Sultan hamit’in huzurundan kovuluşum;
İradesiz ayağa kalkmanın CEZASI : HUZURDAN KOVULUŞ… Sultan Hamit, doktorlara daima mültefitti Kendisi şahsan da hastalıktan hiç hoşlanmazdı. Saray halkından biri rahatsızlansa âdeta telâşlanırdı ve hastayı tedavi eden doktorun muvaffakıyetini rütbe ve nişanla takdir etmiş görünürdü. Daima da tababetin ilerlemesine hâ- dim olmak istediğini
"Başka bir adama dokunursan onu öldürürüm. Başka bir adamın sana dokunmasına izin verirsen onu öldürürüm. Sana dokunamayacağımı söylersen…" Sesini alçaltırken ensemdeki tutuşunu daha da sıkılaştırdı. "Lanet olsun ki, o zaman ben ölürüm."
Sayfa 373 - Christian
Reklam
Çıplak Kayalar
Çalıların dibinde yaşayan bir cücenin. bir gömleği var ama pantolonu yokmuş.Birgün ben senin annen olurum sen de benim çocuğum olursan ben o zaman sana,sen de benim kadar olana dek beklerim.
Sayfa 28 - YkyKitabı okuyor
Bir gün İmâm Mâlik rahimehullah yolda giderken, Ebu'l-Cüveyriye isminde Mürcielikle itham edilen bir adam arkasına takıldı ve: -Ey imam! Seninle tartışacağım ve görüşümü ortaya koyacağım bir şeyi benden dinler misin? Eğer doğru olur- sa kabul edersin, dedi. Bunun üzerine İmâm Mâlik adama: -Eğer sen beni yenersen ne olur, dedi. Adam: -Bana tâbi olursun. -Peki, ben yenersem ne olur? -O zaman da ben sana tâbi olurum. -Şayet (üçüncü) bir adam gelse, onunla konuşsak, o da ikimizi birden yense, (o zaman ne olur?) -Beraberce onun görüşüne tâbi oluruz. Bu konuşmanın ardından İmâm Mâlik adama şöyle dedi: "Ey adam! Allâh, Muhammed aleyhisselam'ı tek bir din ile göndermiştir. Ama görüyorum ki sen sürekli görüş değiştiriyorsun/daldan dala atlıyorsun."
Tertibü'l-Medarik, 1/170Kitabı okudu
Noktalamalar güzeldir. :)
Dediki; sen. bu! işaretleri? karıştırmalısın: Bana onları, nasıl? karıştıracağını! gösterdi” ve! şimdi, bunu? yapabiliyorum; yani, yazı, yazarken! (bütün noktalama işaretlerini) – karıştırabiliyorum. Pekçok, işaret, var” örenmem? gereken; ama. Onla’rı kaf’ama sokuyorum: Sayın Bayan Kinnianda sevdiğim? şeylerden, biride şu: (bir, iş. mektubunda? öle, yazılıyomuş! bakarsınız; günün, birinde: bir! iş adamı’ olurum?) o: her zaman; bir, soru! sorduumda? bana – yanıt’ veriyo. O” bir, dah’i! Keşke? onu’n gibi, bende-akıllı-olabilsem; Bayıldım, ben? bu; noktalama işaretlerine!
Başka bir adama dokunursan onu öldürürüm. Başka bir adamın sana dokunmasına izin verirsen onu öldürürüm. Sana dokunamayacağımı söylersen… Lanet olsun ki o zaman ben ölürüm.”
Sayfa 373Kitabı okudu
Reklam
Allah beni seviyor mu?
Bir gün kendime sordum: “Allah beni seviyor mu?” Aklıma geldi ki, Allah-u Teâlâ’nın kullarını sevmesi, Kitab-ı Kerîm’inde zikrettiği birtakım “sebepler ve vasıflara” bağlı.. Soruma bir cevap bulma ümidiyle kendimi “bu sebep ve vasıflara arzetmek için” bunları zihnimde çevirmeye başladım.. Baktım ki O “Muttakiler” i çok seviyor.. Ancak kendimi
Zevk dört aşamadan oluşur: Algı,hissetme ,temas ve arzu. Diyelim güzel bir araba gördüm; ona bakmak içimde bir his, bir tepki oluşturur; sonra ona dokunurum ya da dokunduğumu hayal ederim, o zaman da ona sahip olma ve onunla hava atma arzusu kendini gösterir. Veya güzel bir bulut, göğe yükselen bir dağ, bahrada yeni açmış bir yaprak, güzellik ve ihtişam dolu bir vadi, muhteşem bir günbatımı ya da zeka ve hayat fışkıran güzel bir yüz görürüm, urangaçlık yüzünden güzelliğini kaybetmemiş bir yüz. Bütün bunlara büyük bir sevinçle bakarım ve ben onları incelerken ortada bir gözlemci yoktur, sadece saf bir güzellik vardır; tıpkı sevgi gibi. Bir an için bütün sorunlarım, endişelerim ve dertlerimle yok olurum; geriye sadece o olağanüstü şey kalır. Ona keyifle bakabilirim, bir saniye sonra da onu unturum ya da zihin devreye girer ve problem de başlar; zihnim gördüğü şeyi ve onun ne kadar güzel olduğunu düşünür; kendi kendime, "onu defalarca görmek istiyorum" derim. Düşünce karşılaştırmaya, yargılmaya ve, "Buna yarın yine sahip olmalıyım," demeye başlar. Bir an için haz vermiş olan bir deneyimin devamlılığı düşünce tarafından sağlanır.
"Ben, okuldaki en iyi âlimim. Ama karanlık bastığında bu gıpta edilmeyen bedenden sıyrılır, uzayı mesken tutarım. O zaman Vergilius ve Platon'un dostu olurum."
Açılırsak birbirimize sen bana, ben de sana dalarsak bana sen ve ben sana erirsek sen bende ve sende ben İşte o zaman ben olurum ben ve sen de sen.
Sayfa 50 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Niçin öldün diye sormayın, dağlar taşlar bana, Ben dirilir yeniden ölürüm, ölmek eğer, Bu kadar güzelleşir, bu kadar eşit olursa, Geride, yurt işlenir, halk uyanır, vatan hür kalırsa. O zaman ölüm de yaşamaya benzer.
Sayfa 182Kitabı okudu
YALNIZLIĞIN YARATTIĞI İNSAN Pardösüsünün kürklü yakasını kaldırınca üşüdü mü diye baktım. Aslında soluk esmer yüzü balmumu gibi sararmıştı. – Üşüdün, dedim. Kaşını kaldırdı. Yanağındaki çıban yerinde kan yoktu. Durdum. Yüzünü avuçlarıma alıp ovaladım. – Neden böyle oldun, dedim. Güldü. Karanlığa doğru tükürdü. Başını iki tarafa şiddetle
Resim