Birgün güya gayretkeşlik yaptım. Amcanıza, bir vaiz efendinin kendisi hakkında söylediklerini naklettim:
"Efendim, Akşehirli Hoca vaazında, size bir noktada itirazda bulunduğunu söyledi, Mustafa Efendi'yle bu hususta anlaşa, dedi."
Daha benim sözüm biter bitmez, o gül yüzlü hocamın çehresi kararıverdi:
"Rica ederim. Üç hoca kaldık ortada yahu! Bizi böyle birbirimize düşürmeyin. Allah için bizi birbirimize düşürmeyin! Elinizden gelirse, bana deyin ki: Hocam, Akşehirli Hoca, size dua ediyor. Üç hoca kaldık, birisi de Mustafa Efendi'dir. Sağolsun çırpınıyor; batmakta olan gemiyi kurtarmak istiyor; sa'yi meşkûr olsun, diyor... deyin. Rica ederim. Hocaların birbirine sövdüğünü görseniz, duysanız dahi, hocam filân size dua ediyor; Allah ömrüne bereket versin, sağ olsun, var olsun, diyor... deyin. Yahu şurada üç hoca kaldık! Yahu siz hoca düşmanı mısınız?” diye beni azarladı.
Ne büyük fazilet, ne derin şuur, ne geniş insaf, ne ince irfan ve davasına ne büyük bir ihlâsla bağlılık!