Orhan Pamuk’un Sessiz Ev romanından alıntılar: Kelimelerin insanı heyecanlandırdığı zamanlar da vardır, bilirim. Merhaba der biri, seni dinler, hayatını, sonra kendi hayatını anlatır, ben dinlerim ve böylece birbirimizin gözünden birbirimizin hayatlarını görürüz. Yenilgi ve zaferin yalnızca birer kelime olduğunu düşündüm; hangisine inanırsan
SÖZ: SAVAŞ EZGİ
Sivas (Gün Tutuşur) Yumrukluyorum duvarları Yumrukluyorum kara gecenin bedenini Ellerim kan içinde nehirler taşmış yanaklarımdan Otuzyedi can Otuzyedi gül çatlamış susuzluktan Sivas’ın içinde Nasıl uyku tutar gözlerimi? Döne döne semaha dönenler tutuştu önce Sonra türküler Sonra da şiir çığlıksız düştü türkülerin yanıbaşına. Sivas,
Reklam
Boşversene sen niye beklemeli Sıktı artık bu kent beni Çekip gitmeliyim hiç düşünmeden Bulmalıyım aradığım o yeri Şiirmiş, bilgelikmiş her neyse Ne varsa benden kalsın geride Kalsın o yalanlar, o yalan ilişkiler de Ve ölümler ki sevdanın ikiz doğurduğu Yetsin, taşımak istemiyorum hiçbirini yedeğimde Nerdesin ey benim hergün yeniden doğan
Victor Hugo'nun Hz.Muhammed adlı şiiri
HZ.MUHAMMED Vazifesinin yakın olduğu içine doğmuştu Metindi, kimseyi kınamıyor, incitmiyordu Yolda gördüğü kimselerle selamlaşıyordu Her gün sanki biraz daha yaşlanıyordu Oysa sadece yirmi ak vardı siyah sakalında Durup su içen develeri izliyordu arada sırada Böylece, deve güttüğü zamanları hatırlıyordu. Sanki Cenneti görmüş, İlahi Aşkı
Stefan Zweig...
Ben kaç hayat yaşadım? Bütün bu hayatlar benim miydi, yoksa okuduğum birer kitap mı? Sıkıcı okul saatlerini edebiyata ayırmak için her gün yeni teknikler bulurduk. Öğretmenimiz Schiller’in “Saf ve Duygusal Şiir” adlı eseri hakkında eskimiş bilgilerini aktarırken bizler, hocanın adını bile duymadığı Nietzsche ve Strindberg’in eserlerini sıraların altında gizli gizli okurduk. Sanat ve bilim alanındaki her şeyi bilmek, tanımak, anlamak isteği bir ateş gibi tüm bedenimizi sarardı. Öğleden sonraları üniversite öğrencilerinin arasına karışır, seminerleri dinler, tüm sanat sergilerini gezerdik, otopsileri izlemek için anatomi derslerine katılırdık. Bir şeyler öğrenebilmek için her şeye ve herkese olabildiğince yanaşırdık. Filarmoni orkestrasının provalarına gizlice sokulur, sahafları dolaşır, dünden bu yana yeni çıkan her şeyi hemen öğrenmek istediğimiz için kitapçıların tezgâhlarını karıştırırdık. Her şeyden önemlisi de okurduk elimize geçen her şeyi okurduk. Kütüphanelerden kitap alır elimizdekileri değiş tokuş yapardık.”
Hz. Muhamed (s.a.s)
Vazifesinin yakın olduğu içine doğmuştu Metindi, kimseyi kınamıyor, incitmiyordu Yolda gördüğü kimselerle selamlaşıyordu Her gün sanki biraz daha yaşlanıyordu
Reklam
1,000 öğeden 171 ile 180 arasındakiler gösteriliyor.