Suçumu Büyüten Ayna
Benim en uzun yolculuğum Ayın gümüşlediği o hayal gecelerde Gözlerinde gittiğimdi. Sen, bir çocuğa su veren anne Çölümü ben yarattım, biliyorum. Şimdi kirpiklerinden bıçaklar iniyor Ağzımda büyüttüğün gül ağacına..
"Neden ağlıyorsun?" diye sormuş Oryaslar. "Narkissos için ağlıyorum?" diye yanıtlamış göl. "Ne var bunda şaşılacak, demiş bunun üzerine orman perileri. Bizler ormanlarda boşu boşuna onun peşinde dolaşır dururduk, ama onun güzelliğini yalnızca sen görebilirdin yakından. "Narkissos yakışıklı bir genç miydi?" diye sormuş göl. "Bunu senden daha iyi kim bilebilir ki?" diye karşılık vermiş iyice şaşıran Oryaslar. "Her gün senin kıyılarına gelip sularına bakıyordu!" Göl bir süre sessiz kalmış. Sonra şöyle konuşmuş: "Narkissos için ağlıyorum, ama onun yakışıklı olduğunu hiç fark etmemiştim ben. Narkissos için ağlıyorum, çünkü sularıma eğildiği zaman, gözlerinin derinliklerinde kendi güzelliğimin yansımasını görebiliyordum." "İşte çok güzel bir hikâye," dedi Simyacı.
Reklam
Aslında özünde kibar çocuktu ama :)
Hay ben böyle işin.. Kızım sen her türlü güzel olmak zorunda mısın, bu ne lan?
Sayfa 159 - Parola Yayınları 1. Baskı 2024 - YağızKitabı okuyor
"Ağlamak istiyorsan da bırak aksın göz yaşların. ben, sen onları görmeden silerim."
Ben herkes gibi olsaydım... Bu vaziyette sana mektup yazabilir miydim? Sen herkes gibi olsaydın benim mektubumu okur muydun?
Reklam
" Ben seni derin denizlerde terk etmedim Sen beni kuru toprakta bıraktın Ben seni parlak altınlara değişmedim Sense beni bir pula sattın ...."
Tabi o zamanlar Shop da yok
Şimdiye kadar neşeli şeyler görmüş olmasak bile bundan sonra göreceğiz. Sonra öyle “Ben resimdeki gibi güzel değilim” diye yazma. Sen benim için her halinle güzelsin. Seni her halinle seveceğimden bir an bile şüphe etmeni istemem.
Kavuşmadan ayrılacaktık öyle ya! Ben sana açılmadan, sen beni görmeden unutacaktık bu anıları…
Sen bilmesen bile her duam sanaydı. Her rüyam ve hayalim seni hayatına kurulurdu. Çünkü sen bana kanat takmadan uçmayı öğretmiştin. Şimdi kolumu kanadımı koparmayı, canımı yakarak nefes alamadığım bir fanusa kapatmayı becerdin. Hiçbir insanın yalnız yaşamayacağını öğrettin. Ve öğrettiğin anda terk ettin o yalnızlığa… Yanında ben olacağım derken, aklıma dehşet kabusları yerleştirdin. Peki, hiç düşünmedin mi Mavim? Kolunu kanadını kırdığında, bu garip bir daha uçamayacak, yerlerde sürünerek hayata küsecek demedin mi?
Reklam
Ben son zamanlarda her şeyden ümidimi kesmiş, kendimi gülen, oynayan hayattan ayırarak birkaç türlü kitabın arasına atmış bulunuyordum. Sen bu karanlık ömrümün içine bir sevinç ışığı gibi, kurumaya yüz tutan ekinlere can veren bir nisan yağmuru gibi birdenbire geldin.
Sana neler yazayım ki sen neşe içinde yüzesin. Ben neşeyi senden öğreneceğim. Hayat ve felaketler beni o kadar gülmekten ve neşeden uzaklaştırdı ki kendimi, senin getirdiğin bu saadet dünyası içinde bile şaşkınlıktan kurtaramıyorum.
Sen sen olarak ben de ben olarak birlikte yaşamaya ne dersin?
Sen şimdi uçlarından kan damlayan kızıl saçlarının çevrelediği yüzün gözyaşlarınla ıslak, yatağına uzanmış, tavana bakıyorsundur Suzan. Sevmenin seni hala yakıyor olmasına şaşırıyorsun. Ben de şaşıyorum.
Sayfa 125Kitabı okudu
Bir koca dünya ölüyor, içinde ben de varım, sen de...
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.