Ayrıca aklımızın iyi ya da kötü olarak addettiği şeyler, evrensel doğanın düzenine göre değil, bizim doğamıza göre iyi ya da kötüdür; bizler arzumuzun yöneldiği şeyleri iyi olarak görürüz. İyi dediğimiz şey de, kötü dediğimiz şey de birer gerçekliğe sahip olmayan, yalnızca kavramsal olarak var olan şeylerdir. Ahlaki mutlaklar söz konusu değildir. Üstelik etiğimiz yalnızca içkin düzlemden hareket ederek kendisini meşru kılabilir. Ahlaki bir mutlak söz konusu edilecekse bile, bunun aşkınsal bir kökene sahip olmaması gerekir. Bu, bu değerlerin bize verili olmaması gerektiği, bu değerlerin bizim inşa ettiğimiz değerler olması gerektiği anlamına gelir