biz kendimizi gözlemlersek, bilnci gözlemlemiş oluruz. yani tüm hareketlerimizi gözlemlemiz, ben dediğimiz düşünen şeyi gözlemlemektir. gözlem, konsantrasyon birleştiği zaman bilinmeyen bir alanı sürekli bilmeye başlamışızdır. şimdi bu tip doğu öğretileri belleğimizden, yani tam anlamıyla geçmişimizden arınmamızı istiyor ancak bu çok hatalı bir düşünce çünkü geçmişimizden vazgeçersek, tecrübe ve bilgimizdende vazgeçeriz. okuduklarımızı unuturuz. bu gibi guru, hint hocaları herhangi bir kaliteli yerden mezun değilse okumayın. çünkü bir ispatı bile yok. fikirleri belki geleneksel, eski ve geçerliliği yok. belki bir batıl inanç, ne anlattığı bile belli değil. pratikte ise bir katkısı yok. yani görünen bir şey yokken bir bilgiyi kabul etmeyeceğim.
bilinenden kurtulmak. oysa ne güzel kitabın başlığı. biz döngüsel halde hep aynı şeyleri düşünürken buluruz kendimizi. düşündüğümüz şey suratımıza yansır, zamanla kısır bir alışkanlık olup kimliğimizi belirler. bu kimlikten ve yılların düşünme şeklini değiştirmek aynı bir ağcın kurumuş yapraklarını atması gibidir heralde. her zaman daha fazla kelime ile düşünüp, girmediğimiz ufukları açmak için farklı şeyler yapalım. ve olağanüstü sonuçları zaten göreceğiz. benimde bunun 5 katı falan, bilinenden kurtulduğum teknik buldum.