Az sonra bütün uykulu yolcular uyanacak, sabahın sessizliğini mutlu çığlıklar ve düşüncesiz haykırışlar bozacak ve iki dünya arasındaki eşikte, yerçekimsiz bir mekânın bitip tükenmeyen şakalarını keşfeder gibi kanlı iç organların, dökülen meyvaların, parçalanan gövdelerin ve yırtılan bavullardan fışkıran tarakların, ayakkabıların ve çocuk kitaplarının varlığını hep birlikte şaşkınlık ve heyecanla keşfedecektik.Hayır, hep birlikte değil. O eşsiz ânı yaşayacak talihliler, kazanın inanılmaz bir gürültüyle patlamasından sonra, sağ kalabilen arka sıraların yolcuları arasından çıkacaktı. En ön sırada oturan ve yaklaşan kamyonların ışığına, kitaptan fışkıran inanılmaz ışığa kamaşan gözlerle hayret ve korkuyla bakar gibi bakan ben ise, hemen yeni bir dünyaya geçecektim.
Bunun hayatımın sonu olduğunu anladım. Oysa ben evime dönmek istiyor, yeni bir hayata geçmeyi, ölmeyi hiç mi hiç istemiyordum.