Sevgili Ahmet Erhan...
Onun sözcükleri yüreğinde demlenmeden akmadı kaleminden. Başına ne geldiyse, yüreğine çarpan neyse onu anlattı.Dünyanın derdine dertlendi, "Alacakaranlıkta" gördüğü ülkesine yandı:
“Nicedir akşam, kara bir kefen gibi geriliyor
Bu acılı, bu yoksul ülkemin üstüne..."
İnsana, insanlığa dokunan her ne varsa
I.veda neziri
sözün harfi bağışlamadığı yerden geldim
sabır telkin eden ayaklarımı unutup
taşın ve suyun uzağına geldim
oysa erkenmiş daha
ceplerimi sökerek ayrıldığım kendimden
ne kadar uzak düşsem
Sev beni..
Küçük bir çocuğun ellerini açıp ‘uçak kadar seviyorum’ demesi gibi,
Konuşmayı arzulayan lal biri gibi,
Yüreğinin avazı çıktığı kadar sev mesela,
Kendine sakla beni,
Yüreğim yüreğinde kurusun
Çünkü ben yüreğimin en ücra köşesinde sessizce seviyorum seni,
Ellerim ellerine değdiğinde son bulsun nefesim,
Biliyorum sana dokunduğumda gül kokacak ellerim,
Aşk feda etmekse bir parçanı,
Ben her hücremi feda ettim sana,
Sev beni…
Bir Leyla olmasan da,
Bir şirin gibi sev,
Ne Bilim işte B’aşk’a sev beni.
Öyle güzel sev ki, şiirime imge olabilesin,
O yüzden büyük sev beni,
Çünkü ben büyük harflerle seviyorum seni,
Beni UNUT,
Bunu UNUTMA...
“Aşkı hep arayan bulmaz
Bazen de aşk arar seni
Doğru davran sorun kalmaz
Bu konuda dinle beni
Birinci şartım gülümse
Güzelliği dışa vurur
Sonra daima önemse
Sev beni..
Küçük bir çocuğun ellerini açıp ‘uçak kadar seviyorum’ demesi gibi,
Konuşmayı arzulayan lal biri gibi,
Yüreğinin avazı çıktığı kadar sev mesela,
Kendine sakla beni,
Yüreğim yüreğinde kurusun
Çünkü ben yüreğimin en ücra köşesinde sessizce seviyorum seni,
Ellerim ellerine değdiğinde son bulsun nefesim,
Biliyorum sana dokunduğumda gül kokacak ellerim,
Aşk feda etmekse bir parçanı,
Ben her hücremi feda ettim sana,
Sev beni…
Bir Leyla olmasan da,
Bir şirin gibi sev,
Ne Bilim işte B’aşk’a sev beni.
Öyle güzel sev ki, şiirime imge olabilesin,
O yüzden büyük sev beni,
Çünkü ben büyük harflerle seviyorum seni,
Beni UNUT,
Bunu UNUTMA….
Sevgi en solgun mevsiminden
geçiyor belki de
çünkü dönemem bir sokak köpeği gibi
zehirlediğim yalnızlığıma...
Ve karşılıksız acılarda boğulurken gülüşüm
beni sana gittikçe bağlayan utancına sakla
hüznünü,
bana çirkinliğimden ve tarihimden uzak
bir ölüm getir...
özentisiz ve kendine hayran olmayan
bir ölüm
gözlerin ve sesin kadar kesin olan
bir ölüm...
…Kalmaya cesaretim olsaydı, bir an olsun ayırmazdım yanağımı göğsünden. Göğsün cennetin provasıydı sanki. Ben kızamıyorum sen de kızma hayata. Kaptma kapılarını. Biliyorum sevmek kolay herkes için. Ama hiç yaralanmamış gibi sevmek ne kadar zor aslında. Sadece bunu istiyorum senden; ne kıyas, ne beklenti, ne kin olsun hayatında. İlk defa aşık oluyormuş gibi sev. Nasıl seveceğini zaten ben öğretemem sana. En iyi yaptığın şey bu zaten. Veda etmek için yazmıyorum bunları. Veda etmek için cesaretim olsaydı, bunu karşına geçip yapardım. Aklının köşesinde olmak değil niyetim. Sadece gülümse arada, benim köşem orada gizli çünkü. Öpmeye doyamadığım dudağının köşesine sakla beni. Kendime, kendine iyi bak.