“Ben,Hasan ,tartıcıbaşı Muhammed’in oğlu,ben,Giovanni Leone de Medici;bir berberin sünnet ettiği,bir Papa’nın vaftiz ettiği ben.Şimdi Afrikalı diye anılıyorum,ama afrikalı değilim,Avrupalı,Arabistanlı da değilim.Bana Granadalı,Faslı,Zeyyatlı derler ama ben hiçbir ülkeden ,kentten veya boydan değilim.Yolların oğluyum ben,ülkem kervan ,yaşamımda yolculukların en beklemedik olanı”
“Benim Arapça,Türkçe,Kastilya dili,Berberi dili,ibranice,latince,sokak italyancası konuştuğumu duyacaksın;çünkü bütün diller ve bütün dualar benim dillerim,benim dualarım.Fakat hiçbirine ait değilim.Ben yalnızca Tanrıya Dünya’ya aidim;ve yakında bir gün yine onlara döneceğim.”
Kitap ilk satırları ile beni evrenselliği ve dünya vatandaşlığı ile büyüledi.
Granada’dan Fas’a Kahire’ye Roma’ya bir yolculuk hikayesi…1488-1527 yılları arasında tarihi üzerine kurgulu bir roman.Rönesans’tan Endülüs’ün islamiyetten çıkışı,engizisyon ,yavuz sultan selim,Kanuni Sultan Süleyman v.s
Okurken sürekli bir yolculuktayım,peşi sıra olaylar…
Hasan’ın yaşadığı aşklar;Fatma,Hiba,Nur ,Maddalane…
Hasan’dan Giovanni Leone de Medici’e…
Afrikalı Leo…