SÖ: Ben ileri yaştayım, bir üniversitede doktora seminerleri yönetiyorum. Şunu çok söylüyorum genç insanlara:"Siz benim için bir nimetsiniz, ben de sizin için bir nimetim. Bir alışveriş oluyor. Meraklı insanlar, dikkatli insanlar, müeddep insanlar soru soruyor, talep ediyorlar, talep edildikçe ben boşalıyorum, tekrar dolma ihtiyacı hissediyorum." Az da olsa böyle bir-iki genç dost çevremde var, o bakımdan da Allah'a şükrediyorum, hamdediyorum. Akıl tatmin olmaz, "Akıl olmazların zoru içinde," diyor Necip Fazıl. Kalp tatmin olur. "Aşk gelecek cümle eksikler biter," diyor Yunus. Aklın mecali kalmıyor. KS: Galiba, som akla verilen ehemmiyet de kültürler, medeniyetler açısından belirleyici oluyor. Sadece aklın döllediği bir medeniyet atom bombası üretiyor ama kalbin, aklın dizginlerini tuttuğu bir medeniyet insanlığa bu ölçüde zarar verecek bir şeyi kabul etmiyor. KS: Beykoz Fabrikası'nın kurulması sırasında bir İngiliz, II. Abdülhamit e sunduğu raporda, "Bu fabrika zarar edecek, işçileri on altı saat çalıştırmak bile yetmez, çocuk işçi çalıştırmak lazım." diyor. Sanayi devriminin ilk dönem kaideleri bunlar. Padişah ise raporun kenarına, "Bu fani dünya için âdemoğluna bu kadar eziyete lüzum yoktur," notunu düşüyor. Bakış, paradigma farkı var.
Sayfa 106 - Turkuaz Haberleşme ve YayıncılıkKitabı okudu
Modernite,"Ben özgürlük getiriyorum," der ama getirdiği özgürlük nefse özgürlüktür.
Sayfa 104 - Turkuaz Haberleşme ve YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
KS: Bu tefekkür meselesi çok önemli. Biz psikolojide de psikoterapide de öneririz. Modern insan yaşantı oburu: Sinemaya gideyim, konsere gideyim, arkadaşlarımla buluşayım. Halbuki tefekkür, kendi üzerine tefekkür insan hayatını o kadar açabilir ki. Gün sonunda yarım saat, ben bugün kime ne söyledim, ne yaşadım, daha seküler bir düzlemden konuşuyorum- hangi sözümle kimi incitmiş olabilirim, hangi söz beni incitti, faydalı ne yaptım, zararlı ne yaptım sorularını kendine sorarsın, sormalısın. İman düzeyinde konuşursak; Allah'a bugün ne kadar yakın olabildim, onun sözlerini ne kadar tutabildim, onunla ne kadar konuşabildim sorularını sorarsın. İşletmeler, gün bitiminde aldıkları muhasebe raporuna "Z raporu" diyor ya, hepimizin böyle bir Z raporuna ihtiyacı var. Kendi kendimize bakma hüviyetimizi kaybettiğimizde hayatlarımız samana dönüşüyor ve yenilik içermeyen, üretmeyen rutinlerden ibaret bir hal alıyor. SÖ: Maddi kazançlarımızı tüketiyor, zihnî yapımızı başkalarının kurguladığı bir hayat rehin alıyor. O bahsettiğiniz toplantılara katılmak, bir performans sergiler gibi sürekli sinemaya, tiyatroya gitmek doğal eylemler değil; o hayatı birileri kurguluyor ve siz o kurgunun içine fark etmeden giriyorsunuz, o kurgu sizi içine çekiyor.
Sayfa 103 - Turkuaz Haberleşme ve YayıncılıkKitabı okudu
Zihni güçlü bu insanlar, "ben kimim?" diye sorguluyor, kendilerini ait hissedecekleri bir yer bulamıyor ve kaos içinde yaşıyorlar. Çocukluğumda büyük insanlar tarafından bana aktarılan inanç yapısının ne kadar kıymetli olduğunu şimdi anlıyorum. Fakir Türkiye zannediyordu ki mutluluk refahtadır; evde, arabada, otomobildedir. Türkiye hâlâ öyle zannediyor, oysa değil. Batı'nın düşünen kafaları meseleleri akılla çözemiyor. İnanç, iman ve gayb bu yüzden çok önemli; huzura kavuşmak ancak bu vesilelerle mümkün olacaktır.
Sayfa 105 - Turkuaz Haberleşme ve YayıncılıkKitabı okudu
Birçok değerimizi kendi ellerimizle tahrip ettik.
