Çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca
Alt katında uyumayı bir ranzanın
Üst katında çocukluğum...
Kâğıttan gemiler yaptım kalbimden
Ki hiçbiri karşıya ulaşmazdı.
Aşk diyorsunuz,
limanı olanın aşkı olmaz ki bayım!
Kayıp öznesi değişir, hissi değişir, ölçüsü değişir, kanar durur için için ama hiçbiri doğrulmasına engel olmaz insanın, kalkar devam edersin hayatına. Bu takıldığın ilk çelme değil, son da olmayacak, sen kalk ayağa elbet sarar zaman yaralarını der devam edersin yaşamaya. Ederdim...
Hayatımın en büyük çelmesini babam takmıştı bana ya da öyle
duruşmanın çok uzadığını ve artık kabak tadı vermeye başladığını söyledim / savcı da iyice zıvanadan çıkıp benim çetin ceviz olduğumu
söyledi / fasulye meselesine anlaşılan o da pek inanmamıştı / mahkeme bu defa / kabuklarımın kırılıp içime bakılmasına ve içimde bir kötülük olmadığı anlaşılırsa salıverilmeme karar verdi / bir gece sabaha doğru görevliler hücreme girip kabuklarımı kırdılar / daha önce çok fındık kırdıkları için bu konuda deneyimliydiler / içimi dışıma çıkardılar ama bir kötülük bulamadılar / ne halt etmeye şapka şapka diyerek o kadar vaktimizi aldın dediler / İskilipli Atıf Hoca’ya bir atıfta bulunmak istedim dedim / o
da kimmiş dediler / öldürenlerin unuttuğu fakat sevenlerin unutmadığı bir
adam dedim anlamadılar tabi / salı-verdiler / salı-vermeleri hiç hoşuma gitmedi / çünkü
ben çarşamba-verirler diye düşünmüştüm / duydum ki çarşambayı sel almış / deyim yerindeyse / vatanımı el almış
Bu kitaba yüksek bir puan verebilmeyi çok istemiştim. Hatta vereceğimi düşünerek başlamıştım. Kapağına ve ismine baktığınızda bile buram buram sonbahar hissiyatını alabiliyorsunuz ama okurken aynı hissiyatı pek alamadım. Havalar tam sonbahar havası, hep kahve içiyoruz, sonbahar festivaline gidiyoruz, her yerde balkabakları var, ortam çok cozy havasında takılan bir kitaptı. Yani aslında ögeler var da gerisi yok. Başlangıç güzeldi. Bir akış ve merak duygusu vardı ama 4-5 bölüm sürdü. Ana karakterimiz yeni geldiği kasabaya biraz alıştıktan sonrası yani ilk 50-60 sayfadan sonrası bilmiyorum beni pek içine çekmedi. Kasaba sakinleri bir tık Stars Hollow sakinlerine benzetilmeye çalışılıp da aynı samimiyet yakalanamamış hissiyatı veriyordu. Yazarın böyle bir şey yapmaya çalıştığını söylemiyorum ama o bana geçmeyen samimiyet hissiyatını anlatmak isteseydim bu şekilde açıklardım. Ya 2 ya da 3 kere Logan’ın hatalarını başa sarışını da okuyunca kitap bende koptu. Zaten olaylar o kadar boş hissettirmeye başladı ki bir süre sonra ne okuduğumu unuttum. Sonbahar havası veren samimi bir kitap okuyacağıma inanarak başladım ama hayal kırıklığıyla bitti. Duygular özellikle üstünkörü gibiydi. Gerçekten seveceğimi düşünmüştüm. Belki sevenler olacaktır ama ben hikayeye ve havasına kapılıp gitmedim.
“İnsanın kendini öldürmesi kolay mı?” Soruma, sanki ona sormuşum gibi, başka bir genç ölü yanıt verince, yüksek sosyeteli yine kızdı. Genç ölü söze karışmış, anlatıyordu:
“İntihar, yaşamaktan bile zor. Ben önce kendimi denize atmayı düşünmüştüm. Denizle çepeçevre çevrili koca İstanbul'un Anadolu yakasını, Rumeli yakasını baştan sona dolaştım,