Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.13
Merhabalar:) Bugün hece ölçüsünün ustası canım Cemal Safi’nin tanışma kitabım olan ‘Ya Evde Yoksan’ ile geldiim:) 307 sayfalık bu kitabı ben bir günde bitirdim. Kitabı çok merak ederek ve heyecanla okumaya başlamıştım ki Türkçenin bu kadar güzel kullanımı, kelimeler arasındaki uyum, şiirlerin derinliği daha da çok sevmemi sağladı. Şairin çoğu şiiri Orhan Gencebay ve birçok sanatçı tarafından bestelenmiş. Hem okurken hem de dinlerken keyif alacaksınız
Cemal Safi’yi tanımakta geç kaldığım için bir miktar üzülmüş de olsam geç de olsa tanıdığım için mutluyum. Hala tanışmadıysanız siz geç kalmayın derim:)
“Gözlerim uykuyla barıştı sanma!
Sen gittin gideli dargın sayılır.
Ben de bir zamanlar sevildim amma,
Senin ki düpedüz vurgun sayılır”
Bir dünya daha biter...
Merhabaa; sizlere maalesef ki aslında çok güzel olan ama benim fazla uzun bir ara verdiğim çizgi roman serisi olan Death Note ile geldiim.
Bir kitabı okumaya ara verince tekrar o kitaba dönmek uzun bir zaman alabiliyor bazen. Ben de bunu yaşadım ama sonunda bitti.
L ve Kira’nın savaşı devam ediyor tabii ki serinin üçüncü kitabında da. Ama burada Light Yagami artık üniversite öğrencisi ve L bir anda karşısına çıkıyor, onunla Kira hakkında konuşup, onu yakalamaları için yardımını istiyor. Garip olaylar silsilesi sizleri bekliyor. Beni en çok şaşırtan Light Yagami’nin gerçekten bu kadar soğukkanlı ve zeki olması, davranışları. Siz kesin bu sefer yakalandı dedikçe sanki sizin düşüncelerinizi okur gibi bambaşka şekillerde karşınıza çıkmaya devam ediyor, bu da çizgi romanı bir hayli heyecanlı hâle getiriyor.
Çizgi romanımızın sonunda sizi bir sürpriz karşılayacak, burada açıklayıp sürprizi bozmak istemem ama bu kadar ara verdiğime hem üzüldüm hem de bir an önce dördüncü kitaba geçmek istedim.
Saygıdeğer kitap severler; kesinlikle çizgi romanlara şans verin, gerçekten hem bambaşka hikâyeler hem de çok güzeller. L ve Kira’nın maceraları çizgi romandan büyük bir zevk almanızı sağlayacak.
Hepinize sevgiler, bol kitaplı günler diliyorum.
Yepyeni dünyalarda görüşünceye dek sağlıcakla kalın ve Allah’a emanet olun…
Selamlaaaar °_°
Spoilerle geldiim
9 yaşından itibaren peşinde gölge olan bir kızımız, ablaları tarafından eziklenen ve çevresinde kim varsa gölge tarafından uzaklaştırılan.
18 yaşına gelince bir sevgili bulursa ve bu gölgenin hoşuna gitmezse ne olur?
Gölge ortaya çıkıyor, şey aslında gölge değilmiş asırlar geçirmiş, 29 yaşında görünümlü, bir ölümsüz erkek °_°
Şaşırdınız dimi? :)
Bende çok şaşırdım.
Kızımız alıp götürüyor bu gölge kardeş kimsenin bulamayacağı bir yere.
Ama kız çok çabuk ısınıyor adama. Bu benim aklıma bir psikolojik sorunu getirdi.
Stockholm Sendromunu duydunuz mu hiç?
