Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.13
Sımsıcak hikayeler, bize insanlığımızı, hayatı ve bolca sevmeyi hatırlatan bir kitaptı. Yazar kendine has uslubü ile de hayranlık uyandırırken, kendininizi hikayelerin bir parçası gibi hissetmenize de olanak sağlıyor. Çok sayıda satırın altı çizildi, iyi ki okudum dedirten bir kitaptı. İyi ki bar Tarık Tufan gibi kıymetli ustalar...
Kitapta 13 öykü mevcut. Orhan Kemal yine yoksulluğu öyle bir anlatmış ki okurken olayı iliklerinize kadar hissediyorsunuz. Kitaba adını veren iki öykü de birbirinden acılı. Özellikle de Küçücük adlı öyküyü okurken çok üzüldüm. Erol ve Ayten üzerinde dönüyor hikâye. Erol bir baltaya sap olmamış ipsiz sapsiz bir genç. Yaşlı bir anasi var ve o yaşına rağmen çalışıyor. Ayten ise gözünü ergen aşkı bürümüş bir genç kız. Erol da Erol diye kuyruğunda dolanıyor desem yeridir. Aynı zamanda da para kazanmak için erkeklere gidiyor. Kızın böyle yapmasına mı yanayım yoksa Erol'un bunu bilip ses etmemesine mı? Ehh eline para geliyor değirmenin suyu nerden diye sormaz tabii. Zavallı Ayten de Erol beni seviyor sanıyor işte.
Diğer öyküleri de yoksulluk üzerine. Eski Gardiyan öyküsü de beni çok etkiledi. Hak etmedi bence öyle bir hayatı ama bazen bazı şeyler istediğimiz gibi olmuyor. Okurken "Bu nasıl yoksulluk" dedirtiyor insana. Açlık desen çok ayrı bir boyutta. Kış gelince nasıl olacak diye taa yazdan düşünenler. Yetişkin çağdaki kızların yaşadıkları hayatı begenmemesi. Gözleri hep yüksekte ama onlara da hak vermek gerek biraz. Gençsin, kanın kaynıyor. Yaşıtlarım gibi olayım onlar nasıl takıp takıştırıyor diye düşünüyorlar.
Orhan Kemal her kitabi ile beni derinden sarsıyor. Okuduğum öykü kitaplari arasında beni en çok etkileyen bu kitabı oldu. Genel olarak zaten kitaplarının hepsi benim için ayrı bir güzellikte. Halen kalemi ile tanışmayan varsa çok şey kaybediyor diyebilirim.
#parlakmeltemkitapligi
Kitap içerisinde birçok hikaye içeriyor. Gerçekten hepsi birbirinden güzel ve duygusal. İnsan okurken olanları hissediyor. Kitap bir semtteki insanları, aşklarını, umutlarını anlatıyor fakat bu güzel duygular hiçbir zaman güzel bitmiyor. Her hikayeye umut dolu başladım ama acıyla karşılaştım, bazende düşününce gerçek hayata çok benzettim olağanüstü mucizelere yer yoktu. Böylece güzel bir kitabın daha sonuna gelmiş oldum
Kırmızı Pabuçlar
...
Hatırladığım kadarıyla, Toronto'nun Ontario Gölü kenarındaki sanat merkezi Harbourfront'ta geçen bir perşembe gecesiydi. Harbourfront'un edebiyat faaliyetlerinden sorumlu sanat yönetmeni Greg Gatenby, Paris'teki iki dilli bir Kanada kitapçısı olan Abbey Kitabevi'ni destekleyen bir okuma günü düzenlemişti. Toronto'nun ünlü yazarlarından çoğu,
Zülfü Livaneli’nin uzun bir aradan sonra yazdığı kitabı.
Kendisi kitabın sonunda böyle diyor ama sanki “uzun bir ara” tabiri insanda beklenti yükseltiyor.
En azından bende böyle oldu, beklentimi de karşılayamadığını üzülerek söylüyorum.
Bu demek değildir ki kitap güzel değil!
Kitap çok güzel.
Hele ki bir Egeli olarak, Ege’ye yapılan
Değersiz Bir Hayat
değersiz bir hayat, uzun zamandır okuduğum en ağır şeydi. yalnız fiziken değil, içinde bağırdıklarıyla taşıyordu bu ağırlığı. kitabı ağlatmakta bir usta olduğunu duyup aldım, daha önce hiçbir kitapta ağlamadım ve bunda ağlamak istiyordum cidden ve kitabın ortalarında bu hissi yaşadım gerçekten. beklentiniz ağlamak ve boğucu bir dramın içine girmek