SÖ: ...Dolayısıyla ben son akademik iki yılda şunu görmeye, hissetmeye başladım. Biz kendimize ait bir bilim, felsefs, estetik dili kurmak mecburiyetindeyiz. Farklıyız, farklı bir tarihi tecrübeden geliyoruz. Avrupa'nın yaşadığı Rönesans'ı yaşamadık, yasamamız da gerekmiyor. Orada başka bir resim var, onun temelinde de ön kabuller var, bizim bunun dışında bir düşünce dünyası kurmaya ve hayatımızı da o esaslar üzerinden tatbik etmeye ihtiyacımız var. KS: Bir nefis muhasebesine ihtiyacımız var çünkü birçok değerimizi kendi ellerimizle tahrip ettik. SÖ: Hiç o mevzuyu açmayalım. Nadanın bize cazip gelen tarafları var. Konfor diyor, varlık diyor, varlığı madde üzerinden ifade ediyoruz. Bütün değerler dünyasını ters çevirmiş vaziyetteyiz. Ben her zaman ümitvar oldum. İnşallah bu hesaplaşma duracak bir yerde. Aksi halde buradaki İslami birikim sadece bir ceset olarak kalır, ruhu kaybolur. O tercih moderniteyi görünür hale getiriyor. Maddi unsur gerek eylemle gerek nesneyle gelir ama arkasındaki o bilinçli tercihini, yani ruhunu da beraberinde getirir. Siz önce maddeyle tanışırsınız, o madde üzerinden o ruh size intikal eder. Bunun en basit örneği otomobil markalarıdır; iyi marka bir otomobile bindiğinizde bu düzen içinde iyi bir insan olduğunuzu sanıyorsunuz ve ipler tam orada kopuyor.
Sayfa 95 - Turkuaz Haberleşme ve YayıncılıkKitabı okudu
Hayatımıza denk gelenlerin neye vesile olacağını bilemeyiz :)
KS: ... Bir gün genç bir hanım danışanım yüzüme dikkatle bakmaya başladı. Hasta hekim münasebeti içinde, "Niçin bakıyorsunuz?" diye sordum. "Ben sizin yüzünüzü birine benzetiyorum," dedi. "Olabilir, bir dönem televizyon programlarına çıkıyordum, ekranlar arasında gezinirken görmüşsünüzdür," dedim. "Yok, ben İngiltere'den yeni geldim. Sizi televizyonlardan tanıyor olamam. Ben sizi tanımıyorum, annem almış randevuyu," dedi. Sonra durdu durdu, "Siz hiç umut konusuyla ilgili programa çıktınız mı?" diye sordu. Çok enteresan, Kenan Gürsoy Hoca'nın Düsünçe İklimi adında bir televizyon programı vardı, bir kere umutla ilgı orada kırk beş-elli dakika konuşmuştuk. "Evet, TRT'de böyle bir programa çıktım." dedim. "Bir gece ben yaşadıklarımdan çokbunalmıştım, yanıma içki şişelerimi aldım, yüzlerce ilaç aldım. İçkileri devirip, ilaç alıp intihar edecektim. İlaçları almaya başladım. Orada çanak antenle Türk televizyonları izleniyor, kanalları değiştiriyordum, sizin programa denk geldim. İki insan kırk beş dakika umuttan bahsettiler ve bıkmadılar. Ben o gece intihar etmekten vazgeçtim." dedi. Şu anda bile anlatırken tüylerim diken diken oluyor. Hani Hz. Mevlana'nın sözü var ya, "Sadece susamış dudak su aramaz, su da dudağı arar," diye... Bazen şifa olacak bir söz eğer Cenab-ı Hak onu murat etmişse hiç olmayacak biçimde koskoca kıtayı, denizleri aşarak olmadık bir yerde bir insanı bulabiliyor. Dolayısıyla hiçbir insandan, hiçbir şarttan, zamandan ümidi kesmemek lazım.
Sayfa 86 - Turkuaz Haberleşme ve YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
KS: Hayatta tesadüf diye bir şey yok. Bir gün çok ciddi bir ruhsal rahatsızlığın pençesinde bir genç danışanım geldi. İlaçlarını tanzim ettik. Yükselme dönemi denen, aşırı hareketli, böyle çok konuşkan, muhakemesinin yerinde olmadığı dönemlerindeydi. Giderken avucunun içinde sıkı sıkı tuttuğu bir notu bıraktı ve "Ben binanın dışına çıktığım zaman okuyun," diye rica etti. Ben de ona verdiğim söze sadık kaldım. O ofisi terk etti. Açtım, üç tane ke- lime çıktı içinden. Bu kız o muhakeme kusurunun içinde bu üç kelimeyi yazıp bana bırakmış: "Sabret, şükret, seyret." SÖ: "Sabret" kolay, "şükret" de kolay ama "seyret", en zoru o. "Sabret"in de kendince zorlukları var ama birçok insandan duyabilirsiniz. "Şükret"i de duyarsınız fakat "seyret"i çok az insandan duyarsınız. KS: Aşama aşama sanki. Önce sabret, şükret, bunları yapabilirsen... Her insanda muazzam zenginlikler var. Günlük hayatın içinde sıradan zannettiğiniz insan, öyle bir insanın dizinin dibinde oturmuş oluyor ve ondan öyle hazineler taşıyor ki biraz konuştuktan sonra fark edebiliyorsunuz.
