Hasan; sevdalıydı, yükü ağırdı. Gideceği yer uzak ve yolu çetindi. Emine'si önünde, hayatın bu zorlu yolculuğunda ilerlerken Emine'sinden aldığı sevda yükünü sırtlanmıştı. Dedik ya yol uzundu ve dayanılması zordu. Emine, Hasan'ına kıyamıyor, içini yanarcasına bu zorlu yolculuktan vazgeçmesini bekliyor. Nitekim Hasan yoruldu, bitkin düştü, dizlerinde derman kalmadı ve Gök Büvet'inde yıkılıp kaldı. Bu sefer yükü Emine sırtladı ve ardına bakmadan yola devam etti. Hasan, çaresiz ve yalnız kaldı. Emine'nin ardından; dön, koma beni, çağırışları ile. Gök Büvet'i Hasan'ı aldı, yalnız komadı, kıyamadı. Sevda denilen bu çetin yolda gönüller birken bedenler ayrı kaldı, mecbur kaldı, tek kaldı ve hayat hiç durmadı, acımadı ve gerçek kaldı...