Aslında romancı olmak istiyordum. Ama anlatacağım olaylardan da anlayacaksınız ki romancı olamadım. Şimdi ise burada, çocukluğumdan beri babamla ufak tefek de olsa sorunlar yaşayıp, bir nevi sığındığım bu sessiz evde, saf ve düşünceli bir romancı gibi camdan, az ilerideki bahçede çalışan kuyucu ustası ile çırağını izliyordum. Bu sessiz evimiz
Suat Derviş’in henüz 13-14 yaşlarındayken yazdığı ilk yazısını, komşusu
Nazım Hikmet Ran ondan habersiz bir gazeteye yollar. Suat Derviş buna kızar, bir süre Nazım Hikmet’le konuşmaz. (Dünyanın en mukaddes komşusuna nasıl küstün be Suat ablacığım?)
Bu küslük ne kadar uzun sürdü bilinmez, ama bu “deli kadın” için Nazım sonra “Gölgesinde” şiirini yazar, ve
" Kafamı boşaltmaya çalıştıkça, düşünceler daha çok doluyor!
Neden sevdiğim herkes, ruhumu incitmek için yarışıyor? Neden? Sana güvenmek, evliğimize değer vermek aptallık mı! Aptalım sanırım!... "
" Sen, aptal değilsin! Aptal olan benim! " dedi, mahsun bir ses tonuyla.
" Neden beni aldattın? Kendimi bağımlı