"Yola gelmiştim. Yolun kendisi olmaya da hazırdım. Lakin o, ona doğru geldiğimi görmekten kaçıyor. Yola çıkmaya ise imtina dahi etmiyordu. Olsun varsındı. Ben ona açılmıştım. O ise öyle bir reddetmişti ki çok sertti, çok feciydi, çok fazla can yakıcıydı. Bunu başka bir insan kaldırabilir miydi bilmiyorum. Elbette ben de paramparça olmuştum. Çok üzülmüştüm. Hala da öyleyim gerçi. Lakin bu acıyla yaşamımı sürdürüyorum. Çünkü eskisi gibi şikayet eden, yerinen birisi değilim. Olanı olduğu gibi kabul ediyorum. Ne kadar üzülsem de profesyonel bir şekilde işimi yapmayı sürdürüyorum. Üzerinde uğraş verdiğim kişisel projelere devam ediyorum. İnsanlarla sohbeti sürdürüyorum. Bazen ne olduğunu soruyorlar. Onlara bir şey var diyorum. Lakin anlatılır gibi değil. Duygularım konuşuyor. Dilim susuyor. Ben yaşıyorum. Onlar izliyor. Uyum sağlıyorum elbette. Kimsenin şikayeti yok. Lakin böyle yaşamak da güç ve ben de epey bir zamandır güçlüyüm biliyorum." (Martin'den)
Bu gece yine seni özledim. Eski mesajlarimizi okudum biraz. Aktifligine baktim, benimle konusunca hep en geç 00.00 da uyuyan beyefendi okul olduguna rağmen gece 1 lere kadar kaliyor. Biraz iç çektim düşündüm biraz gözlerim dolmadı değil. Bu aralar okulda çok düşünüyorum seni. Unutmak için video izliyorum kadının biri ağlayarak senin ismini söylüyor sonumuz böyle mi olacak diyorum acaba? Sen gerçekten çok pisliksin. Düşüncesizsin. Seninle konuşmak için çaba sarf ederken sen kestirip atiyorsun. Gerçekten bana karşı vicdansızsın. Kötüsün. İğrenç davraniyorsun. Sen seni süründürecek olan bir kıza ait olacaksın emin ol isteyen her kız da becerebilir. Ben hep kaybetme korkumdan senden gidemedim. Eksik yarımı sende bulmuştum gözlerine bakınca azıcık benden görmüştüm. Zaman geçiyor biraz uykum var hâlâ seni çok özlüyorum gözlerim çok ağrıyor ve odam çok karanlık. Umarım bi gün pişman olursun. Yorgunum ve bunda payın büyük. Haklı mıydın bilmiyorum yaşadıklarından sonra elin kızının derdini çekmek yük olabilir evet de bu senin bir anda kendini çekmen soğuman yok işine gelince konuşman anlamına gelmiyor. Bide şey derdini çekmek dedim de benim seni çok sevmem dert mi sana? Seni çok özledim Seni çok özlüyorum
Reklam
.... Porno ve Kadınların Kendi Bedenlerini Metalaştırması Üzerine Moderm Kültürü Zehirleyen Uğursuz Eğlence Öncelikle yazıya geçmeden önce şunu belirtmeliyim ki burada anlatılan her şey kendi düşüncem ve kendi çıkarımlarımdır. Bu konuyu uzun süredir düşünmüş biri olarak bir yazı yazmaya karar verdim. Çünkü çevremden gördüğüm kadarıyla insanlar
PEYGAMBER EFENDİMİZİN (S.A.V.) FETİH HUTBESİ
Mekke’nin fethinden sonra Kâbe-i Muazzama putlardan temizlendi. Bütün halk Kâbe’nin etrâfına toplanmışlardı. Peygamber Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) üç kere tekbir getirip, Allâhü Teâlâ’ya hamd ü senâda bulunduktan sonra şöyle bir hutbe okudular: “Allah birdir. Ondan başka ilah yoktur. Onun şerîki (ortağı) ve nazîri (benzeri) yoktur. O
Rüyamda sabah namazı saatinden sonra bir çatı gibi yerden atlamışım amacım kaçan iki adama soru sormaktı. Atlarken ne düşündüm bilmiyorum çünkü adamlar tehlikeli mafyatik tipler çıktı. Sırtı dönüktü o an bana dönüşünden kötü bir olduğunu hissettim. Bana doğru gelmeye başladı kurtulmam için ya da diğer çatıya atlamam lazımdı ya da beni yakalamasına
Kazanırken neyi kaybettin?
Yalnızca, ilerdeki bir hedef için yaşamak, sığ bir şeydir. Yaşamı dağın tepesi değil, eğimleri ayakta tutar. Her şeyin büyüdüğü yerdir burası. Zen ve Motosiklet Bakım Sanatı, Robert M. Pirsig Sosyal medya paylaşımlarında denk geldiğim bir şaka var: Antik felsefe “Ben kimim?” sorusuyla başladı, insanların yaygın kişilik sorunu yaşadığı
Reklam
Denenemeyenler: Acımak
Sınıfımızda bi' kız var. İlçeden merkeze geliyor üniversite için. İlk sene birkaç kız arkadaşı vardı. Bir grubun içindeydi. Benim de nadir de olsa bi' muhabettim olurdu onunla. Ama pek de muhabbet edebileceğim biri olmadığını idrak etmiştim. Sonraları bazı mevzular dönmeye başladı. Kız, sınıfımızda çocuğun birinden hoşlanmaya başlamıştı.
