Yangın kalıntılarının bir köşesindeki ufacık yeşil otlar üzerinde güzel şiirler okuyan ozanlar yok mudur? Gerçeklerden kaçalım diye değil. Acılar zaten apaçık ortada. Bizler ne olursa olsun, kaygı duymadan yaşamaya niyetliyiz. Kaçmıyoruz. Yaşamı beklemeye alıyoruz. Bu kaygısızlık. Bizim duygularımıza tam olarak uyan ve hızla akan berrak suyun dokunuşuna sahip sanatın sadece artık asıl gerçek olduğunu hissediyoruz. Bir hayata ya da bir isme ihtiyacı olmayan kimseleriz. Öyle olmasaydık, bu zorluğun üstesinden asla gelemezdik bence. Havada uçan kuşlara bakın. İdeolojiler, felsefeler, yani "-izm"ler mühim değil. Böyle şeylerle üzerini kapatmak işe yaramaz. Sadece bir dokunuşla, o insanın saflık derecesi anlaşılır. Sorun dokunmaktır. Ritimdir. Etrafa zarafet saçmayan şeylerin hepsi taklittir."
"İnsan bir başka insanın neden öyle yaptığını, neden öyle söylediğini çok sonra anlar. Anladığı an da anlamadığı anda vermiş ya da vermemiş olduğu tepkiler için pişmanlık duyar. Bunları belki eksik belki abartılı bulur... Lakin artık yapacak bir şey de yoktur. O ânı zihninde yeniden yaşarken söyler ne diyecekse. Yani, aynı anda bir arada olabilmenin tek yolu hayal etmektir bence." "Nasıl?" diye sordu Hasan. Alper hemen hemen aynı düşünceyi hemen hemen aynı sözlerle tekrar etti. "Eyvallah!" dedi Hasan pek bir şey anlamasa da. "Benim derdim bunlar değil. Abi hadi annem babam, onlardan evvelkiler bir şeylere yaşarken inanmış, şimdi bu onların nostaljisi ama yetmişlerdeki fraksiyonların fikrinin, jargonunun doksanlarda doğmuş insanların ağzında ne işi var? Her ders bunlar... 'Kaliteli tartışma,' diyorsun da ben burayı böyle hayal etmemiştim cidden."
Sayfa 17 - Giriş, Hayalin turkuaz denizlerindeKitabı okudu
Reklam
Tartı
Özgürlük bambaşka bir şeydir. Hiçkimsenin tartısına çıkmadan, kendini kendi tartınla tartmaya başladığında özgürsündür. Yazdığın şiiri, çizdiğin resimi, yaptığın müziği beğendirmeye çalıştığın kitleler başkalarının tartısıdır. Bugüne kadar simgeleşen büyük isimler, şairler yazarlar müzisyenler bestekarlar ressamlar oyuncular vs hepsi kendi tartılarıyla ürettiler, üretimleri kendilerine has şeylerdi Yaşadıkları deneyimledikleri ve hissettikleri şeyleri ölümsüzleştirdiler. Para kazanmak ve ünlü olmak için değil. İşte o yüzden aradan yüzlerce yıl geçmesine rağmen halen onlardan bahsedip, onları okuyup dinliyoruz çünkü gerçektiler. Kendi evrenleri ve kendi tartıları vardı. Sanat bambaşka bir şeydir, para kazanmak için bir meslek değildir bence yetenektir. O yeteneği yüreğinde hissedip özgürce üreten insanlar özgür sanatçılardır. Bundan haz alıp mutlu olurlar, eserlerini paylaşmak isterler mutluluklarını ve duygularını paylaşmak isterler. Kendi tartıları ve özgür iradeleriyle kendilerine has evrenlerini sizlere açarlar… İşte bu yüzden ölümsüzdürler, gerçekler organiktir hissedilir ve ölmezler. Ama yapay olan şeyler öyle mi ?
hayatta bazen her şey istediğimiz gibi olmayabiliyor. maalesef gerek aile gerek arkadaş bazen ise canından öte sevdiğin insan sana zarar verebiliyor. kimseye boyun eğmemeyi en sevdiğin insanların verdiği zarardan görmek insanın fazlasıyla canını acıtıyor belki kalbini acıtıyor, hissedersin bazen kalbinin gerçekten acıdığını, lakin insanı en çok yıpratan yoran şey ise bana soracak olursanız bence çaresizlik. yani demem şu ki elinden hiç bir şeyin gelmiyor olması, çaba vermek istersin ama sonuç alamazsın ya, buda insanı en çok yoran şey kısacası belirsizlik işte ya. canın yanar camı açar pencereden dışarı bakarsın derin nefes almak istersin ama aldığın nefesi alamazsın aslında anlamazsın hiç bir şey boş gelir batar o nefes insana, çünkü canın acıyor yapamıyorsun sesini çıkaramıyorsun elinden sadece izleme, susmak belki yeri geldiğinde keşke yapmasak ama isyan etmek. hayat insanı yoruyor evet bunu hepimiz biliyoruz. güzel şeyler sanki gün geçtikçe tamamen uzaklaşıyor gibi gelmiyor mu ya size de sanki her şey çok kötü sadece kötü şeyler oluyor gibi değil mi? bazen bana öyle geliyor. bazı insanlara bunu desek anlık duygu ile bunları düşünüyorsun vs diyeceklerine o kadar eminim ki. oysaki hayır insan üzülünce hayattan darbe alınca hayatın gerçekleri ile yüzleşiyor aslında bakılırsa. ve bence asıl o zaman herkes gerçekten içinden geldiği gibi konuşuyor içinden geldiği gibi davranıyor. ya ne kadar yazsam ne kadar anlatsam da asla içimdeki bu acı kırılan bu kalbim yanan canımın acısını asla unutmayacağım ve kelimeler yetersiz kalacak..... hayata devam etmeli miyiz, hayat yaşamaya değer mi????