Sayfa 86 - Turkuaz Haberleşme ve YayıncılıkKitabı okudu
Coğu insan ikili bir şahsiyet yaşıyor gördüğüm kadarıyla. Bir kendi beni var,Yunus'un söylediği, bir de başka bir ben inşa ediyor.
Sayfa 82 - Turkuaz Haberleşme ve YayıncılıkKitabı okudu
Bir şimşek gibi yaşadın sen. Bir defa çaktın ve söndün... ... Sana senin sözlerini tekrarlayarak veda ediyorum: " Merhaba Beyaz Gemi, ben geldim!"
Sayfa 168Kitabı okudu
Bu şehirde yalnız başımayım. Gönlüm param parça, ruhum karanlıklarda. Her yanda senin izin var; ama hasretinle baş başayım. Ayrılık ne de zor! Söylemesi anlık, yaşaması acı ve kapkaranlık. Senden ayrı düşmek ne de zor sevgili. Haberini bekliyorum, ben geldim demeni.
Sayfa 25 - Eğitim Kitapevi Yayınları - Haziran 2011Kitabı okuyor
Reklam
Bilemezlerdi benim geleceğimi onlar bir çocuk istediler ama ben geldim!
Ölüm
“Ben, ölümün mahzenlerini ve karanlık geçitleri terk edip geldim..”
Sayfa 257 - Arkeoloji sanat tarihi yayınları
Gazi Çiftliği.
YAŞLI KADIN Ben Sincan'ın köylerindenim bey. MUSTAFA KEMAL Nasıl bir köydür? YAŞLI KADIN Otun güç bittiği, atın güç yetiştiği bir köy­dür bizimkisi. Muhtar bana bir tiren bileti aldı, bindir­di, kodum Ankara'ya geldim... MUSTAFA KEMAL Neden Ankara'ya gönderdi seni? YAŞLI KADIN Pek ağrıttım da başını. Gazi Paşa'mızı gör­mek istedim. Aldı biletimi, geldim buraya... MUSTAFA KEMAL Neden görmek istersin Gazi Paşa'yı? YAŞLI KADIN Benim iki oğlum gâvur harbinde şehit düş­tü. Ülkemizi gâvurdan kurtaran kişiyi ölmeden göre­yim diye hep dua ettim durdum. Rüyalarıma giriyordu Gazi Paşa. Muhtara da anlatınca... O da biletimi alıp sa­lıverdi işte. MUSTAFA KEMAL Ne zaman geldin? YAŞLI KADIN Geceleyin. Yol iz de bilmediğimden o saat­ten beri kendimi oradan oraya vurup duruyorum bey. MUSTAFA KEMAL Tek isteğin Gazi Paşa'yı görmek midir? Başka isteğin yok mudur? YAŞLI KADIN Tövbe de bey, tövbe de! Daha ne isteyebili­rim ki? O bizim yurdumuzu kurtardı. Şehitlerimizin mezarlarını gâvura çiğnetmedi! Yaşıyorsak eğer O'nun sayesinde. Şunun bunun, gâvur döllerinin köpeği ol­maktan onun sayesinde kurtulmadık mı? Buralara gel­me nedenim yalnızca yüzünü görmek ve O'na sağ ol di­yebilmek içindir. Başka ne isteyebilirim ki ondan?
Sayfa 47 - Mitos Boyut.
"Dün gece, son on yılda kullandığım onca keroseni düşündüm. Kitapları da düşündüm. Ve o kitapların her birinin ardında bir insan olduğunu ilk kez fark ettim. Onları düşünüp yazmak için epey zaman gerek. Bu daha önce aklmın ucundan bile geçmemişti." Yataktan kalktı. "Bir insanın etrafındaki dünyaya ve hayata bakarak bazı düşüncelerini yazıya dökmesi belki bir ömür sürdü; sonra ben geldim ve iki dakikada bam! Her şey bitti."
SİPER. (ÇANAKKALE) Siperin içinde askerler. Askerlerden Hat sanatçısı Macit Ayral, yapmış olduğu hat'tı siperin duvarına tutturur, geriler. Diğer askerler hayranlıkla izlemektedirler asılan hat’tı... 1. ASKER Vay be! 2. ASKER Ne zaman yaptın bunu? MACİT Dün gece. 3. ASKER Helal olsun sana. 4. ASKER Tüm ömrümü versem yapamam böyle bir şey.
Sayfa 5 - Mitos Boyut.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.