Ansızın bir tıkırtı takılıyor kulaklarıma. Hülyaların bulandırdığı zihnimin gerçeklerinden, hayatın tekdüzeleşen kabullerine sığınmaya çabalıyorum bir süre bakışlarımla. Hafifçe doğruluyor, hemen sonra üstümdeki halsizlikten olacak yavaşça, birkaç adım karşımda bulunan duvarın zamanla kabarmış ve dökülmüş boyalarının üzerindeki büyükçe siyah bir
Bugün burada bir şey paylaşmak istiyorum. Bir düşünce, bir duygu... Çok yakından tanıdığım bir kişinin annesi vefat etmiş. Nasıl davranacağımı bilemedim ona karşı. Teselli etsem nasıl edeceğim ki. Anlıyorum seni desem yaşamadığım bir şeyi nasıl anlayabilirim ki. Soru sormadım hiç hatırlatmak istemedim. Ama çok üzüldüm. Yaşanan acının tarifi yok. Tarifi olmadığı gibi tedavisi de yok. Yerine başka bir şey koyabilecek bir şey kaybetmedi ki . Düşünüyorum. Düşünüyorum. Bakıyorum çevreme insanlar sevgilisinden ayrıldığı için sanki hayatının sonu gelmiş gibi davranıyorlar. Oysa hiçbir şekilde hayat acılarla bitmiyor. Bazen bazı insanların üzüldüğü şeyler çok basit geliyor. Bilmiyorum ya da ben çok derin düşünüyorum. Ama bazen hayatta da derin düşünmek gerektiğine inanıyorum. Derin düşünceler, derin duygular, hassas bir kalp ve düşünmekten yorgun düşen bir beyin. Bazen kendimi çok yıprattığımı düşünüyorum. Ama değer diyorum. İnsanları en hassas en ağır darbe aldıkları yerden kırmaktansa kendimi yıpratmayı tercih ediyorum. Çok değişik bir yazı oldu gece gece ama içimde kalmasını istemedim. Teşekkür eder, iyi geceler dilerim efenim. ;) ~HM~
Her gün içimde sevdiğim bir eşyamı kaybetmemin buruk tadı var.Yakınlara bir yerlere koymuşumda hatırlamıyorum aradıkça daha çok unutuyorum sanki nereye koyduğumu. Yakınlarda bir yerde ama yok göremiyorum. Sonra vazgeçmek geliyor içimden aramayı nasıl olsa çıkar biryerlerden diyorum ama beklemeye de tahammülüm yokmuş gibi geliyor. Ben yerine yenisini koyarım da onu bulduktan sonra pek de gereği kalmamış gibi ne yenisini gider elim ne de kendisini kullanmaya gider içim işte böyle yoruyor sensizlik beni. Özlemek acı çekmek beklemek bunların hepsi neysede ya ikimizden biri bu kayıp sevdaya ihanet ederse yorgunluğundan. Vazgeçersem nasıl ısınır içim tekrar. Denemekten korkuyorum. Sensizlik öğrenilir mi?Ben öğrenemedim ne yazık ki kaç kez aldıysam da dersimi. Kaç kez tekrar ettiysem de bir sonrakinde bir öncekinden kat be kat gitti içim.
Reklam
Saat 5.41. Zaman öylesine dolu ve dingin ki insanın uyumasına imkan yok. Yer yer kapıyı pencereyi sarsan, gecenin ıslaklığını soluyan, danslar edip ıslık çalan rüzgarın heyecandan boğulan sesi çınlıyor, yer yer bir böceğin melodik ahengi… Bir zaman durup öylece onu dinliyorum. Var olan ve olmuş tüm düşüncelerimi susturup yaşamın sessizliğinde bir
Nilgün Marmara İntihar Mektubu
13 Ekim 1987 Salı sevgilim, Her gün kötücül bir düşü kurmak ve onu taşımak artık kılgıyı gerektiriyor. Sana böyle bir yük bırakmak istemezdim ama sen akıllı ve güçlüsün, çabuk unutursun. Bu durumdan kimse kimseyi ya da kendini suçlu, sorumlu saymasın, çünkü suç yok. Yalnızca ırmağın akışına bir müdahale söz konusu. Her anın niye'sini sorgulayan bir varlığın saygısızlığını yok etmek için kararlaştırılmış bir eylem bu! Çocukluğun kendini saf bir akışına bırakması ne güzeldi. Yiten bu işte! Bu tükenişle hiçbir yeni yaşama başlanamaz, bu nedenle tüm sevdiklerime elvada diyorum. Ben'i bağışlayın! Bunu en çok annemden, babamdan ve Kağan senden diliyorum. Dostlarımdan da! Nilgün Marmara Önal Hoşçakalın! 1 Cenaze töreni istemiyorum,mümkünse yakınız lütfen! 2 Kuşlar ölünceye kadar iyi bakın onlara 3 Sahneden çekilirken yaşamıma karışmış herkesi selamlıyorum. 4 Kağan arzu ederse ilerde, daktiloya çekilmiş şiirleri bastırabilirsin.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.