160 syf.
9/10 puan verdi
Canım Aliye, Ruhum Filiz
İnsan bilir mi ki canına ve ruhuna özel yazdığı mektuplar bir gün okuyucuyla buluşacak? Bilseydi ne değişirdi ki Sabahattin Ali'nin mektuplarında? Daha iyi mi yazardı ya da daha iyi mi olurdu mektuplar? Bence olmazdı. Bu haliyle çok güzel ve özeller. Çünkü iyi ve güzel olması için bir çaba yoktu mektuplarda. Böyle güzel olması gerçekten sevilen kişiye yazılmış olmasındandı. Öyle sıcak öyle içten kelimler kullanılmıştı ki, hiçbiri gereksiz yere değil, sevgi sözcüklerinin hiçbiri boşa değildi. Aliye Hanım'ın mektuplarına yer verilmesini isterdim çünkü Sabahattin Ali öyle istiyor ki Aliye Hanım'dan tez zamanda ve uzun uzun okuyabileceği bir mektup biz de biraz ucundan okumak istiyoruz. Küçük detaylar mutluluk veriyor, ister istemez yüzünüzde tebessüm oluşuyor. Sabahattin Ali, mutluyken, özellikle üzgünken ve sıkıntılı zamanlardan geçerken mutlaka Aliye hanımı da ortak etmiştir. Birbirlerinden uzak olsalar da birbirlerini asla yalnız bırakmamışlar. Yalnız hissettirmemişler. Belki küçük bir mektup ama kızını ve eşini ne kadar önemsendiğini, değer verdiğini hissettiren mektuplar bunlar. Çünkü zor ve kısıtlı zamanlarda bile çabucak da olsa yazılmış ne olursa olsun haber vermek ve almak için yazılmışlar. Mektuplarda öyle gerçekçi ve içten duygular vardı ki gerçekten özel ve gizli kalması gereken şeyler okuyormuş gibi hissettim. En hoşuma giden kısım mektupların sonu oldu. Bu yüzden her mektup çok değerli ve özel oldu benim için. Okuduğunuz klasik eserlerden ve diğer tanıdığınız ilişkilerden farklı tutarak okumanızı tavsiye ederim. Keyifli okumalar.
Canım Aliye, Ruhum Filiz
Canım Aliye, Ruhum FilizSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 202024,2bin okunma
724 syf.
·
Puan vermedi
Türk Entelijansiyası’nın Kuran’ı
Askerde okuduğum ve beni en çok yoran kitaplardan biridir. Okuması çok zor bir kitaptı. Özümseyenleri geçtim, bitirebilenin kalçasından öpüleceği kitaptır. Kesinlikle herkesin sevebileceği bir kitap değil. Kanmayın popüler mecrada herkesin Selim gibi takıldığına, ilk yayımlandığında gerçek bir ilgisizlikle karşılanmış bu roman. Günümüzdeyse tam
Tutunamayanlar
TutunamayanlarOğuz Atay · İletişim Yayınları · 202061,4bin okunma
Reklam
559 syf.
10/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Gerçek bir başyapıt. Roman harika bir olay örgüsü ile oluşturulmuş, okurken sürüklüyor insanı.. olay örgüsü parça parça başlıyor ve ilerledikçe öyle harika bir şekilde birleşiyor ki insan hayranlık duyuyor yazara. Zaten Victor Hugo çok başarılı, özellikle insan tahlili konusunda. Başarılı bir sosyolog, toplum hakkında yaptığı analizleri romanın
Notre Dame'ın Kamburu
Notre Dame'ın KamburuVictor Hugo · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202232,5bin okunma
408 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
9 günde okudu
spoilerli yerlerin basi ve sonunda uyari var
bu kitabi begenmeyen ucubeler hemen defolsun gozum gormesin onlari. (saka fikrinize saygi duyuyorum) apollon'un bencil dusuncelerine asiri sinir olup yarim biraktigini soyleyen kirk bin tane okur gordugum icin korkmuyor degildim ama ben sinir olmaktansa komik bulacagima inandigim icin yine de aldim (her turlu alacaktim da iste,,) ve sonuc
Gizli Kahin
Gizli KahinRick Riordan · Doğan ve Egmont Yayıncılık · 2018522 okunma
Terk etmek mi,terk edilmek mi daha zor?
