Atlantik'in dibinde bir kitap var. Anlatacağım, işte onun öyküsü. Belki nasıl sonuçlandığını biliyorsunuz: o tarihte gazeteler yazdı, bazı yapıtlarda da belirtildi: 14 Nisan 1912'yi 15 Nisan 1912'ye bağlayan gece, Titanic gemisi, Newfoundland açıklarında battığında, en ünlü kurbanlarından biri de, İranlı bilge ozan, gökbilimci Ömer Hayyam'ın
Biraz kül, biraz duman… O benim işte Kerem misali yanan… O benim işte İnanma gözlerine ben ben değilim -Beni sevdiğin zaman.. O benim işte. Ümit Yaşar OĞUZCAN
Reklam
Çevrendekiler, o erişilmeyen bilgiçlikleri, hayvanca sersemlikleri ( ama hayvanlar daha iyidir ), iblisçe iyilikleri, insanı katil eden sevgileriyle senin için ne derlerse desinler Milena; ben Milena, ben senin haklı olduğunu biliyorum, ne yaparsan, nasıl davranırsan davran haklısın; ister Viyanada kal, ister buraya gel, istersen Viyana ile Prag arasında bocala dur, seni suçlayacak değilim. Sana inanmasaydım, ilgilenir miydim seninle? Denizin dibindeki avuç içi kadar yer suyun baskısına nasıl dayanıyorsa, sen de öyle dayanıyorsun Milena. Yaşam rezillik aslında, midemi bulandırır hep; yaşamımla başa çıkacağımı, insanlara dayanabileceğimi ummazdım bugüne değin, utanç duyardım bundan ötürü, ama sen, her şeyi öğrettin bana şimdi, dayanılmayacak gibi olan yaşam değilmiş meğer.
Sayfa 114
Özellikle her zaman iyi karşılanan küçük bir söylev geliştirmiştim, eminim, alkışlayacaksınız bunu. Bu söylevin özü şu acıklı ve boyun eğer beyanda yatıyordu: Hiçbir şey değilim ben, bana bağlanmaya değmezdi, yaşamım başka yerdeydi benim, günlük mutluluktan nasibi yoktu bu yaşamın, oysa bu mutluluğu belki herşeye yeğlerdim, ama işte, iş işten geçmişti artık. ... Bu dostlarımdan en duyarlı olanları beni anlamaya çalışıyor ve bu çaba onları hüzünlü teslimiyetlere götürüyordu. ... O zaman ben kazanıyordum, hemde iki kez, çünkü onlara karşı duyduğum arzu dışında kendime karşı beslediğim aşkı da her seferinde kendi güzel yeteneklerimi doğrulayarak tatmin ediyordum.
"Toprak yolun bittiği noktada, önümde sarı bir deniz uzanıyor. Dizlerimin üstüne çöküp sudaki aksime bakıyorum. Bu yüz, benim yüzüm. Bu gözler benim gözlerim. Ellerim, benim ellerim.. Hep kendim kalacağımı idrak ediyorum o zaman. Tanrım, bu nasıl bir lanet? Derimi yırtmak, gözlerimi oymak, dişlerimi sökmek bir işe yaramaz. Kendime mahkumum. Ağlasam, gözyaşlarım benim gözyaşlarım. Ben cehennemde değilim, cehennem benim içimde."
"Benim aşkım gittikçe daha tutkulu, daha ateşli olmaya başlıyor; onunkiyse günden güne sönüyor. O benim herşeyim, kendini tümü ile bana vermesini istiyorum. ...Oysa o benden gitgide uzaklaşmak istiyor. İlişkimiz başlamadan önce birbirimizle karşılaşmak için ne heyecanlar duyardık; şimdi ise herkes bir yana gidiyor. Dayanılmaz derecede kıskanç olduğumu söylüyor ama bu gerçek değil? Ben kıskanç değilim.... Çok mutsuzum..."
Sayfa 327Kitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.