severmişim meğer
Yıl 62 Mart 28 Prag-Berlin treninde pencerenin yanındayım akşam oluyor dumanlı ıslak ovaya akşamın yorgun bir kuş gibi inişini severmişim meğer akşamın inişini yorgun kuşun inişine benzetmeyi sevmedim toprağı severmişim meğer toprağı sevdim diyebilir mi onu bir kez olsun sürmeyen ben sürmedim Platonik biricik sevdam da buymuş meğer meğer ırmağı
Talon küçük mutfağa yöneldi. "Seni bilmem ama ben biraz gerginim. Normalde şafak söktükten birkaç saat sonra uyurum. Aç mısın?" Onun dolapları karıştırıp bir çift tava çıkarışını izledi. "Pek sayılmaz ama istersen sana bir şeyler pişirebilirim." Talon başını kaldırdı, gözlerinde bir şaşkınlık vardı. "Teşekkür ederim. Bu
Sayfa 161
Reklam
Her ne yaparsam yapayım suçlu ve sahtekâr mıyım, hiçbir şey yapmasam bile mi?
Hayatım bir çıkmaza girdi, varoluştan iğreniyorum, tatsız tuzsuz anlamsız bir şey. Pierrot’dan daha aç olsaydım, insanların sunacağı açıklamaları yemeye yeltenmezdim. İnsan parmağını toprağa batırıp kokusundan hangi diyarlarda olduğunu anlar -bu hiçbir şey kokmuyor. Neredeyim ben? Dünya denen bu şey nedir? Bu kelimenin anlamı nedir? Beni bunun
BAĞIMSIZLIK VE ÖZ İRADE
Özgürlüğü tamamıyla elinden alman bir adama ne olur? Bu sorunun cevabını hayal ürünü kısa bir hikayeyle bu­lacağız. Hikayemizin adı da şu olsun: Kafese Hapsedilen Adam Uzak ülkelerden birinde vaktiyle bir kral yaşarmış. Bu kral, bir akşam diplomatik bir davete katılmış. Davet sıkıcı ve yorucuymuş, bu yüzden sarayına döner dönmez pencere­nin
Sayfa 137 - Kuraldışı Yayıncılık - İstanbul 1997Kitabı okudu
- Size laf olsun diye bir şeyler anlattım, siz bunlara istediğiniz anlamı yükle­yiverdiniz. Ama hakkınız yok buna, çünkü hiçbir zaman hiç kimseyle konuşmam ben. Konuşmayı küçüklük sayarım ... Bir inancım, düşündüğüm bir şey varsa o beni ilgilendirir ... Kafamda çözümlediğim, sonuçlandırdığım konular üzerinde tartışmam ben. Hiçbir zaman da istemem ... - Dört yıl boyunca çok az insan gördüm, çok az konuştum, kimseyle karşılaşmamaya çalıştım: Amaçla­rım uğruna ... kimseyi ilgilendirmeyen şeyler ... tam dört yıl. Liputin bunları öğrendi ve alay etmeye başladı. Anlıyor ve aldırmıyorum. Alıngan değilim ama yine de onun bu pata­vatsızlığı canımı sıkıyor.
Bu konuyu hiçbir zaman hiç kimseyle konuşmadım. Bunu hiç kimseyle seninle konuştuğum gibi konuşamam. Aslında seninle ben, her bakımdan farklı insanlarız: Zevklerimiz farklı, görüşlerimiz farklı; ama senin beni sevdiğini ve anladığını biliyorum, bu yüzden de seni müthiş seviyorum. Ama Tanrı aşkına benimle konuşurken çok açık yürekli ol.
Reklam
_Mustafa Kemal, bir Türk’tü; Türk olmaktan gurur duyuyor; “Türkiye Türklerindir” parolasıyla yaşıyordu. Ne Tanrı’dan, ne bir kişiden ne de kurumdan çekinmeyen, tam bir devrimciydi. Onun için resmi ya da kutsal olan hiçbir şey yoktu. Türkiye’yi Padişah’ın ehliyetsizliğinden ve despotizminden olduğu kadar, yabancıların pençelerinden kurtarmakla
İbn-i Haldun - Konfüçyüs
_Benzer hadiseleri benzer şartlar veya benzer şartları benzer hadiseler meydana getirmektedir. _O, senin mutluluğunu senden daha çok ister ve senin çıkarlarını da senden daha iyi bilir. Çünkü o, senin idrakinin ve aklının sınırlarının üstünde bir varlıktır _Türkler, savaşçı karakterleri ve kahramanlıkları nedeniyle islâmın kurtarıcısı olmuşlardır.
