Oku gullersin...
Bu gün evdeydik fark ettim salonda kimse yok bomboş dedim kesin burda cin var sol elimle bi nah çektim sesi felaket yayildi neyse bizim köy evinde de kazlar civciv çıkartmiş dedim gideyim bakayım meyerse babam tel ile sarmis etraflarini bende teli görmedim takıldim ve düştim sol elim kan içinde kaldı sanirim çarptilar beni... sende anlat bi aninı
Gösteriş Merakı ile Nazar Korkusu
"Bizde gösteriş merakı ile nazar korkusu at başı gider. Gezip dolaştığım ülkelerin hiçbirinde yeni Türkiye kadar gösterişe düşkün bir yer görmedim dersem abartmış olmam herhalde. Bunun nedeni insanların kendi iç dünyaları ve değerleri için değil birbirleri için yaşamakta oluşlarıdır. Zenginliğin güzel arabanın, mal mülk sahibi olmanın tek zevki, başkalarına, Bakın siz de olmayan şeyler bende var der gibi dolaşabilmek paraya ve güce tapan bu toplumda kendini en yukarıda hissedebilmektir.
Reklam
"Yüzünde çiçek açtırmadığınız insanların en son mezarında da çiçek açtırmayın." Ben bunu yaşadım ve çokta sinir oldum. Yaşarken -kim olursa olsun- acısı ve yarası olduğunuz insanların mezarında size gözyaşı dökmek bile hak değil ki daha mezarına çiçek koymak? Hayırdır öldürdüğünüz mutluluklarını bir çiçekle mi kapatmaya çalışıyorsunuz?
Ben bu ırka katlanamıyorum; insan onların içinde hep kötü bir çevrededir, ayrımların bilincine varabilecek bir parmak yoktur onlarda, -ne yazık ki burada bir ayrımım bende! Beceremezler düzgün yürümeyi bile o incelik yoktur ayaklarında…Gerçeğini düşünürsen ayak ne gezer Almanlarda: onların yalnızca bacakları vardır…Bilmezler Almanlar ne denli bayağı olduklarını da, oysa bayağılığın son aşamasıdır bu, onlar utanç duymazlar birer Alman olduklarından bile…Her konuşmaya karışırlar, son sözü kendilerinin söyleyebileceğini sanırlar; korkarım benimle ilgili söylenmiş sözlerinin olmasından. En kesin kanıtıdır baştanbaşa yaşamım bu tür tümcelerin. Boşunadır orada benimle ilgili düşünceli ince bir davranışın izlerini aramam. Bunu gördüm Yahudilerden, oysa Almanlardan görmedim doğrusu. Alçakgönüllüce davranırım insanlara, iyi olmasını isterim tüm insanların, böyledir benim eğilimim, - ayrılık, başkalık gözetmem, yetkim olmasına karşın: oysa bir engel değil bu gözlerimin açık olmasına.
Kapağında köpek resmi var diye bu kitabı sana aldım. İyisi mi Bengi, acılarımız üzerinden başkalarıyla rekabete girişmeden ben eski fotoğraflarıma sinen ıssızlığı anlatayım, sen de köpeğin Sefil’i. *** Babannemle çekildigim biricik fotograf karesine dalıp gidiyorum. Hayatta olsaydı yine sabahın alaca karanlığında arayıp “ Rüyamda seni hiç iyi görmedim oğul, göğsüme bir acı saplanıp durdu, neyin var diye mutlaka sorardı. Bende yine ısrarla “ İyiyim anneciğim, Allaha şükür hiç bir sıkıntım yok “ diye yalan söylerdim. Benim bir başınalığım böyle Bengi. İstersen sen Sefil’in sefaletini anlat. Yahut sen hiç kendini yorma,bu öykü ikimizin olsun.
