'na sarıldı. Niyeti anlaşılmıştı ve Efendimiz de sordu: - Peki, niye böyle bir şey yaptın ey Sevâd? Yâ Resûlullah! Gördüğün gibi savaş gelip çattı ve ben, öldürülmeyeceğimden emin değilim! İstedim ki, tenimin mübarek teninize değmesi dünyadan son nasibim olsun ve huzur- u ilâhîye ben bununla gideyim!
"And olsun! Eğer öcünü koyarsam o Kirus denen zalimde, ben mahvolayım oğul! Gök almasın beni. Tanrı sevmesin beni. Çakallara, sırtlanlara yem olayım oğul. And olsun! And olsun dağlara! And olsun kutlu yere! And olsun Gök'e! Eğer senin öcünü yerde koyarsam param parça olayım oğul. Gök üstümde yıkılsın. Yaşınlara(yıldırım) hedef olayım oğul! And olsun! Eğer Kirus'tan kanının hesabını sormazsam oğul! Adım unutulsun adım silinsin! Adım hain diye bilinsin. Adım sahte adlarla anılsın. Yitip gideyim oğul! And olsun! Eğer senin canını alanın canını almazsam, ot gibi biçileyim, güz gibi sararayım, odda yanıp kararayım oğul! And olsun! Ben de senin öcünü almazsam, anan olmayayım, Gök'te Alp Han'ın yanına varmayayım, atalarımın yolunda kalamayayım oğul! And olsun! Yere, Gök'e, dağlara, sulara and olsun! And olsun! Kirus'u yok etmeden yok olursam yerim tamu olsun! And olsun! "
Sayfa 258 - Efsus Yayınları - 11. BaskıKitabı okudu
"Gitti... Gitti işte... herkes gibi o da bir süre sonra bıraktı işi. Yemek kötü, ondan gidiyorum dedi. Bence sıkıldı, başka bir çiftliğe gitmek istedi. Yemeği de bahane etti. Bir gece, ayrılma vaktinin geldiğine karar veren tüm işçiler gibi, 'kapayın benim hesabımı da gideyim ben' dedi."
Sayfa 26
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.