İki küfürün arasına sıkıştı benliğim.Hep değer verdiklerim gitti ve şimdi burdayım.Sayfalar yazıyorum,çürütüyorum ama burdayım.Hep burdaydım ama görmediler.Onlar görmeyince ben gittim.Kırıldığımı ağladığımı görmediler,ben yine gittim.Gidersem kendime değer vermiş olurum sandım.Gittiğim yolda yürümeye çalışır şekilde topallarken boğazımdan kan geldi.Yere yığıldım.Doktorun söylediklerini dinlerken sadece annemi izledim.Yüzünü,benim için üzülmesini izledim.Belki bencilce gelecek ama annemin benim için üzülmesi bana iyi geldi.Hala adıma üzülen birileri varmış hissini sevdim.Kalp kırarken düşünmedikleri hayatımı sonlandırırsam belki mutlu olabilirim şimdi.Onlar da mutlu olurlar ve ben onları mutlu etmeyi hala her şeyden çok istiyorum.Hayatımdan birer birer çıktılar ama belki ben hayattan çıkarsam onların da üzerinden bir yük kalkabilir.O yükü üzerlerinden kaldırmak isteyecek kadar seviyorum onları.Kendime üç gün tanıdım.20 Nisan 2024.Bu tarihe kadar seni bu dünyadaki her şeyden çok seviyorum.Umarım bu tarihten sonra da buraya yazmak için çok geç olur ve seni dünyadaki her şeyden çok sevmem için bir dünyam olmaz.Yukarıdan izlerim seni belki,belki orası daha huzurludur.Sen benim yokluğumu aramazsın biliyorum ama olur da ararsan belki yukarıdan izlerken hafif bir tebessüm oluşur yüzümde.Seni, kendime tanıdığım üç günlük ömrüm kadar çok seviyorum.(sen hiç inanmasan da.)
"Onu gördüğüm an başıma bela olacağını anlamıştım ama her nedense o belaya tutunuyordum ve görünüşe göre... benim olmasını istiyordum."
Herkese selamlar Bugun adından mütevellit büyük bir merakla okuduğum ve ancak aradığımı bulamadığım #iskoçkaçamağı kitabi ile geldim. Malum İskoçya dendi mi bende akan sular durur Eh bir de yazara
“Ey İstanbul. Ne kadar Işıl Işılsın. Yüzündeki gülümsemeyi hiçbir şehirde görmedim ben. Ecel Celladın ensende gezerken, şaşaasına mı kandın bu dünyanın gülüyorsun? Yoksa seni güldüren Allahı dost edinenler midir? Onların semaya yükselen duaları mı güldürüyor yüzünü? Ey Şehri İstanbul, onlara selamımı söyle. Beni de alsınlar dost meclislerine. Ben de Allah’ı çok seviyorum. Hem Allah’ı çok sevdiğim gibi, onun sevdiklerini de seviyorum. Sen hicret yolunda sığındığım son limanımsın. Seni hep çok sevdim İstanbul ve bu sevgi dinmedi yüreğimde..
Leyla'ya sormuşlardı hani bir gün, "Sen mi Kays'ı daha çok sevdin; yoksa o mu seni sevdi?" diye. "Elbette ben onu daha çok sevdim!" demişti Leyla, Kays adını duyar duymaz gözünden yaşlar boşanarak, "Elbette ben onu daha çok sevdim!"
"Nedir delilin, nasıl ispat edersin onu daha çok sevdiğini, üstelik o senin için çılgınlığa varmış, aklını yitirmiş Mecnun olmuşken?" O vakit Leyla ağlayarak: "Dostlar!." demişti, "Sırdır ki gizli gerektir, sevgilinin adını dile düşürmek, hakikatte ayıptır. Kays bir dağ delisi gibi davrandı, gitti sahralarda çöllerde aşkımızı ona buna anlattı, bense kimseciklerle paylaşmadim onun sevgisini, içimde büyüttüm, büyüttüm, büyüttüm... Budur ki benim onu daha ziyade sevdiğime delildir."
"Kedi aç galiba, miyavlıyor, dedim ve besledim."
"Hayır Kırmızı. "Kedi aç demek bir düşüncedir. Benim sor- duğum senin içinde oluşan şey..."
