Bu dünyaya beni öldürmeye gelmiş olana Senin zincirlerinle bağlandıktan sonra, Dolup taştım acıyla, sevdalı gözyaşıyla Kendine esir aldı beni, kapattı sultasına; Öylesine insafsız bir efendi ki,
İç çekişlerim mahvederken beni
Ağlayıp sızlanmam ona kâr etmedi.
Bütün yalvarmalarım uçup gitti rüzgârla Kimse dinlemiyor, kulak vermiyor bana Anbean büyüyor acım, artıyor arttıkça Yaşamak çileli ama ölüm nasıldır acaba? Ah! Soluyorum efendim, bana merhamet et
Gelmez benim elimden, bari sen yardım et,
Bağla onu zincirlere, sonra bana teslim et.
...
Merhaba hanımefendi
Ben kimsesiz şiirlerin sahibi
Yalnız, bir başına yaşayan
Daha üç yaşındayken
Hayatın acımasız yüzüyle tanışmış
Gurbetin, hasret sokağında
Duvarları, savaşın izleriyle
~
Merhaba hanımefendi
Ben kimsesiz şiirlerin sahibi
Yalnız, bir başına yaşayan
Daha üç yaşındayken
Hayatın acımasız yüzüyle tanışmış
Gurbetin, hasret sokağında
Duvarları, savaşın izleriyle
Benim gamzelerim var
Biliyor musunuz?
Hani insan gülerken, yüzünde
Küçük çukurlar olur ya
İşte benimde yanaklarımda onlar var
Çok gülmüyorum tabi
Eskisi gibi gülmüyorum yani
Eskiden çok gülerdim ben
Bunu size nasıl anlatabilirim
Bilmiyorum
Canım hala yanıyor
Bir gün olsun dinmedi acım
Her gün biraz daha özlemim artıyor sanki
@mehmetbk17 🍂
Sizin hiç sevdiğiniz gitti mi?
Benim gitti
Baharın geldiği gün hem de
İnsan baharın geldiği gün gidebilir mi?
Tamda baharın sevinci yüreğime dolmuşken
Yüreğimi kışa çevirmek olur mu?
-Ne diyeceğimi bilemiyorum.
"Hiç acımam yok benim! Hiç acımam yok! Solucanlar acıdan kıvrandıkça benim de onların bağırsaklarını deşip çıkarmak isteğim artıyor. Sanki tekrar diş çıkarır gibiyim de acım arttıkça daha bir güçle çiğniyorum ağzımdakileri."
Seviyorum işte belki saçma,
Belki aptalca…
Her şeye rağmen seviyorum;
Üzülüyorum ama seviyorum,
Kırılıyorum ama seviyorum ,
Her gün acım artıyor
Ama seviyorum
Ben hep amadan sonra seviyorum.
Sevgimden sonra amam yok benim!
Sevmek için neden bulamıyorum ama seviyorum,
Vazgeçmek için sebebim çok ama seviyorum.
Vazgeçemiyorum…
BİZ” olamamamızın sebebinin benim yaptığım hatalar olması acıyı ikiye katlıyor. Hep ya öyle yapmasaydım şimdi ne olurdu acaba diye düşünüyorum. Fark etmeden hayaller kuruyorum saatlerce… Hayaller bir uyuşturucu gibi acımı bir süre dindiriyor sonra gerçeğe döndüğümde acım daha çok artıyor. Hayal kurmayı bırakamıyorum. Sen benim uyuşturucum oldun.
Çıkarın neydi? Bir sevgiden çıkarı olur mu insanın? Önce ümit verip sonra niye gittin? Neden seni daha çok sevmeme izin verdin? Sen beni hiç sevmedin ki... Neden yanımdaydın? Neden gittin? Öyle unuttum diye düşünüyorum. Sonra rüyama giriyorsun. Acım artıyor. Ben senin umrunda bile değilim ki...
Piraye aşkından öldü. Dönmedi Nazım'a. Sen de benim umrumda değilsin.
'Hiç acımam yok benim! Hiç acımam yok! Solucanlar debelendikçe onları bağırsaklarını deşme arzum daha da kabarıyor! Sanki manevi olarak yeniden diş çıkarıyorum, acım ne kadar artarsa çiğneme arzum da o ölçüde artıyor.'
Hiç acımam yok benim! Hiç acımam yok! Solucanlar debelendikçe onların bağırsaklarını deşme arzum daha da kabarıyor! Sanki manevi olarak yeniden diş çıkarıyorum, acım ne kadar artarsa çiğneme arzum da o ölçüde artıyor!
Ben Ruth. Orta yaşlı bir kadınım. Hem anne hem ananeyim. Kızımı katlettin ve ben içimdeki öfkeyi dindiremiyorum. Seni öldürmek istiyorum. Aklımdan türlü türlü senaryolar geçiyor. Dört yıl oldu sen kızımı öldüreli ama benim acım her geçen gün daha da artıyor. Senden nefret ediyorum. Sana, kızımı öldürdüğün günden bu yana yaşadıklarımı anlatacağım.
Suç, Ceza ve Vicdan Azabı
Nasıl başlık ama, mükemmel estetik duruyor değil mi ? Romanı ilk okuduğumda 12-13 yaşımdayken falan aklıma bu başlık gelmişti. “Ben olsam kitabın adını böyle yapardım” demiştim. İyi ki ismini ben koymamışım berbat olurmuş.
Neyse konumuz bu değil, kitabı incelemeden önce biraz vicdan azabını tanıyalım. Bu yazılar