Ben canımı sokakta buldum efendim!
Ben çimenlere yaslamışım ömrümü
Birbirinin önünde yamulanlar varken
Beni dize bilmez sanma
Beni dize gelmez san!
Çaresizlik ki kırk kir ile sıvanmıştır hikayemize
Bir balığın yaralı ağzıyla konuşuyor olmamız bundan
Öyle bülbül! Hadi ordan
Kuşların hatırını cebimde tutarak konuşuyorum.
Öyle
"Madem S.T. Nicholson'sın, neden yüksek lisans programındasın?"
Şeytani gülümsemesi yüzünden kayıp gidiyor, dudakları inceliyor.
"Olumsuz bir eleştiri hem işime hem de karakterime saygısızlık etti.
Çalışmalarımla ilgili pek çok eleştiriye alışkınım ve inanın bana bu beni zerre kadar rahatsız etmiyor. Çalışmalarım herkese göre değil, bunun gayet farkındayım. Ama birinin karakterime saldırması, beni böyle aşağılık
şeylerle suçlaması, kendimi kadınlara zorlamakla itham etmesi ..." Öfkesini
yutuyor. "Beni sarmal içinde bıraktı. Biraz diş gösteren hikayeler yazdığım için başka nelerle suçlanacağım korkusuyla yazamaz hale geldim. İlhama
ihtiyacım vardı. İlham perimi bulmam gerekiyordu." Bir elini saçlarımda
gezdiriyor. "Ve sonra buldum. Seni buldum."
''Ama bu gençlik genç, ateşli ve cesur olmalıdır. Hele sanatta! Beni görüyor musunuz: Ben daha on yedi yaşında iken kabarede buldum kendimi; geri kafalılara dişlerimi gösterdim, içtikleri puroları onlara zehir ettim...''
Zunnun'un arkadaşlarından birisi sokaklarda ağlayarak dolaşırmış.
"Kalbim nerede? Kalbim nerede? Kim kalbimi bulacak?" deyip ağlarmış.
Bir gün bir sokağa girdiğinde annesi tarafından dövülüp de ağlayan bir çocuk görmüş. Annesi çocuğu dışarı atmış ve ardından da evin kapısını kapatmış. Çocuk sağa sola bakmış nereye gideceğini ne yapacağını bilememiş ve tekrar kapıya yönelmiş. Başını kapının eşiğine koyup uyumuş. Uyandığında ağlayıp şöyle demiş: Anneciğim, sen bana kapıyı kapattığında bana kapıyı kim açar. Sen beni kovduğunda kim bana yakınlık gösterir, Senin yokluğunda kim beni barındıracak? Bunun üzerine annesi ona merhamet etmiş ve kapının aralığından bakmış ki cocuğu yerde ve gözlerinden yaşlar akmakta. Neticede ona kapıyı açmış ve içeri almış. Onu öperek şöyle diyormuş: Ey gözümün nuru, ey canımın parçası, buna sen sebep oldun, bu senin suçun, şayet bana itaat etseydin benden bir kötülük görmezdin.
Adam o esnada vecde gelmiş, sonra da ayağa kalkıp şöyle bağırmış:
Kalbimi buldum, kalbimi buldum.
Bu adam Allah'ı nasıl razı edeceğini bilmiş. Bu hususta Allah'a ısrarla yönelmek ve yakarışta bulunmaktan başka bir yol yoktur. Sürekli kapıyı çalmamız gerekir. Nitekim Abdullah b. Mes'ud (radiyallahu anh) şöyle demiştir: "Kim kapıyı çalmaya kendini adarsa kapı ona her an açılabilir."
Bir kadınlığın var eteği mordan küllük
her gelene
her gidene
her sevene kibrit
kendine çakmak gibisin..
Bir kadınlığın var ojesi kandan resim
bir anıya
Beni dünyaya çağırma
Ona geldim fena gördüm.
Demâ gaflet hicab oldu
Ve nur-u Hak nihan gördüm.
Bütün eşya-yı mevcudat
Birer fâni muzır gördüm.
Vücud desen onu giydim
Âh ademdi çok bela gördüm.