"Hımm, kedinin acıklı sesini duyunca içim buruldu. Evet, acıma diyebilirim. Evet, evet acıma hissi ona karşı hissettiğim buydu.
"Hadi şimdi bunu da käğıda
Ben seni aşka tövbeliyken sevdim.
Vebali boynuma dedim.
Yeminimi bozdum da sevdim.
Ben seni oluru yokken, imkansızken
Sonsuz aşka inandım da sevdim.
Sen bilmiyorsun...
Şu yalan dünyada, şu yalan aşklara inat,
Ben seni çok sahi sevdim...
Bir gün mutlaka hayatına biri girecek. Belki de en çok kimi sevdin diye soracak sana. Sen de ona "en çok seni sevdim" diyeceksin büyük ihtimalle.
Peki ya seni en çok kim sevdi diye sorarsa, o zaman ismim çıkar mı dudaklarının arasından?
Her şeyden çok sevdi beni, gecelerce uykusuz kaldı benim için diyebilecek misin?
Yüzüme, sesime, kokuma hasret kaldı ama bir an bile vazgeçmedi, en güzel o sevdi beni diyebilecek misin?
Biliyordu olmazdık, olmayacaktık ama yine de vazgeçmeyi hiç düşünmedi diyebilecek misin?
En güzel ve en imkânsiz hayalleri o kurdu, en çok beni o sevdi ama ben arkama bile bakmadım, umursamadım diyebilecek misin?
Nasılsın güzel sevgili, umarım iyisindir. Ben çok heyecanlıyım. Bugün senin özel günün. İnsanlardan kendimi soyutlamaya çalıştığım dönemde çıkmıştın karşıma. Seni ilk gördüğüm yeri hatırlıyorum. Odandaki diğer masanın duvar tarafındaki sandalyede oturuyordum. İlk kez orada o güzel sesini duymuştum. Beni ilk aramanı hatırlıyorum. Odana çağırmıştın.
Merhaba sevgilim :). Bugün çok özel bir gün ve dahası yarın çok çok daha özel bir gün. Nasıl başlayacağımı bilmiyorum. Seninle bize ait günlerin konuşmasını çok çok erken yapmıştık aslında. Sen takvimine not almıştın, bense birkaç kez unutup 17 Mart tarihinde sonsuza kadar aklıma kazımıştım. Senden saklı bir şeyim olmadığı için bunları anlatmamda
Herkes vazgeçmemi söylüyor ama bilmiyorlar ki kaç kere vazgeçtim senden kaç kere tövbe ettim sevmemeye ben bile hatırlamıyorum. Neyine bağlandım ki bu kadar, öyle sebepler arıyorum çaresizce, sonra yapamıyorum ve pes ediyorum olur ya belki okursun diye yazıyorum. Çünkü sana söyleyemediğim bir çok şey bıraktın içimde seni sevmeye başladığım günden beri acı ile kıvranan bir yüreğim var. Sana sarılamamanın acısını, sende ki imkansızlığı, gözlerine bakamayışımı her an kalbimde oluşunu sevdim ama yetmiyormuş yaslanacak bir kalbim yok diye oturup yas tutmayacam artık kalkıp kendi yoluma gitmeliyim anladım ki benim artık herşeyden vazgeçip ait olmadığım her yerden sessizce gitmem gerekiyor...
Nihayet bu mecrada adından epey söz ettirmiş Oğuz Aktürk'ün yazdığı kitabı okuyabildim. Kitaba geçmeden önce biraz kendisinden bahsetmek isterim. Oğuz Aktürk, bu mecrada binlerce insana gerek yazdıkları ile, gerek verdiği kitap tavsiyeleri ile, çizdiği yollar ile yol göstermiş ve bu işe gönül vermiş bir kişiliktir, buna kimsenin itirazı
Herkese selamlar #highlandguard serisinin 7. kitabi olan #avcı yi geçtiğimiz ay @kitaplariayarlamaenstitusu ile okumuştum ama sohbeti bugüne kısmetmiş
Her zamanki gibi yazar araştırmacı kişiliğini kullanarak İskoçya tarihinin gerçeklerine dayalı bir kurgu yazmıştı. Böyle de olunca yazardan okuduğum her kitabın, isimler dahi gerçek olaylar ve