"O zaman ki yüzüm ile şimdiki yüzüm aynı değildi. Sanki yıllar geçmişti ve ben yaşlanmıştım. O zaman ki hislerim ile şimdiki hislerim aynı değildi. Sanki yıllar geçmişti ve ben bıkmıştım. O zaman ki duygularım ile şimdiki duygularım aynı değildi. Sanki yıllar geçmişti ve ben yılmıştım . O zaman ki hayatım ile şimdiki hayatım aynı değildi. Sanki yıllar geçmişti ve ben ölmüştüm. "
Sayfa 93 - Ange YayınlarıKitabı okuyor
-Acıyı bastırmaktan vazgeçip onu dolu dolu yaşamak-
Terapinin son aşamasında olan bir hastam bunu şu sözlerle ifade etti: "Bana içgörü kazandıran duygularım güzel ve haz verici olanlar değildi. Aksine, bu zamana kadar en fazla karşı koyduğum duygularımdı: Kendimi rezil, küçülmüş, kötü, aciz, utandırılmış, haddini bilmez, kinci ve şaşkın hissetmeme, özellikle de yapayalnız ve mutsuz olmama neden olan türden duygular. Fakat ben ancak bütün bu hallere girip bunları yaşadıktan sonra yaşamımdaki hiçbir kitapta bulamayacağım bir şeyi içimden çözmeye başlayarak anladığımdan kesinlikle emin oldum."
Sayfa 73 - Profil YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Daha sonraları on beş yaşına geldiğimde birisi bana genç Bebel'in Kadın ve Sosyalizm adlı kitabını verdi. Bu kitabın herhangi bir cıvık serüveni anlattığını sana­rak önce gizli gizli okudum. İşte o zaman meseleyi kavradım. Birden­bire düşünmeye başladım. Her şeyi tanımak istiyordum. Ve kendime birçok şeyi açıklayabilirdim. Büyük düşler sarmıştı içimi. Bugünmüş gibi aklımdadır: Okuduktan sonra damdan aşağı inmiştim. Yürüyen sanki ben değil de, tarlada çalışan bir adamdı. Anne ve babamla bir­likte öğle yemeğine oturdum, ama duygularım öylesine rahat gidip geliyordu ki sanki bütün yüreğimle büyüdüğümü duyuyor ve güneş, ay ve yeryüzünün bir bütün olduğunu yalnızca ben biliyordum. Ve ben o günden başlayarak büyüyüverdim, yaşamımı kazandım, anne ve babamı sevmeye başladım. Ötekileri gördüğümde hafife alarak şöyle düşünüyordum: 'Ah, körolası haşaratlar!' Bu düşüncelerle dolu olarak kendimi öylesine büyük ve güçlü görüyordum ki: Soluk alıp ver, gururlan, es, imren, şarkı söyle yüreğim! Bana ne oluyordu? Be­ni hapse tıkabilirler, dayak atabilirler, öldürebilirler, asabilirlerdi.
"Bazen düşüncelerim ve duygularım birbiriyle uyuşmazdı, ben de beynimin içinde birçok insan olduğuna karar verdim."
-5-
Ne zaman duygularım ya da her neyimse işte, harekete geçse bir şey beni alıkoyuyormuş gibi tüm neşem kaçıyor. Sonra da her şeyden şüphe etmeye başlıyorum, mesela ya tüm hayatım başka bir şeyden alıntıysa ve ben bunu hiç fark etmediysem? İşte beynim bu noktaya gidiyor. Dolayısıyla söz konusu aşk olduğunda, ona karşı eldeki tek silah olan duygular altüst olmuşsa, her şey daha temelden sallantı da demektir. Böyle bir durumdaysan, biriyle ciddi bir ilişki kurmak mümkün değildir zaten.
Sayfa 107 - Hijiri -Kitabı okudu
Başarılı bir fahişe, zavallı bir azizeden daha iyiydi.
Hiç böyle bir acı yaşamamıştım, hiç bundan derin bir acı duymamıştım. Bedenimi erkeklere satmanın acısı çok daha azdı.O acı gerçek değil düşseldi. Bir fahişe olarak kendim değildim; içimde hiçbir duygu uyanmıyordu. Duygularım gerçekten içten değildi. O zamanlar hiçbir şey beni incitemez, şimdi çektiğim acıyı yaşatamazdı bana. Kendimi asla şimdi hissettiğim gibi alçalmış hissetmemiştim Belki de bir fahişe olarak o kadar aşağılanmıştım ki, hiçbir şeyin önemi kalmamıştı. insan sokağa düştüğü zaman hiçbir beklentisi kalmaz, hiçbir şey umut etmez. Oysa ben aştan bir şeyler beklemiştim. aşkı tanıyınca insan olduğumu hissetmeye başlamıştım. Fahişeyken karşılıksız hiçbir şey vermez, hep alırdım. Ama aşık olunca bedenimi ruhumu, aklımı ve tüm çabamı düşünmeden verdim. Asla bir şey beklemedim, sahip olduğum her şeyi verdim, kendimin tümünü bırakıp bütün silahlarımdan, tüm savunmalarımdan arınarak çırılçıplak kaldım. Oysa fahişeyken kendimi korur, her an savaşırdım; hiç korunmasız kalmazdım. Gerçek benliğimi korumak için erkeklere dış kabuğunu sunardım.
Sayfa 88 - MetisKitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.