Şimdi, yapma, beni donduracak kadar soğuk gelen yapma bir aşkla dizlerimin dibine geldi, birden bu duygularının esiri kadına, bu vücudun ihtirasları elinde oyuncak olmuş olan bu kadın ruhuna o kadar acıdım ki, 'Peki,' dedim; fakat bir şey onu tutmaktan, elini alıp böyle meclislere mahsus aşk hallerine ve işveye müracaattan beni men ediyordu; o da susuyordu ben de... Hararetli bir söz, arzulu bir bakış bulamıyordum ki meclis sıcaklık ve samimiyetle dolsun... Ve kendi kendime, 'Bu mu aşk?' diyordum. 'Aşk bu mu?' Böyle birkaç dakika bakıştık, sonra o tekrar kımıldanıp peçesini düzelterek soğuk soğuk, 'Je maneuve,' dedi. 'Bien,' dedim. Ve seni temin ederim ki bu kadın on beş gündür beni aşka benzer bir hisle meşgul etmiş bir kadındı... Sonra öyleleri var ki onlarda ne kadar güzel olurlarsa olsunlar ilk bakışta bir dirhem şiir bulamıyordum... Fransızların, İngilizlerin çok kullandıkları Latince bir söz vardır, hani, 'Fikir yoksunu olanlar bahtiyardır...' derler, ben de bahtiyar olmak için insanın çok şiiri olmalıdır diyeceğim."