Sanki yağmur çiselemeye başlamıştı. Yağmur zannettikleri, çimleri sulamak için parkta otomatik açılan fıskiyelerdi. Duru; “Koş koş hemen çıkmamız lazım yoksa sırılsıklam olacağız” diyerek Erdem’i de kolundan çekiştirmeye başladı. Erdem’in hiç umurunda değildi. İnadına fıskiyelerin arasında durmayı tercih ediyordu. “Sana diyorum ıslanacaksın.”
Hem evlenince ne olacak ben onu da anlamıyorum!” derken isyanın doruğundaydı genç kız. O kadar hiddetlenmişti ki yanından geçenler dönüp ona bakıyor- du. Annesi bıkkınlıkla; “Sadece senin de hayatında biri olsun istiyorum kızım, bir düzenin olsun, bak ev arkadaşın da evlendi, yalnız yaşıyorsun, evinde bir ses bir nefes olsun istiyorum”
Reklam
GİTME! SANA AŞIK OLDUM (Alıntı) “Cadı olmak zorunda mısın?” Kız da gülerek “Biz bu kelimeleri arkadaşlarımızla beraber- ken telaffuz edecektik. Sen erken başladın.” “Hadi bakalım küçük hanım geldik” dedi Erdem arabayı park ederken. Kız etrafına bakarak “Daha ıssız bir yer yok muydu?” Adam emniyet kemerini çözerken suratında koskoca bir gülümseme vardı. “Ben yanındayken hiçbir şeyden korkmana gerek yok.” diyerek kızın yanağından bir makas aldı. “Yoksa sen!” dedi kız. “Ben ne?” “Sevcan’a beni teslim edip rahatça paralasın diye mi fazla insanın olmadığı bir yere getirdin?” Adam yüzündeki gülümsemeyi bozmadan “Çok eğlencelisin ama öyle değil. Hadi inelim ve sen de elimi tutarsan, insanların kabullenmesi kolaylaşacak” diyerek elini uzattı. Kız da “Hadi bakalım hakkımızda hayırlısı, bindik bir ala- mete gidiyoruz kıyamete” diye söylenirken, elini yanında duran bu heybetli adama teslim etmişti. Erdem “Beni farkında olmadan neşelendiriyorsun biliyor musun?” derken, bu narin elden yayılan enerji içini ısıtmıştı. Şu an tek istediği bu kızı kucağına alıp... ama şimdi yapamazdı. “Stand-up yaptığımı kimse söylememişti.” “Millet açlıktan öldü, hadi girelim.” “Daha iyi enerjileri bitmiştir. Nikah şahidin ben olacaktım diye saldıramaz.” Adam “Bak neşelenmen için sana bir fıkra anlatayım sen de gülerek içeri gir ki sebep aramalarına fırsat vermeyelim.” Kız derin bir nefes aldı “Ben hazırım” dedi. “Son kararın mı?” “Evet. Sen şimdi önden git ben arkandan sıvışmayı düşü- nüyorum.” Adam narin eli daha sıkı tutuyordu. “Birlikte giriyoruz küçük hanım” diyerek ileriye bir adım attı.
"İspanyolların deyişine göre iki kişilik aşk ' çılgınlık ' , üç kişilik aşk ' ticarettir '... Neyse nedir , ne değilse değildir. Çok atıp tutmaya ,büyük büyük konuşmaya ,ahkam kesmeye gelmez ...Aşk tek kişiliktir ...
"TEK ŞART Bir gün... Alacakaranlık bir İstanbul akşamı... Bakıp da karşıdan batan guruba... Masanda bir ufak rakı, mezen peynir mezen kavun tabağı. .. Bir gemi yanaşır da gözünün gözünün ucundaki limana, Dalar gidersen dumanına. .. Yalnizsan... Çok ama çok fena yalnızsan, çok susamışsan. .. Epeydir açılmamışsa gönlünün
"Aşk var mı aşk, sen ondan haber ver ? Boş ver be yaşı başı! Gönlün ne kadar şık, sen ondan haber ver? Şöyle atıp koyu grileri -siyahları sabahtan, Sarı bir kaşkol atabiliyor musun boynuna, ondan haber ver? Koyma bir kenara yüreğini, aç kapılarını. Gelene geçene yol verme girsin diye içeri, ama gömme başını toprağa bir çift
Sayfa 8
Geri110
158 öğeden 151 ile 158 arasındakiler gösteriliyor.