Bir zamanlar ben de başka türlü düşünüyordum; her şeyi aklımla halletmeye kalkıyordum. Fakat artık dünyada bir tek şeye inanıyorum: O da tecrübe. Sana söylediğim şeyleri otuz seneye yaklaşan bir hayat bana öğretti. Sen de yavaş yavaş yola gelirsin. Benim şurada üç günlük ömrüm kaldı; aklında bulunsun diye bunları söylüyorum. Hayattan fazla şeyler
Sayfa 151 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okuyor
"...Nihayet Zafer Hanımefendi, büyük babası sayesinde kendisini tam serbest hisseden haşarı üstü haşarı torununun ruhunu kamaştırmak, uyuşturmak için müthiş bir (narkoz) uyutucu keşfetti. Dört beş yaşında okuyup yazmayı öğrenmiştim ya... Beni romana alıştırdı."
Sayfa 24 - Büyük Doğu YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Sevginin böylesi...
Âmir b. Abdillah رحمه الله dedi ki: Ben Allah azze ve celleyi öyle bir sevgiyle sevdim ki, o sevgi bana her musîbeti kolaylaştırdı ve takdîr ettiği her şeye beni râzı kıldı. Öyle ki, O’na olan bu sevgimle nasıl sabâha erdim ve nasıl akşamladım önemsemiyorum…
"Altı yaşında ölen Selma, bebekliğinden beri, daima duvarlara yapışmış ve ortalarda şuna buna engel olmaktan ürkmüş, beyazı damar damar görünen elâ gözleriyle hep öleceği günü bekledi. Selma bende, çocukluğumun en derin ukdelerinden biri..."
Sayfa 15 - Büyük Doğu YayınlarıKitabı okuyor
314 syf.
10/10 puan verdi
Ceres
Ceres
Muammer Ay
Muammer Ay
Merhaba arkadaşlar Öncelikle söylemeliyim ki eseri ilk gördüğüm an kitabın kapak tasarımına tek kelimeyle bayıldım.Kitabın içeriğine bakmak için elime aldığımda da ben bu esere direk #sugibi #akıcı ismini verdim Eserimiz #fantastic #bilimkurgu Şöyle akıcı bir #kurgu olsada okusam diyorsanız,kesinlikle #ceres i okumalısınız
Ceres
CeresMuammer Ay · Oleksa Yayınları · 202412 okunma
HK
Bu kayit onemli Neden derseniz Sermayenin caglar boyunca bir temsili olmus Bugun de insanlar birikimlerini bir sekilde koruma derdine dusuyorlar ve yatirim yapiyorlar
Reklam
603 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
19 günde okudu
Kitap tarihi romanın ilk örneklerinden biri. İskoç yazar Walter Scott bu romanda ortaçağ İngilteresini, özellikle Norman istilası zamanlarını yansıtıyor bize. Normanlar ve Saksonlar arası düşmanlık, Haçlı Seferine gidip dönemeyen, yolda Almanya'da esir düşmüş Aslan Yürekli Kral Richard ve onun yokluğunda tahtı ele geçirmiş kardeşi Kral John,
Ivanhoe
IvanhoeWalter Scott · İletişim Yayınları · 2021100 okunma
Ali Emmi'nin belden yukarısı ona doğru iyice eğilmişti. Salih'in bir karış ötesine kadar gelen tel çerçeveli gözlükten irileşmiş kıllar ve hücreler görünüyordu. İhtiyar donuk, hiçbir duygu taşımayan bir sesle: "Hafız'ın oğlu, esvabın da pek yaraşmış hani... Ne çolaklığın belli oluyor, ne suratın, hele hele pantol!.." Salih aptallaştı ve kendini toparlayamadı: "N'olmuş yani?.." Tel çerçeveli gözlük şimdi iyice uzaklaşmış, yön değiştirmişti. Ali Emmi tabakasını çıkarmıştı, fakat elleri artık fazlaca titriyordu. Yanındakine uzattı: "Sarıver," dedi. Kahvede çıt yoktu. Salim ocağı karıştırıp duruyordu. Gözlerin kimi tavanda, kimi tabanda, kimi de pencerelerde idi. Salih istediği hâlde sesini yükseltmeden tekrarladı. "N'olmuş yani?.." Ali Emmi ona dönmeden ters ters cevap verdi: "Yaniyi de Ligor'u da bilmem ben." Salih kıpkırmızı olmuştu. Tam ağzını açacağı sırada Ali Emmi bir delikanlı gibi gürledi: "Utan len Hafız'ın oğlu utan. Koca Memâlik-i Osmaniye senden beter oldu, bin beter oldu. Kıçı kırık İtalyan askeri gelmiş ta Akşehir'e dayanmış da Hafız'ın oğlu kolundan budundan konuşur. Haram olsun o gaza sana diyecem emme dilim varmaz. Utan, utan. Len Salim yap bir ıhlamur bana."
Kur'an zıhar hususunda da evlatlık mefhumunda da bu isimlendirmeyi, toplumun tamamı onu gerçeklik olarak kabul etse dahi doğru olmadığını söylüyor. Şu durumda ben bu ayetten ilhamını alan bir Müslüman olarak şöyle düşünürüm: Hangi isimlendirme olursa olsun ben bu isimlendirmenin delilini incelemedikçe bütün toplum, bütün yeryüzü kabul ediyor olsa bile ben bunun delilini ister, delil yoksa itiraz ederim. Kur'an'ın bana sağladığı bu bakış açısı inanılmaz bir epistemolojik yıkım ve yapımdır. Yıkımdır. Zira koyun gibi güdülmeyi sağlayan isimden büyülenmeyi yıkar. Yapımdır. Çünkü o boşluğun yerine konulacak tek şey delildir.
