"Kendinizi zihnin bu esaretinden kurtarabilirsiniz. Bu tek gerçek özgürlüktür. Hemen şimdi bu konuda ilk adımı atabilirsiniz. Kafanızdaki bu sesi dinleyin ve bunu elinizden geldiğince sık bir biçimde yapın. Özellikle, tekrarlanıp duran düşünce kalıplarına, zihninizde belki yıllardır çalıp duran o eski plâklara dikkat edin. Benim
- Boşan diyorum! - Ama nasıl boşanmayı düşünebilirim ; onu seviyorum! - Buraya bak; hiç utanman yok mu senin! - Yani anne; eğer sen de bir zamanlar sevdinse… - Sevmekmiş! Hep okuduğun o saçma sapan kitaplar yüzünden! Polly, herkes ayrılıyor yavrum kural bu! - İyi ya; ben de kural dışı olurum öyleyse! - Götüne sopayı yersen görürsün kural dışını! - Bütün anneler böyle yaptıklarında bir işe yarayacak sanıyorlar. Ama yanılıyorsun, Çünkü kalbim kıçımdan daha önemli…
Reklam
Bütün bu yazdıklarım tatsız bir etki yaratacağına da eminim,zira hepimiz yaşamla bağını az ya da çok kaybetmiş,kör topal idare eden insanlarız.Hatta yaşamdan öylesine kopuğuz ki,gerçek “canlı hayata” karşı adeta tiksinti duyuyor,bize hatırlatılmasına dahi katlanamıyoruz.Öyle bir hale gelmişiz ki,gerçek “canlı hayat” bize adeta bir iş,bir ödev
269 syf.
·
Not rated
:) Suskunlar yazarın beşinci romanı ve ben çok geç kalmışım okumakta. 17 yüzyıl dönemleri (Sultan Ahmet ) ruhunu yansıtan bu kitap dili, tarzı olarak çok etkileyici. Yazar kitapları için geniş araştırmalar yaparak taslak oluşturup genellikle yaz tatilinde kitaplarını yazmış.Mesela bu kitap için musiki ile ilgili üç yıl araştırma yapmış.
Suskunlar
Suskunlarİhsan Oktay Anar · İletişim Yayınevi · 20219.5k okunma
Konferansa gelen Alman müslümanlardan bir mühtediyye Ahrent Hanım vardı. Bu kadın elli yaşlarında idi. Buluğ çağından müslüman olduğu zamana kadarki namazlarını kaza etmeye çalışıyordu. Bu yüzden ayakları yara olmuştu. Halbuki namaz borcu müslüman olduğu tarihten başlıyordu. Lâkin bunu söyleyenlere inanmıyordu. Bana sordu. İzah ettim. Konferansım Almanca'ya nakledildiği için, sözlerimi dinlemişti. İtimat etti. Onu Türkiye'ye dâvet ettim. «- Buna nasıl cesaret edebilirim. Ben daha yeni bir müslümanım!..» karşılığını verdi. Türkiye’yi İslâmî bakımdan Osmanlı zamanındaki halde sanıyordu. Hâle bakın ki; bundan on yıl sonra şu kadın Türkiye'ye gelmiş ve hatta benim evimde yapılmış hanımlararası bir toplantıya da katılmış bulunduğu halde benim evime geldiğini öğrenemeden dönüp gitmişti. Ben de çok sonra O'nun bizim evde çekilmiş fotoğrafını görünce bu durumu anladım
Köprü
Geceleri bir köprüden hiç geçmem ben. Kendi kendime ahdetmişim de ondan. Birinin kendini suya attığını varsayın. İki şeyden biri, ya onu kurtarmak için arkasından suya atlayacaksınız ve soğuk mevsimde sağlığınızı tehlikeye atacaksınız ya da bırakacaksınız gitsin, o zaman da suya dalmaktan kaçınmanız bazen tuhaf kırıklıklar bırakacak sizde.
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.