Hemen anlatıyorum vikipedi açıklamasıyla;
İnsanın kendisini zora sokan ve üzen koşulları kabullenmesi, savunması, sıkıntıya sokan koşulların nedenlerini görmemesi, ezilmesine rağmen ezenin yanında yer alması, hatta ezen kişiye karşı minnet duyması olarak da tanımlanabilen Stockholm Sendromu; rehinelerin, kendilerini esir alanların duygularını anlama durumuna gelmeleri ve daha sonrasında suçlulara yardımcı olmaya çalışmaları ve sonunda özdeşim kurmaları hali olarak tanımlanır. Stockholm sendromu, tam olarak, rehinenin kendisini rehin alan kişiyle olası diyalog sürecinde oluşan, duygusal anlamda sempati ve empati oluşması olarak özetlenebilecek psikolojik durumu anlatan bir terimdir.
Eveeet işte böyle...
Kızımız 40 küsür yaşına kadar ölümsüzgölgenin yanında yaşıyor, e arada geçen olayları tabi ki anlatmayacağım, lütfen yani :)
Merak ettiniz mi? O zaman hadi birlikte okuyalım, ben serinin devamına geçiyorum. Siz de yetişin bana. :)
İyi okumalar efenim.
Herkese yeniden merhabaaa! Bugün Centilmen Piç serisinin ilk kitabı olan Locke Lamora'nın Yalanları'nın incelemesiyle geldiim.
Nereden, nasıl başlayacağımı inanın ki bilmiyorum. Ben böyle titiz bir kurguyla yazılmış bir kitap okumadım sanırım. Çok akıcı, çok akıllıca yazılmış bir kitap. Kurgu muazzam. Kitabı bitirdiğimde tek bir soru işareti bile
Çook severek okuduğum bi kitapla geldiim.
Geçen sene tüyaptan almıştım ve imzalı olan bir kitaptı ama daha yeni okuma fırsatı buldum.
Çok sürükleyici bir kitap okudukça okuyasım geldi bırakmak istemedim bazı yerlerinde nasıl ya ?! falan oldum
Kurtları hep seven biri olmuşumdur ve bu romanda da kurt detaylarını çok sevdim. Bir Türk olarak da okuyunca çok güzel hissettim gerçek bir hikaye olmasa da. Dizisi de vardı geçen yaz fakat kitapla alakası yoktu herkes o şekilde sanmıştı aynı şekilde sinema filmi de.
Yarın da sabırsızlıkla 2. Kitabına başlayacağım
Ben çok severek okudum önerebileceğim bir kitap :)
-Herkesin öve öve bitiremediği kitabı birazcıkta ben öveyim dedim ve geldiim! Aldığı her övgüyü ve beğeniyi kesinlikle sonuna kadar hak eden kitaplardan biri. Sonunda bu kadar çok gözyaşı dökeceğimi tahmin etmiyordum. Bir çırpıda okunup bitirebilecek ama etkisini uzun zaman üzerinizden atamayacaksınız. Şu an bile düşündükçe kitabın sonuna içim gidiyor keşke filmi olsada birazda filmini izlerken ağlasak hgdhsvdhfshf
-Bestegül her sabah olduğu gibi annesiyle vedalaşıp okula gitmek üzere metroya binmesiyle başlıyor bu hüzün dolu hikâye. Ancak o gün o metroya bindiğinde başına geleceklerinden habersizdi. Tıpkı onun gibi on üç kişinin hiçbir şeyden haberi olmadığı gibi… Açlıkla, susuzlukla, ölüm korkusu ile başa çıkmaya çalışan bu on dört kişinin yeraltında mahsur kalmalarını okuyoruz.
-Herkes gibi benimde en sevdiğim karakter tabii ki Oğuzdu. Çoğu ana karakterdeki erkeklerden çok farklıydı. Bu zamana kadar utangaç bir erkek karakter okumamıştım ve bu o kadar hoşuma gitti ki. Kesinlikle bu naif karakter ile tanışmalısınız çok tatlıı Tek beğenmediğim nokta ölümlerin biraz yüzeysel anlatılmasıydı. Biraz daha detaya inip betimlemelerle anlatılsa daha güzel olurdu gibi. Onun dışında her şeyiyle çok sevdiğim yeri geldiğinde güldüğüm ama çokça gözyaşı döktüğüm bir kitap oldu. Böyle ağlamalı kitap okumayı sevenlere kesinlikle önerilir!!!