Bu Ramazan sanki çok durgun ve sakin geçiyor, sadece bana mı öyle geliyor bilmiyorum ama hakkıyla Ramazan ruhunu yaşayamıyoruz sanki. Belki yaz mevsimi olmadığı için belki de insanların artık “Ramazan da neymiş” diye göz aldı ettikleri için.Eskiden olsa sahurda “ya o son suyu içmeyecektim” derdik susayacağımız bile bile…Şimdi ne bileyim ya ben büyüdüm ya da insanların günahlardan dolayı kalpleri katılaştı bilmiyorum.Ama keşke yılbaşına diğer resmî günlere verdiğimiz değeri “Ramazan’a” da verebilsek…
Reklam
Hiçbir şey hoşuma gitmiyor
"Hiçbir şey hoşuma gitmiyor." Otobüste bir yolcu şöyle diyor: “Hiçbir şey hoşuma gitmiyor.” "Ne radyo ne sabah gazeteleri ne de tepelerdeki kaleler. Ağlamak istiyorum." Şoför, "Durağa varıncaya kadar bekle" diyor. "O zaman istediğin gibi ağlayabilirsin yalnız başına." Bir kadın şöyle diyor; "Ben de aynı durumdayım, benim de hiçbir şey hoşuma gitmiyor. Oğluma mezarımı gösterdim, sevdi de uyudu orada, hoşça kal demeksizin. Bir üniversite öğrencisi: "Benim de hiçbir şey hoşuma gitmiyor. Arkeoloji okudum, ama bulamadım taşlarda kimliği. Ben sahi ben miyim?" Ve bir asker şöyle diyor: "Benim de hiçbir şey hoşuma gitmiyor. Beni kuşatan bir hayaleti kuşatıyorum her daim." Asabi şoför söylendi: "İşte son durağa yaklaştık inmek için hazırlanın. Yolcular hep bir ağızdan: "Durağın ötesindekileri istiyoruz, devam et sürmeye!" Ben ise, "beni burada indir" diyorum. "Ben de onlar gibiyim, hiçbir şey hoşuma gitmiyor, lakin ben, yolculuktan da yoruldum." (Mahmut Derviş)
35 YAŞ ŞİİRİ
Yaş otuz beş! yolun yarısı eder. Dante gibi ortasındayız ömrün. Delikanlı çağımızdaki cevher, Yalvarmak, yakarmak nafile bugün, Gözünün yaşına bakmadan gider. Şakaklarıma kar mı yağdı ne var? Benim mi Allah'ım bu çizgili yüz? Ya gözler altındaki mor halkalar? Neden böyle düşman görünürsünüz, Yıllar yılı dost bildiğim aynalar? Zamanla
Ben bir katip değilim. Nedendir ki bazı anları kelimesi nefesine kadar hatırlarım. Ezbere okuduğum o acıların tozu boğazıma dizilir. Bir kitap kapağı uzaklıktaki o dünyaya baka kalırım. Hayır ben yaşarım. Oradayımdır. Birkaç cümle aşağıda. Üç noktalı bir apartmanda beyaz sayfalı duvar kağıtlı odada bir noktayım. Ardımdaki mana ne? Evvelimdeki samimi cümle devam edecek mi? Başlangıcı bilmiyordum sonu da bilmem. Ben bu cümledeki özneyim. Ama bir gün gizlenip benden geriye nesnelerim kalacak. Bir kalem, mürekkep ve ayakkabılar. Harcadığım hangisi? Belki de yazdığım kalemdeki mürekkep, yürüdüğüm hayat kitabımın sayfalarındaki ayakkabı izinde. Tamamı tükenince ortada benden bir iz kalmayacak. Bu da benim sonum. Eğer beni hatırına getirmek istersen yakınındaki bir kitabı aç ve noktaları oku.
"Ben malûmum. Yani sayısız imkânlar arasında gerçekleşmiş ve donmuş bir imkânım. Ben bir şeyim, meçhul her şeydir. Fakat... unutma ki, ben, varım; meçhul, yoktur. O, sadece olabilir, fakat olmayabilir de! Ben bir realiteyim, o bir imkândır. Bu farkı anlamayan bir aşka sen beni inandıramazsın."
♤...yine de ben kendimi {nefsimi}bütünüyle temize çıkarmaya çalışmıyorum; çünkü Rabbimin acıyıp esirgediği kimseler hariç, insanın kendi benliği [de onu] kötülüğe sürükle(yebili)r; gerçekten de benim Rabbim çok acıyıp-esirgeyen gerçek bağışlayıcıdır!”/ Yusuf süresi 53 ~~~~~~~~~°°~~~°°~~~~~~°°°°~~~~ ♧53 }Lafzen, “Rabbimin acıdığı/merhamet ettiği ...”. Müfessirlerin çoğuna göre buradaki mâ zamiri kişilere, insanlara (“ki o” ya da “ki onlar”) râcidir. ♧54} Lafzen, “kötü olanı emretmeye alışıktır/yatkındır”. -yani, çoğu zaman akıl ve sağduyunun ahlaken iyi ve olumlu bulmadığı yöne sürükleyen güdülerle doludur. ”Hz. Yusuf’un insan yapısındaki bu zayıflığı dile getiren sözleri, bizzat bu zayıflığı yenmesini bilmiş birinin tevazuunu yansıtan yüce gönüllüce sözlerdir; çünkü ayetin devamı göstermektedir ki, Hz. Yusuf kendisine değil, sadece Allah’ın lütuf ve merhametine bağlamaktadır.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.