Herkesin bildiği ekseriyetin okuduğu popüler kitaplardan olan Sabahattin Ali’nin 3. Romanı Kürk Mantolu Madonna popülerliğini bilinçsiz okuyucuların entelektüel görünme çabasından değil; üslubunun güzelliği, özellikle beni en çok etkileyen kişilik tahlilleri, hikâyesi ve sanatsal değerinden dolayı kazanmış, yayımlandığı günden bu yana toplumda
Euripides
1. Giriş:
Bu yazı yalnızca esere dair değildir. Yazarın hayatı, eserleri, yaşadığı çağ, tiyatro anlayışı, mitoloji ile olan bağları ve eleştirel yönünü ayrı ayrı başlıklarda ele almaya çalıştım. Ayrıca modern yazarların Andromakhe mitine getirdikleri yenilikler ve oyunun karakterleri
Hasan; sevdalıydı, yükü ağırdı. Gideceği yer uzak ve yolu çetindi. Emine'si önünde, hayatın bu zorlu yolculuğunda ilerlerken Emine'sinden aldığı sevda yükünü sırtlanmıştı. Dedik ya yol uzundu ve dayanılması zordu. Emine, Hasan'ına kıyamıyor, içini yanarcasına bu zorlu yolculuktan vazgeçmesini bekliyor. Nitekim Hasan yoruldu, bitkin düştü, dizlerinde derman kalmadı ve Gök Büvet'inde yıkılıp kaldı. Bu sefer yükü Emine sırtladı ve ardına bakmadan yola devam etti. Hasan, çaresiz ve yalnız kaldı. Emine'nin ardından; dön, koma beni, çağırışları ile. Gök Büvet'i Hasan'ı aldı, yalnız komadı, kıyamadı. Sevda denilen bu çetin yolda gönüller birken bedenler ayrı kaldı, mecbur kaldı, tek kaldı ve hayat hiç durmadı, acımadı ve gerçek kaldı...
Yeni DünyaSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 202127bin okunma
Senden sonra hangi umuda sarılayım?
Bilemezsin sevdiğim, vallahi de acımı bilemezsin,
Kederimi bilemezsin.
Hadi uyan sevdiğim,
Beni bu hoyrat çağda koma yalnız...
Bırakma yârsız.
Bari sen beni yalnız koma. Yarı yolda bırakma. Bir yol göster. Yaptığımın haklılığına dair duyduğum inancı geri ver. Sığdır kalbime eylemimin mantığını. Sustur vicdanımı. Bağla yine gözümü. Durdur yüreğimin atışlarını. Mühürle şu kalbimi. Ki dayanayım. Yoksa dayanamayacağım.
Lakin evvela bir kılavuz ver bu yolda bana;
ki şaşmasın yolum; kırık kalmasın kolum.
“Önce refik sonra tarik.”
Bana bu yolda yoldaş ver, gönlüme göz olsun ve dahi ellerimden tutsun benim.
Değil mi ki Habibin aleyhissâlatu vesselama dahi Ebu Bekir’ini yoldaşını verdin; teki iki, ikiyi tek ettin.
Beni yalnız koma ya Rab...
Bana yardım senden gelir sultanım
Çok sapa yollarda yokuşta kaldım
Gönül hasret çeker yanar sultanım
Sensiz hayalinle kandım sultanım
Sana çıkar Sana çıktığım yollar
Rüzgarlar kokunu sineme salar
Şu yaşlı gözlerim aşkından ağlar
Beni yalnız koma, balım sultanım
Akşamdan sabaha sesin yadımda
Yokluğun etimden kopardı parça
Şu ayrılık bitse ersem feraha
Gayrı çok bekletme canım sultanım
Yüzün görmeyeli yüzüm gülmedi
Çok bekledim senden haber gelmedi
Şu garip halimi kimse bilmedi
Hayli çok beklettin bittim sultanım
Susmuyor lanet gidişinin ayak sesleri
Beni yalnız koma
Sürdüremiyorum takibi
Silüetin kayıp
Beni yalnız koma
Üzüntümle baş başa kaldığım her gece gel beni yalnız koma
Yorgunum
Yıllar yılı dinlenemiyorum beni yalnız koma
çatal elimden düştü sevgilim; ama seni düşürmedim
şimdi: “Sana bir kaleydoskop alacağım.” diye yazarak
şiirimde kaleydoskop sözcüğünü kullanmış oldum
şimdi üzüldüm ya bu tırabzanın eğimine
akbilim bomboş senin dudaklarında çatlaklar
metropollerde âşık olamazdık Hakkâri
kararımız yerinde sanırım
yerinde olsaydım yerimi değiştirmezdim kalırdım
Anası " Gitme oğul, beni burda yalnız koma" dediyse de Sıtkı : "Alnımıza ya tahammül ya sefer yazılmış. Bize sefer düştü." diyerek eskinin omuzunda sazı diyar diyar gezen aşıkları gibi kendini tozlu yollara vurdu.