ÇATIŞMA Çürümeden çok önce, galiba kokuşmadan da evvel, ölümle dirim arasında geçen kavganın sonundaki boşlukta; birtakım ecza şişelerinin küçüklü büyüklü, sıra sıra dizildikleri, ağızlarını açıp bekleştikleri zamanı; ötekisi ile; sıcacık bir oda ve bir sepet içinde kokmaya, bir kurt yüzünden bozulmaya, delirmeye, canlanmaya hazırlandıkları zaman
Ben seni çoktan unuttum , Sen de unuttun mu , dön geri bak.
Sayfa 171Kitabı okudu
Reklam
Şeytanla Kısa Bir Diyalogumuz Olmuştur..
~•~ — Ses ver! — Sor vereyim! — Benden ne istiyorsun? — Ruhunu istiyorum! Allah'a bağladığın ruhunu! — Her ân tepemde, beynime çivi üstüne çivi çakıyorsun da yine bir şey başaramıyorsun!.. Bıkmadın mı hâlâ, usanmadın mı? (Duman; bir el şeklini aldı. Tırnakları kol boyu uzamış, üstü damar damar, kara kuru bir el... ) —Bırakır mıyım
Ben seni çoktan unuttum Sende unuttun mu dön geri bak
Gülşiir
Geceyarısı, karanlık bir bozkırda Işıklar içinde akan bir tren kadar yalnızım İçinde onca insan, içinde dünya... Soluk soluğa, demirden bir ırmağa mahkûm Ve bilmeyen sonsuzluk nedir, Haklı olan kim bu kargaşada? Ateş ve su, yaşam ve ölüm, irin ve şiir Ucu bucağı olmayan bu çığlığın Ortasında nasıl barışılabilir? Anlamak isterim, hangi yasa Bir
Sayfa 219 - Kırmızı Kedi Yayınevi, Üçüncü Basım, Kasım 2017, İstanbul
Çamlıbelden Tokad’a doğru Tozlu yolların aktığı ırmak! Ben seni çoktan unuttum; Sen de unuttun mu, dön geri bak.
Reklam
Benim onur ve gururum aşkımdan büyüktür. Boşuna uğraşma.
“Git yanımdan, seni çoktan unuttum ben, bir başkasını seviyorum. İnsanlar boş konuşur, ama söyledikleri doğru. Duyuyor musun dediğimi? Seni aklımdan da, varlığımdan da çıkardım. Sana olan nefretim uzaklaştırdı seni benden. Git ki, ben de kendi yoluma gideyim. Şimdi kocanın yanına dön ve sadık bir eş ol.!”
Sayfa 62 - Anahtar kitap
Hüveytatlılar gittikçe işi azıtıyor, hükümetin aley­hinde cephe alıyorlardı. Müflihul Cehmani, aşiret reisi Ude Ebu Taya’nın, “Söyle Selahattin’e avucumla kanım içeceğim ve böyle yapmak için de Allah’a ahdettim” dediğini bana ye­minler ederek söyledi. Müflihul, “O kadar rica ettim, aşiretin rahat durmuyor, bunun önüne geçin” deyince, “Ben
Hüveytatlılar gittikçe işi azıtıyor, hükümetin aley­hinde cephe alıyorlardı. Müflihul Cehmani, aşiret reisi Ude Ebu Taya’nın, “Söyle Selahattin’e avucumla kanım içeceğim ve böyle yapmak için de Allah’a ahdettim” dediğini bana ye­minler ederek söyledi. Müflihul, “O kadar rica ettim, aşiretin rahat durmuyor, bunun önüne geçin” deyince, “Ben
Şimdi acıyorum geçmişteki halime
Zalimin, zorbanın biriydin Çocuklarımın babasıydın Sözde olmasa da Kimlikte eşimdin Yine de bekledim geceler boyu Ben bekledim Sen içtin ne buldunsa Sonunda yıllar bana Uykusuz gecelerimin boşa gittiğini öğretti Boş yere beklediğimi anladım yıllar sonra Ve sonunda Yalnız yaşamayı öğrendim Çocuklarımla paylaştım hayatı Seni beklediğim yılları çoktan unuttum Neleri dert etmişim kendime Geceler zindan Gündüzden mahpus... Şimdi acıyorum geçmişteki halime
Reklam
Meryemo kısmı...
Ben, böyle acı acı düşünüp dururken arkamda ayak sesleri işittim, hızla döndüm, yalın ayakları, kapkara saçları, gri kara gözleri, esmer yuvarlak yüzüyle, sırtını tek başına örten kirli, yırtık entarisiyle karşımda Meryemo'yu buldum. Çekinerek bana sokuldu, elimi tuttu. Elleri ateş gibi yanıyordu. Bu arada yüzünü, ayaklarını, ellerini güzelce
Sayfa 145 - Tekin YayıneviKitabı okudu
Sabahattin Ali ile tanışma kısmı...
Bir ara bir polis, bekçi devriyesi gelip sıraların üzerinde birkaç saat şekerleme kestirmek isteyen birkaç berduşu uyandırıp dışarı kovaladı. Sandalyesinde oturup denizi seyreden genç adamla beni de gördüler. Genç adama burada ne beklediği- ni sordular. — Ben, öğretmenim, dedi. Bu yaz İstanbul öğretmen okulundan mezun oldum. Bir yandan da şiir
Sayfa 122 - Tekin YayıneviKitabı okudu
“Hıh! Utanmak! Utanmayı çoktan unuttum. Bütün hayatın bir arapsaçına dönünce utanma duygusu kalır mı? Orada insanları öldürüyorsun. Bütün bu kargaşalığın sebebi nedir bilmiyorsun… Ama sana nasıl anlatayım? Hiçbir zaman anlayamayacaksın sen. Kadınca zalimliğin alev gibi sarmış seni, benim kalbimi neyin kemirdiğini, kanımı neyin içtiğini hiç düşünmüyorsun. Geçen gün bir nöbet geçirdim. Bir an için kalbim durdu, buz kesildim…” Gregor’un yüzü karardı, kelimeler ağzından güçlükle çıkmaya başladı. “Çok zor, çok; bunu unutmak için her şeyi yapabilirsin: votka olsun, kadın olsun. Dur! Sözümü bitireyim. Hep içimi kemirmekte olan bir şey var. Hayatın gidişi yanlış bir yola saptı ve belki ben bunda da yanılıyorum…”
90 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.