Sayfa 20 - Günler eskidikçe/ Muhsin Macit
Bir yol
Sayfa 77 Bilmem sizde de böyle midir; yolculuk benim üzerimde daima iyi ve unutturucu bir tesir yapar. Istiraplarımızın, üzüntülerimizin mekânla, yahut hayatımizın tabii muhitiyle sikı bir alakası olsa gerek. Bir: muharririn dediği gibi, falan yerde en kesif siddetinde olan bir acı iki yüz kilometre daha ötede ve baska insanlar içinde biraz daha hafif ve daha kabili tahammül oluvor. Bununla beraber acıdan acıya fark var. Ve benimki acılarn en büyüğü, evlat acisıydı, üstelik de yağmur yağıyordu. Oh, size bu yağmurlu günlerin bende yaptığı aksülameli nasil anlatmali? Böyle günlerde ben değişir, büsbütün başka adam olurum. Başka bir adam, tam kelimesi değil... Bütün bir mazi, en kötü, en karanlık, en tamir edilmez taraflarıyla içimde canlanır, hortlaklarımla baş başa kalırım. Böyle zamanlarda hayat sanki bütün çeşmelerini kapatır, yalnız bir tanesi, azap ve üzüntünün kaynaği kalır ve ben onun bulanık aynasında bütün ömrün en kötü muhasebesini yapa yapa kendimi seyrederim. Bu sefer de öyle oldu; her zaman ayak basar basmaz gündelik üzüntülerimden sıyrıldığım, yalnız kendimin olduğum Haydarpaşa Garı bana bu sefer büyük ve karanlık bir lahit gibi geldi. Trene aynı ruh haleti icinde bindim. Izmit'e kadar hep ayni ıslak ve rutubetli hava icinde, tupkı bir olukta seyahat eder gibi geldik. Hiçbir șey düşünmedim, hiç kimseyi görmedim, Sadece vagonların üstüne ve pencerelerin camlarına değdikce yağmurun çikardığı sesi dinledim. Bir tabutta uyananlar, yeraltinın mutlak sessizliğinde kendi nabızlarını ancak böyle dinlerler.
Sayfa 77
Reklam
423 syf.
10/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Bitti. Ben de bittim. BENİ DE BİTİRDİNİZ!! Birçok duyguyu aynı anda yaşıyorum şu an. Bir sürü şey yazmak istiyorum ama toparlayabilir miyim bilmiyorum... :') İlk kitaba göre çok daha tempolu ve akıcıydı. Bu kitapla daha derine indik, inmekle kalmadık yaraları iyice deştik ve bunların üstesinden gelmeye çalıştık (ben gelemedim.) Kitabın
The Raven King
The Raven KingNora Sakavic · Smashwords Edition · 201322 okunma
“Şurada genç bir kız oturuyordu,gördün mü?”dedi. “Görmedim,ne olmuş?” “Şimdiye kadar bende görmemiştim!” “Saçmalıyor musun?”
HİKAYENİN DEVAMI BELKİ SONRA
Bozkırın ortasında alaca karanlığın derinliğinde dört nala koşan atları gördüm. Rüzgarla yarışırcasına koşan bu atlar da neyin nesiydi? Bir karga uçup geldi karşı evin bacasına kondu ve o bed sesiyle etrafı inletti. Ya da ben öyle sandım. Atlar döndü dolaştı karşı evin kapısında durdu. Atlardan bir bir indi süvariler.. perdenin arkasında onları
528 syf.
9/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Gökçen
Arkadaşlar, çok önyargılıydım, ama kitap beni hıçkıra hıçkıra ağlattı sabahın 4'ünde. Kitap aşırı güzeldi, çok komikti. Duygu geçişleri biraz aptalca, teröristlerin önünde özel kuvvetler timinin şakalar yapıp komutanın sevdiği kızı arayabildiği sahneler var, yazarımız özel kuvvetler görmüş mü, emin değilim. Bende görmedim ama eminim ki terörist önünde şakalar yapıp kıkırdayan bir özel kuvvetler timi yoktur. Ayrıca Gökçen'e sinirliyim. Ama bazen de anlıyorum onu, o da haklı. Ama haksız da. Karışık bir durum. En sevdiğim kişi kesinlikle Duru oldu, adaşım zaten. İkinci kitabı da alacağım, güzeldi. Ama mantık hataları var gibime geldi, 1 puan oradan kırıyorum.
Gökçen
GökçenLoresima · Ephesus Yayınları · 20231,428 okunma
Reklam
800 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Usta'ya saygılarla...
"İnsanlığın en eski ve en güçlü duygusu korkudur: En eski ve en güçlü korkusu ise bilinmeyenin korkusudur!" Evet, en eski ve en güçlü duygumuz kuşkusuz korkudur. Korkumuz bizi ölümden ve birçok sıkıntıdan korumuş, bu sıkıntıları alt edebilmemiz için yöntemler ve araçlar geliştirmemizi tetiklemiştir. Öyle ki, birçok dövüş aracı, tuzak,
H.P. Lovecraft Seçme Eserler
H.P. Lovecraft Seçme EserlerH. P. Lovecraft · Ren Kitap · 2020115 okunma
Resim