Yıldızların bile küstüğü karanlık gökyüzünün altında, çırılçıplak ortada bırakılmış ruhum acı içinde kıvranırken başımı olduğum yere bıraktım.Bacaklarımı kendime çekip cenin pozisyonu aldım.Nefesim nihayet daraldığında kendimi sakinleştirmek için uğraşmadım bu defa.Orada öylece ciğerlerime sıkışan havanın tükenmesini ve gözlerimi bir daha açmamayı diledim.Birinin içinde kaybolduğum bu karanlıktan beni azat etmesi diledim.
"Sen ne benim elimi tuttun ne de bıraktın. Sen bana elini yarım yamalak uzattın ve benim bir gölge kovalar gibi çırpınışlarımı izledin. Dışarıda bıraktın beni. Defalarca yalnız bıraktın. Ben sana ulaşmaya çalışmaktan, tek başıma savaşmaktan usandım. Sen kafanda yarattığın beni de, içimdeki seni de öldürdün. Ben önce bizimle ilgili kurduğum hayallerimi yitirdim, o gece bize olan inancımı da kaybettim."
Reklam
Vakti Değerlendirme Prensipleri
Vakti değerlendirme hususunda şunlara dikkat edilmelidir a) İşlerini düzene koymak b) Boş ve faydasız meclislerden uzak durmak c) Her hususta Fuzuli şeyleri terk etmek d) Vakti ve dakikaları değerlendiren uyanık, zeki ve ciddi insanlarla beraber olmak e) Seçkin alemlerin yüklü terceme-i hallerini okumak f) İlmî bir şeyler ortaya koymak suretiyle vakti değerlendirmenin tadını almak g) Mütalaaya daha çok malumat elde etmeye tetkike ve elde edilen bilgileri ayıklamaya dalmak. Bu işler sana zamanın kıymetini öğretir vakti değerlendirme ateşini gönlünde yakar. Senin zamanı değerlendirin beni mesai etmemeni, korumanı, boşa harcamamanı temin eder.
Sayfa 102Kitabı okudu
Onun pek keyifsizce, insanlığın İlerleyişini düşündüğünü ve çığ gibi büyüyen uygarlıkta, kaçınılmaz olarak yıkılacak ve kendisini yaratanları da sonunda yok edecek, aptalca bir yığılma gördüğünü biliyorum —bu konu Zaman Makinesi yapılmadan çok önceleri aramızda tartışılmıştı. Eğer böyleyse, bize böyle değilmiş gibi yaşamak kalır. Ama benim için gelecek hâlâ kara ve boş — birkaç rastgele yerinde onun öyküsünün anısıyla aydınlanan, büyük bir cehalet sadece. Beni avutsun diye de yanımda iki yabancı, beyaz çiçek taşıyorum —artık soldular, kurudular, kahverengi ve kırılgan bir hal aldılar— akıl ile güç gittiğinde bile minnetin ve karşılıklı sevgi duygusunun insanoğlunun yüreğinde yaşamaya devam ettiğine tanıklık etsin diye...
Sayfa 122Kitabı okudu
Kapıldığım korku akla yatkın bir korku değildi; yalnızca Marslılardan değil, çevremi kuşatan alacakaranlık ve suskunluktan da kaynaklanan dehşetengiz bir ürküntüydü. Beni o kadar çaresiz bırakmıştı ki, koşarken bir çocuk gibi sessizce ağlıyordum. Arkamı döndükten sonra bir daha geriye bakmayı göze alamadım. Birilerinin benimle oynadığı, birazdan tam kendimi güvende hissedecekken o esrarengiz ölümün silindirin çevresindeki çukurdan -bir ışık huzmesi kadar hızlı- fırladığı gibi arkamdan üstüme çullanıp beni yere çalacağı gibisinden garip bir duyguya kapıldığımı anımsıyorum.
Sayfa 29 - 6. Basım: Nisan 2022 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
"Sanmıyorum. Bu ufaklık da Efnan olmalı, Ayaz'ınki." Gözleri ayak uçlarımdan başlayıp, neredeyse kirpiklerime kadar bir an bile duraksamadan beni süzerken aşağılar gibi söylemişti soyadımı. Onun bakışlarını yok saymaya çalışarak neler olduğuna kafa yordum. Ayaz kimdi yahu? "Adım, Maya," dedim. "Kimsenin bir şeyi değilim."