Terk eden kişinin haklı sebepleri olamaz mı yani. Mesela kötü bir olay yaşanmış olamaz mı ya da ne bileyim daha başka şeyler. Düşünmek gerekir öyle değil mi, anlamaya çalışmak gerekir. Bu yüzden de bence her terk eden olmasa da genellikle terk eden için daha zordur ayrılık.
312 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Herkese merhabalar... Bugün öyle bir kitapla karşınızdayım ki bu kitap kesinlikle herkese göre değil. Çünkü ana karakterimiz bir Katolik Rahip. Tyler ablasının ölümünden sonra rahip olmuş ve üç yıldır da bir kilisede rahiplik yapıyor. Üç yıl boyunca ettiği yemini çiğneyecek hiçbir durumla karşılaşmamışken günah çıkarma için gelen bir kadın bütün dengesini altüst eder. Tyler ettiği yemini bozmamak için çabalarken ilerleyen sayfalarda bir de dini sorgulamaya başlıyor. Poppy aslında gayet iyi bir aileden gelen zengin bir kadınken bir gün yaşadığı bir farkındalık sonucunda ailesinin yanından ayrılır ve bir kulüpte dansçı olarak çalışamaya başlar. Kitapta erkek karakterin bir din adamı olması, bazı anlarda dini sorgulayışı ve kitabın fazlaca cinsellik içermesi bakımında herkesin seveceği bir kitap değil kesinlikle. Çünkü rahatsız olanlar olabilir. Ancak ben rahatsız olmadım hatta ilk defa böyle bir erkek karakter okuduğum için bana farklı geldi ve hoşuma gitti. Bence Tyler'ın arada kalmışlığı okura çok güzel yansıtılmıştı. Birde şunu söylemeliyim ki kitap Tyler'ın bakış açısı ile anlatılıyor sadece bir kaç yerde kız karakterimiz Poppy'nin anlatımını okuyoruz. Ben normalde ikili anlatımların daha sık olduğu kitapları okumayı daha çok seviyorum ama bu kitapta bunun eksikliğini hiç hissetmedim. Kitap aktı gitti. Başladım ve bitirdim resmen. Kitabı yetişkin içerik okuyorsanız ve kitabın konusu sizi rahatsız etmiyorsa kesinlikle okumanızı tavsiye ederim. Keyifli okumalar...Kitapla kalın...
Rahip
RahipSierra Simone · Pukka Yayınları · 202436 okunma
Reklam
520 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
12 günde okudu
Tutkulu Aşk Nasıldır?
Ben hiçbir aşk romanında bir âşığın zihninin bu kadar maşukuyla dolu olduğunu, maşukunun duygularını ve zihnini anlama ve bilme iştahıyla dolu olduğunu, maşukuyla ilgili her şeye bu kadar çok değer biçtiğini görmedim. Nasıl bir aşkmış, okudukça katmanlandı zihnimde. Ben "Ha yok ya, cinsel arzu bu sadece." dedikçe sayfaları çevirdim ve
Masumiyet Müzesi
Masumiyet MüzesiOrhan Pamuk · Yapı Kredi Yayınları · 202240,9bin okunma
624 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
23 bitti
Yoğun bir kitap. İlk kez Binnur Nigiz kitabında uyarı gördüm ve bence çok iyi yapmışlar. Öyle aman kapak çok güzel okuyayım çerezlik kitap görüntüsü olsa da öyle bir kitap değil. Psikolojisine güvenen okusun derim. Devam kitaplarını merakla bekliyorum...
Vaveyla
VaveylaBinnur Nigiz · Dokuz Yayınları · 2023583 okunma
40 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
İçinizdeki çocuğa yetişkin halinizle bir kitap okuyun
Asla bir cocuk kitabi degil cizimlerine her bir sayfaya uzuuuuun uzuuuuuun baktım çok güzel bir kitap öyle ki 1 sayfada 1 cümle ama sizi alıp kalbinizin en derin en karanlık kuyusuna atıyor,sonra da ordan çıkartıyor güzelliği de burada işte.. Yazarın tarzını sevdim 2 kitabını da tavsiye ederim. Cocuk kitabı olmadigi gibi bir cocuga da okunmamalı bence zira içerik olarak çocuk bunu anlamlandıramadığı gibi cizimleri kasvetli bulabilir onların parlak ışıl ışıl dünyası icin agir çizimler
Malena'nın Aynası
Malena'nın AynasıElena Ferrandiz · Yapı Kredi Yayınları · 201727 okunma
Umut: İnsanı ayakta tutan her şey. Olamayacağını dahi düşündüğün şeylerin bütünü bence. Güzel kalbine bu umudu koyan senden bunu esirger mi? Umutsuzluğa kapılmamam gerektiğini öğrendiğimde 18 yılımı geride bırakmıştım. Ne çok zayi etmişim... Kapıldığım bu yeis ne kadar çok şey başarmama engel olmuş dedim kendimce. Sevgili kardeşim eğer sende benimle aynı durumdaysan, tekrardan yeise kapılmamak için dışarı çık ve Ey Umudum! diye haykır. Bir gün gelir açmaz dediğimiz çiçekler açar öyle değil mi?
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.