Elinde bir kitap, öyle duruyor balkonda.
Gözleri karşı kıyıda.
"Biliyorum bu saatte vapur yok."
Sanki beklemekle yükümlü. Hayır, değil.
Gözlerini karşı kıyıdan kitabın sayfalarına çeviriyor.
"Hayır, değilim. Zaten kimseyi beklediğim yok."
"Belki bir motor, dedim, şu karşıda gördüğün ışık."
"Kırmızı?" diyorum.
"Evet, o" diyor.
"Ama o duruyor, yaklaşmıyor" diyorum.
"Ben de bunu söylemiştim" diyor.
"Hareket etseydi, karşı kıyıdan buraya doğru yaklaşsaydı mı,
demek istiyorsun? diyor. Ah! Tabi i hiçbir şey değişmeyecekti .