Böyle zamanlarda (güneşsiz günler, aysız geceler), hiçbir yer benim yerim değildir ve hiç kimse, hiçbir şey bana bildik gelmez. Sözcükler, değindikleri şeylere benzemez olmuş gibidirler, hatta kendi seslerinin karşılığı bile değildirler sanki. O zaman ben de bulunduğum yerde değilimdir. Gövdemi bırakır, belirli bir hedef gütmeden uzaklara giderim; kimseyle, hatta kendi kendimle bile birlikte olmayı istemem; ne adım vardır artık ne de ad taşıma isteğim; böyle zamanlarda ne ben bana seslenmek isterim ne de başkalarının bana seslenmesini.
Sayfa 181Kitabı okudu
_Tanrıları, tıpkı insanlar gibi sevgi ve nefretle harekete geçen, armağan ve kurbanlarla etkilenen duygulu ve zeki varlıklar diye biliriz. İşte, dinin kökeni budur. Dolayısıyla, puta tapıcılığın ya da çoktanrıcılığın da kökeni budur. Tanrısal varlıkları yetkinliğin en son sınırlarına değin yücelte yücelte, sonunda birlik ve sonsuzluk, yalınlık ve
Reklam
_Kızımı dar kıçından zımbaladıktan ve içinde patladıktan sonra yatakta yatan babamın yanına uzandım. Onun yaşlı bedenini okşamaya başladım. Kalan son nefesiyle bile babafingoma vurmaya çalışıyordu. Yavaşça arkasını çevirip içine, küçük yaşlı deliğinden içeri girdim. Onu skmeye başladığımda zevkten ne hale geldiğimi düşünebilirsin. İşte o sırada
_Rüyamda bir kelebek olduğumu mu gördüm, yoksa şu an insan olduğumu düşleyen bir kelebek miyim, bilmiyorum. Chuang Tzu _Mükemmel bir insanın zihni ayna gibidir. Hiçbir şeyi kavramaz ve hiçbir şeyi ummaz. Böylece mükemmel insan hayatın içinde hiçbir çaba harcamadan hareket eder. ****** _Kalpteki incelik sevgi yaratır; sözlerdeki incelik güven
Kabullenerek güçlenmek için yaşam dersleri. . Kendini bilmek neyden yaptığını bile bilmek. . Kendi temel benliğini tamamen ihmal eden kişilerde de depresyon kaygı bozukluğu boşluk hissi ve bazen bedensel şikayetleri olarak ortaya çıkacaktır şunu söylemem gerekir Bu tür kendine yardım kitaplarını okuyan insanlar genelde sosyal benliğine öne alıp
Hem tuhaf,hem gülünç bir şey bu:Şimdiye dek hiçbir zaman hiç kimseden aşırı nefret etmedim ben,doğru dürüst öç almak da istemdim kimseden.Ama kötüye işaret bu,kötüye işaret! Kimseyle tartışmak da istemdim,kimseye öfkelenmesin de…. Bunlarda kötüye işaret!
- Kendinizden yola cikarak yaptiginiz bir degerlendirme olmasin bu? • Ancak kendinize bakarak bir degerlendirmede bulunabilirsiniz. Yasamakla yasamamak arasinda hiçbir fark kalmadiginda, özgürlügüne kavusur insan. Herkes için amaç budur. - Amaç mi? O zaman kim yasamak isterki? Hic kimse. Hayat acidir, hayat korkudur ve insanoglu mutsuzdur. Aci ve korkuya karsil verilmistir hayat; hep aldanilan yer burasi. - Daha hassas bir soru sormak istiyorum: Insanlarla bir araya gelmekten kacindiginiza ve onlarla pek az konustugunuza inanıyorum. Yargimda haksizmiyim? • Toplu olarak insanlari sevdikçe kisilere karsi sevgim o oranda azaliyor. Kimseyle ayni odada iki gün bile geçiremem; bunu deneyimlerimden biliyorum. Bana yaklasan kimse kisiligimi eziyor, özgürlügümü sinirliyormus gibi geliyor bana. Insanlarla iliskiye girer girmez onlara düsman kesiliyorum. Ama kisilere nefretim arttikça genel olarak insanliga sevgim de o oranda artiyor. Ben, hem aci çekiyor, hem yasamiyorum.Denklemin bilinmeyeni benim. Her seyin basini sonunu kaybedip sonuçta adini bile yitiren bir hayaletim. Acaba insan delirirken farkina varip kendini inceleyebilir mi?
130 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.