Eşsiz, mükemmel bir kitap bitirdim az önce...
Geçmiş yıllarda yazılan böylesine mükemmel cümleler kurularak yazılmış kitapları okuduğumda, şimdiki güncel kitaplardan hiçbirini alıp okuyasim bile gelmiyor. Nasıl güzel bir anlatım , nasıl da benden biri gibi oldu 10 gündür Martin Eden...
Okuduğum kitapların, konularından bahsetmeyi cok sevmiyorum ben daha çok bana hissettirdiklerini, düşündürdüklerini yazmayı seviyorum. Kalınlığıyla gözümü çok korkuttu okumaya başladığımda...okuma pozisyonunu, külçe gibi haliyle elimde bir türlü tutturamayip sayısız yön degistirdigim , günlerdir ellerimdeydi martin...
Yazılanları okurken onunla ac kaldım, onun açlığını okurken karnımın tok olması beni utandırdı, o yeri geldi yorgunluktan, çalışmaktan, yazmaktan uyuyamadı... bende onu okumaktan... kaç defa kitabın arka kapağına baktım bilmiyorum, ne kadarını yaşadın diye jack londonun gözlerine, martin gibi olan kıvırcik saçlarına, yüzündeki güzel gülümsemeye... ve doğum ve ölüm tarihi arasındaki kısacık ömür denilen sayılara ... Daha kaç kitap yazardın yasasaydin kim bilir?
Bu kitapta o kadar büyük insanlık dersleri veriyor ki JL bize, ben fikirlerimle bu hayatta varım, toplumda onlarla değer görmek isterim, bana bir etiket yapistirildiginda ya da düşüncelerim belli bir kesim tarafından alkislandiginda değil, ben hep bendim. Giydigim kıyafet, saçım, makyajım, cinsiyetim ya da mesleğim, zengin ya da mevkim değil, ben ben olduğum için değerli olmalıyım...
Ne yazsam az bu kitap için... okyanusta üşüyor gibiyim...
Okuyun, okutturun, şiddetle tavsiye ederim, saygılar, keyifli okumalar.:))