Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
19. XII. 1947 Çok Sevgili Aliye’ciğim, Benim vaziyetim hâlâ karmakarışık. Hakkımda tevkif kararı verdiler. Fakat idarehaneye gelip aramıyorlar. Ben de gönüllü olarak Adliye’ye gitmiyorum. Çünkü evrak tamamlanmamış ise aylarca yatmam lazım gelecek. Galiba işlerin temizlenmesi yılbaşından sonraya kalacak ve kim bilir ne şekilde temizlenecek.
8. XII. 1947 Gönderdiğim Almanca kitapları kütüphaneye koy. Sırça Köşk’ü beğenip beğenmediğini de Mehmet Aliler’e yaz. S. Ali Sevgili Aliye, Ben tekrar İstanbul’dayım. Hiç olmazsa bir hafta kadar hapis yatmadan bu işi temizleyemeyeceğiz. Çünkü beni tevkif etmeden mahkeme gününü tespit etmiyorlar. Herkes beraat edeceğimi muhakkak
Reklam
Annie Acil serviste işim bittiğinde neredeyse gün doğuyordu. Eve döndüm. Christine'e, artık ona ihtiyacım olmadığını, defolup istediği kişiyle evlenebileceğini, başkasını bulduğumu söylemeye hevesliydim. Fakat evin kapısını açtığımda o çoktan gitmişti. Üzgün hissetmek istemiyordum ama yarısı boş dolapları görünce kendimi tutamadım. Ancak Faith
Sadri Ertem ve Şükrü Kaya
O gün ikindi vakti avluda dolaşırken, telefona ça­ğırdılar Nâzım'ı. Ben de gittim arkasından. O içeri mü­dürün odasına girdi, müdür odada yoktu, ben odanın ka­pısında eşikte dineldim. Nâzım heyecanla aldı eline te­lefonu : - Ha, Sadri, sen misin? . . . Merhaba! İyiyim, iyi. . .Evet. . . Evet . . . Evet, sorma? . . . Ne? . . . Hususi mektup mu? . . . Ne diyorsun sen kardeşim?. . . Hususi mektup yazmam ben . . . Pullu istida yazarım, halk gibi. Hakkımı öyle ararım . . . Pullu istida yazarım, Sadri, pullu istida!... Böyle de sen ona. Güle güle . . . Hırsla koydu telefonu yerine. Yüzü kıpkırmızı ol­muştu öfkeden. Dışarı çıkınca : - Ne oldu ki? Dedim. - Sadri Ertem telefon eden. . . Dedi. Dahiliye vekilini görmüş, Şükrü Kaya'yı . . . Hususi bir mektup ya­zarsam Atatürk'e, kendisi götürür mektubu verirmiş ona, affettirirmiş beni . . . Şuna bak sen! . . . - Sadri Ertem'de bir orostopolluk var mıdır? - Yok, yok. . . Sanmam. Saf oğlandır o, aklı ermez böyle şeylere pek . . . Ama öteki? . . . Ne hinoğluhindir o Şükrü Kaya! . . . Hadi gel, bunun üstüne birer çay içe­lim şurda seninle ...
Sayfa 182 - 2. baskı - Şubat 1967 İstanbul Matbaası
Ben en çok, anneme yalan söyledim. – Nasılsın? dedi . + İyiyim ‘ dedim. ( Beni kırdılar anne, üzdüler. Paramparçayım diyemedim. ) – Yorgun gibisin ‘ dedi. + Bugün işler yoğundu ‘ dedim. ( Anne, düşündüklerim ağır geliyor , onun bir başkasıyla mutlu olma fikri beni yoruyor , diyemedim. ) – Yüzün, gözün kızarmış, ağladın mı sen ?
1.000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.