. Bugün eşimin ellinci ölüm yıl dönümü. Evliliğimizin üçüncü yılında, henüz yirmi yedisinde soluverdi canı bir tanemin. Bir evlat emanet etti bana, oğlumu. Ailem, dostlarım, komşularım birçok kez baskı yaptılar evlenmem için. Evlenmedim. Elli yıldır özlemimdeki sırlı güzelliktir eşim. Can yoldaşımı çok özlüyorum ve ona bir mektup yazdım bugün.
“Benim her şiirimde varsın ve olacaksın. Ama dünyanın en dehşet şiiri bile ‘sen’ olamaz. Bunu yaşamak gerek.” “Sabah gözlerimi sana açarım. Akşam, uykularımı senden alırım. Nereye, ne yana dönsem karşımda mutluluğun o harikulade baş dönmesini bulurum.” “Oy sevmişem ben seni” Ahmed Arif
Reklam
Yine sensiz dolaştım bu kendin sokaklarında yüreğim sustu ben sustum! Giderken bekle beni sol yanında sağlıcakla ve hoş çakal demiştin Bekledim belki aylar belki yıllar oldu dönmedin Oysa isterdim ki bir yerlerde karşıma çıkıp kollarını iki yana kocaman açarak ‘ben geldim’ diye bilmeni ‘ben geldim’ diye bilmeni ne çok
Bundan uzun yillar önce ülkenin birinde Yusuf adinda bir delikanli yasardi.Yusuf fakir ama gayet çaliskan bir gençti. Yusuf çiçek yetistirip satarak geçinirdi.Onun ünü bütün ülkede bilinirdi.Hiçbir çiçek onun bahçesindekiler kadar güzel degildi. Padisah ölen bahçivani yerine yusufu ise almis.Yusuf baslamis sarayin bahçesini
Olaki yürürüm bir başka aşka Ya da yürürüm mavi olmayan bir gülüşe Unutmaki tek aşk olduğum sensin Aşık olduğum değil Karanlıkla süzülüyor içime yıkım Dur diyorum yıkılıyorum Uçurumları baş ucuma koyuyorum sonra
Mualla
Mualla... Adına sonsuz notalar biriktireceğim türkü gibi kadın... Yokluğunun gölgelendiği şu ince yol kenarı pek ala bilir bizi. Bilmem adına yaraşan şu endam hangi çiçeğin gizi. Mualla... Uyurgezer değilim düşleruyurum sadece. Saçların misk ü amber kokusunu üfler ciğerlerime. Gözlerinse... Ah o gözler Mualla dilimi damağımı kurutur. Uzaklara
411 öğeden 81 ile 90 arasındakiler gösteriliyor.