Reklam
"Toplulukların çoğu ataerkildir," dedi. "Erkek eğemenliği altında çok fazla şiddet yaşanıyor. Bunlar kadınlar, çocuklar, hayvanlar kadar erkekler de zarar görüyor. Kötü eğitim ve aşağılık kompleksi, bir sürü canlının hayatına mal oluyor. Bir gün bir oğlum olursa, ona bir kadından daha zayıf olmanın erkekliğinden bir şey
Sayfa 202 - ephesus yayınları
400 syf.
9/10 puan verdi
·
Read in 5 days
Harika bir yazarın yine harika bir kitabı ile geldimm Konusu: Dolunay ve Çiçek doğdukları anda birbirlerinden ayrı kalan ikiz kardeşlerdir. Yıllar sonra birbirlerini bulurlar fakat dış görünüşleri ne kadar benzese de hayalleri ve yaşamları birbirinden çok farklıdır. Birbirlerinin hayatları hakkında pek birşey bilmeyen ikiz kardeşler bir bordo çanta yüzünden bir süre birbirlerinin yerine geçmek zorunda kalırlar. Dolunay burada Çiçeğin bilmediği yanlarını öğrenmeye ve bu hayata alışmaya başlamıştır. Buradaki dostluklar, fedakarlıklar ve hissettiği aşk kıvılcımı zamanla bir karnavala dönüşür. Peki Dolunay bu oyuna bir son verip eski yaşamına mı dönecektir yoksa bu hayata devam mı edecektir? Kitap bizi hem eğlendiriyor hemde çok güzel dersler veriyor. Bazı yerlerde Dolunaya gıcık olsam da sonunda baya şaşırmıştım. Çiçek biraz daha soğuk olsa da aslında o da çok iyi biri. Diğer karakterlere gelecek olursa hepsi birbirinden güzeldi. Hikayeleri vb. beni çok etkilemişti. Kısaca mükemmel bir kitaptı diyebilirim. Anlatım dili yine çok akıcı ve sürükleyiciydi. Yeri geldi güldüm yeri geldi üzüldüm, her duyguyu hissedebileceğiniz bir kitap. Sevginin, dostluğun, insanlığın ne olduğunu çok güzel anlatıyor. Kesinlikle alıp okumalısınız♡♡♡
02:02 Ayçiçeği Karnavalı
02:02 Ayçiçeği KarnavalıN. G. Kabal · Ephesus Yayınları · 20204,684 okunma
Doruk Ilgaz, beyaz atlı prense en uzak ihtimaldi muhtemelen, hatta bir beyaz atlı prensim olsa onun beni Doruk'tan kurtarmasını isterdim. Kötü biri değildi. Benim canımı yakan, kalbimi kıran biri de değildi. Doruk Ilgaz hepsinden fazlasıydı ve kesinlikle tam tersiydi.
"Biliyorsun, bazıları kral olmak bazıları vezir olmak için doğmuştur." Omuz silktim ama o bu dediğime uzun süreli bir kahkaha attı. "Peki sen ne olarak doğdun biriciğim, bir Avcı mı?" Arabayı tek eliyle kullanırken kafası bana dönüktü. Elimle dikkatli bir şekilde çenesinden tutup başını yola doğru döndürecek şekilde ittim. Direnmedi ama gülümsedi. Çok sık gülümsüyordu. Ondaki bu neşe beni de karamsarlıktan çıkarıyordu. En azından birkaç saniyeliğine.. Bir süre düşündükten sonra gözlerimi kısarak "Sanırım soytarı," dedim, sürekli onu güldürdüğümü göz önünde bulundurursak. "Majesteleri..." diye de ekledim. Hâlâ biraz espri anlayışım varmış, ne haber? "Neden, bir kraliçe olmak istemez miydin? Sana yakışırdı." Omuz silktim. "Ama krallarla bir tek soytarılar dalga geçebiliyor. Gülümseme bir kurşundur." Sözlerimin soğuk sakinliği, o an için benim bile irkilmeme neden olmuştu. Krallara bir tek soytarılar meydan okuyabiliyor.
Sayfa 115Kitabı okudu
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.